Beens traduction Turc
45 traduction parallèle
I'M A EXPERT ON HAS-BEENS.
Uzmanımdır. Geçkinler konusunda.
And these old fuddy-duddy... rough-dried ain't-never-beens... you know, they ain't gonna give him a break.
Ama o geri kafalı herifler, hiçbir bok olamamış herifler... onunla hiç ilgilenmezdi.
- Comeback's for has-beens, right?
- Geri dönüşler bırakanlar içindir, değil mi?
You know, he's one of the has-beens- -
Bilirsin, o kendi gibidir- -
What could be more dull than the sordid, back-slapping sessions where has-beens in tuxedos hand over to even OLDER has-beens in tuxedos, awards for plays that closed the WEEK before the opened, because the audience were clamoring instead for tickets to
Bundan daha sıkıcı ne olabilir. Herkes birbirinin sırtını sıvazlıyor. Smokin giymiş adamlar smokin giymiş daha yaşlı adamlara ödüller veriyor.
Do you suppose the average taxpayer has any idea how much money is being spent to guard old political has-beens and their wives?
Sence ortalama bir vergi mükellefinin eski ünlüleri ve eşlerini... korumak için ne kadar para harcandığı hakkında bir fikri var mıdır?
Elle's not interested in has-beens.
Elle başka dergilerin artıklarıyla ilgilenmiyor.
We're has-beens, hanging on by a thread.
Tek ihtiyacımız olan birbirimiz.
Sleep is for has-beens, my friend, and you're about to have a very crowded schedule.
Uyku önemini yitiren insanlar için, ve seninse dolu bir takvimin olmak üzere.
they're gonna be bloated has-beens with bad shoes and bad marriages.
Büyüdüklerinde kötü ayakkabıları ve evliliği olan iki şişko olacaklar.
Someone snuck in and left this couple of clapped-out has-beens in our place.
Şimdi bizim yerimizde modası geçmiş iki kendini beğenmiş duruyor.
With corn and beens.
Fasulye ve buğday.
Too many resources are being applied just to kill a bunch of has-beens.
Olmuş olanlar için çok fazla kaynak tahsis edilmiş durumda.
( laughing ) Compilation albums are for has-beens.
Derleme albümler önemini yitirdi.
Not much sadder than a couple of has-beens jabbering about the good old days.
İki geveze adamın eski günlerden konuşmasından çok daha acıklı değil.
Could've beens have a way of doing that.
Yapabilmenin her zaman bir yolu vardır.
So a tribe of evil natives planted a ringer in the camp to kidnap a pregnant girl and a reject from VH-1 has-beens.
Yani kötü bir yerli kabile, hamile bir kızla VH1'dan atılmış birini kaçırması için, kampa sahte isimle birini mi yerleştirmiş?
And then a few years touring with Has-Beens On Ice.
Sonrasında da birkaç yıl "Bir zamanlar" programı ile turlamak.
I drive myself crazy with the... with the what-ifs and the shoulda-beens.
Olanları ve şartları düşündükçe delirecek gibi oluyorum.
No, I drive myself crazy with the... you know, the what-ifs and the shoulda-beens.
Olanları ve şartları düşündükçe delirecek gibi oluyorum.
That's what I love about you has-beens.
Şu eskilerin en sevdiğim yanı da bu.
He just makes more has-beens.
Elindekinden daha fazlasını yapmalı
How many of these has-beens do you get?
Bu miyadını doldurmuş dövüşçülerden haftada kaç tane geliyor?
Get out of here, you has-beens, never-weres... freaks, jerks, wankers.
Hepiniz gidin, geçmişte kalmış çılgın, ahmak, uyuzlar.
Tonight we find out on Battle of the'80s Has-Beens.
Bu gece "80lerde olanların savaşında" öğreneceğiz.
That's why the show is called Battle of the'80s Has-Beens.
Bu yüzden programın adı 80lerde olanların savaşı
Anyone see Battle of the'80s Has-Beens the other night?
İçinizde geçen gece 80lerde olanların savaşını izleyen var mıt?
This Tuesday on The CW, it's Battle of the'80s Has-Beens featuring Tiffany battling reigning champion Debbie Gibson followed by a bout between Adam Ant and Billy Idol.
Bu salı CW'de 80lerde olanların savaşında Tiffany, dönen şampiyon Debbie Gibson'la savaşı Hemen ardından Adam Ant ve Nilly Idol arasındaki gövde gösterisi.
No has-beens allowed.
Ününü kaybetmiş kişilere izin yok.
Or do they just end up on some sad American legion team of has-beens?
Veya kendilerini mutsuz bir Amerikan takımının önemsizi mi olarak mı bulur?
You must have beens cute to 9 years!
Kim bilir 9 yaşındayken ne kadar tatlıydın.
Hopefully it bodes better for me than any of the has-beens who starred in that movie.
Umarım bu benim için filmlerdeki modası geçmişlerden daha iyi olur.
If this works, I can repackage it with has-beens and then sell it to FOX.
Bu, işe yararsa, önceden yapılmışlarla birlikte paketleyip FOX'a satabilirim.
- If, if, if... Why are we trafficking in might-have-beens?
Neden "ya olsaydı" muhabbeti yapıyoruz?
They're instant has-beens.
- Onlar şimdiden popülerliğini yitirmiş.
Kung fu is for has-beens, honey.
Kung fu'nun hiçbir özelliği yok, tatlım.
That people love what you can give them, and a queen... what's the use of might-have-beens?
insanlara ne verirsen onu seveceklerini, ve bir kraliçe "olabilirdi" demenin manası ne?
Walker falls out of the has-beens...
Walker bir zamanlar olduğu yerden düşüyor...
We will only be has-beens.
Yalnızca hükmü kalmamış kimseler olacağız.
Movie stars forget that one day they'll be has-beens.
Film yıldızları, bir gün ışıklarının söneceğini unutuyorlar.
Filling out the paperwork to disinherit you abortion-should-have-beens.
Siz kürtaj kaçkınlarını mirastan mahrum etmek için gerekli evrakları dolduruyorum.
Big has-beens, you mean.
- Eski yıldızlar demek istiyorsun galiba.
Now I will take back all the might've-beens time has stolen from us.
Şimdi zamanın bizden çalmış olduğu ve olacağı her şeyi geri alıcam.
♪ Now she'll dream of could-have-beens ♪
# Artık onun da olacak "keşke" leri #