Belli traduction Turc
34,830 traduction parallèle
'Cause this shooter could be anyone... move!
Silahlının kim olacağı belli olmaz... hadi!
Look, I clearly have a problem.
Bak, belli ki bir sorunum var.
Unfortunately, it's not enough for facial rec, but he may have revealed his true intentions with the rest of the post.
Maalesef yüz tanıma için yeterli değil, ama gönderinin geri kalanında gerçek niyetini belli etmiş olabilir.
Well, HPD's already reached out to the obvious ones, your gun dealers, your heads of gun rights associations, and the like.
HPD belli birkaç kişiye ulaştı. Silah satıcılarına, silah hakları örgütlerinin liderlerine falan.
It's still unclear.
- Henüz belli değil.
So... So you don't know for sure who my dad is.
Babamın kim olduğu kesin olarak belli değil yani?
Do we know who had access to his food?
- Yemeğine erişimi olan kişiler belli mi?
You did a final polish, right?
- Üzerinden geçmişsin, belli.
The question, of course, on everyone's mind... are voters going to show up?
Herkesin aklındaki soru belli "Seçmenler sandığa gidecek mi?"
Well, it's uncertain, sir.
Belli değil efendim.
Does anyone know when agent fill-in-the-blank is gonna start?
Adı belli olmayan ajanın ne zaman başlayacağı belli mi?
Given the witness statements for the current missing woman, I'd say our unsub's got a type.
Mevcut kayıp kadının tarifine bakılırsa şüphelinin belli bir tipi var.
Any idea on the skeleton?
- İskeletin kimliği belli mi?
Well, it turns out that friend of Cherry Rollins doesn't want to come in to talk.
Ajan Rossi ve Dr. Reid. Belli ki Cherry Rollins'in arkadaşı bizimle konuşmak istemiyor.
It's gonna take a second, though, because these women all use nicknames, and most of their photos are only showcasing certain body parts.
- Olabilir. Ama biraz zaman alacak çünkü kadınların hepsi lakap kullanıyor ve fotoğrafların çoğunda sadece belli uzuvlar var.
You have to understand, while each test has an obvious goal, what's really important is what's behind them.
Anlamalısın ki, her sınavın belli bir amacı var ama asıl önemli olan ardındaki şey.
Or, rather, a curious number of them.
Ya da daha çok, sadece belli davaları.
I'm attempting to determine why they were looking at these particular files and what they were discussing.
Belli dosyalara bakma sebeplerini ve ne konuştuklarını merak etmeye başladım.
Because apparently the world needs science explained to it with jazz hands.
Belli ki, dünyanın bilimin boş laflarla açıklanmasına ihtiyacı var.
And whether his assertions turn out to be right or wrong, clearly Mr. Cole had a singular mind.
İddiaları ister doğru ister yanlış olsun belli ki, Bay Cole'un müstesna bir zekası vardı.
You talked to Reddington.
Belli ki Reddington'la konuşmuşsun.
This Pattern Day i-is important to me. Not clear why they call it Pattern Day.
Neden Patern günü dedikleri belli de değil.
It's just a matter of when.
Zamanı belli değildi sadece.
It looks like they gave up when it wouldn't open.
Belli ki, açamayınca vazgeçmişler.
But even if someone snatched all of our cards- - and whoever poisoned our lunch obviously didn't- - they'd still need to clear a dozen hurdles before they could do any real harm.
Ama birisi tüm kartları ele geçirse bile yemeğimizi zehirleyen kişi belli ki hepsini ele geçiremedi gerçekten zarar verebilmeleri için yine de bir düzine engeli aşmak zorundalar.
He would have to make certain investments, buy or short stocks known for sharp gains or losses in a panic.
Belli yatırımlar yapması lazımdı. Panikle net kar getirmesi ya da değer kaybetmesi beklenen hisseleri alıp satmak gibi.
A real bellend, apparently.
Tam bir ahmakmış, belli ki.
His girlfriend obviously does things for him that the cat is unwilling, or unable to do.
Kız arkadaşı belli ki, çocuğa bir şeyler yapıyormuş ki, kedi de hayli isteksiz durumdaymış.
Tracking device... obvioulsy it's hidden somewhere!
Takip cihazı... Belli ki saklanmış.
There's no choice, I think the answer's clear
Başka seçenek yok Sanırım cevap belli
* The open-ended nature of unwitnessed death *
# Açık uçlu doğada kimin öleceği Belli olmaz # Lewis!
Man-Thing is obviously reacting to that.
Man-thing belli ki ilgilenecek bir şey buldu.
We won't have an ID for a couple of days.
Birkaç günden önce kimlik belli olmaz.
- Shocker.
- Belli orası.
Don't worry. These chips won't show up for a couple of weeks, And by then i'll have switched doctors.
Merak etme, bu cipsler birkaç haftaya belli olmayacaktır ve o zamana kadar da doktorumu değiştireceğim.
Unfortunately, it's not real clear, like, who she approached first.
Önce kime asıldığı belli değil.
On the one hand, I don't want to give away my location.
Bir yandan, yerimi belli etmek istemiyorum.
All right, evidently I have to go to the big tree on the edge of town to take care of something.
Pekala, belli ki kasabanın dışındaki büyük ağacın oraya gitmem lazım, bir şeyi halletmek için.
Last night, he was targeted by someone who reviles such individuals, a predator of predators, if you will.
Dün gece, bu tür kişileri cezalandıran birisi tarafından hedef alınmış bir avcı avcısı, inanın ya da inanmayın. Apaçık belli.
Obviously, I didn't know.
Belli ki, bilmiyordum.
I mean, I chose her based on certain beliefs she's espoused on social media.
Sosyal medyada desteklediği belli fikirlere dayanarak onu seçtim.
You gave them a very detailed statement, and in that you explained how you needed a, certain regimen of medications now.
Onlara çok detaylı bir ifade verdiniz ve ifadenizde şu an niçin belli bir ilaç rejimine ihtiyacınız olduğunu açıkladınız.
I understand you two been spending a lot of time together.
İkinizin bolca vakit geçirdiği belli.
Well, I'm supposed to go in for some "mediation," but clearly that's a trap.
Arayı bulmaya gitmeliyim ama belli ki bu bir tuzak.
Some trees, it seems, are particularly suitable for rubbing.
Belli ki bazı ağaçlar sürtünmek için özellikle müsait.
Otonycteris clearly has some immunity to the venom, but repeated stings must still be extraordinarily painful.
Belli ki Otonycteris'in zehre karşı bağışıklığı var ama art arda inen iğneler olağanüstü acı verici olmalı.
Sure don't like camera traps.
Kameraları sevmiyor, belli.
We are where we are.
Hepimizin yeri belli.
Melissa already has her surgery scheduled at Oakland County.
Melissa'nın Oakland County'deki ameliyat günü belli oldu.
Obviously.
Çok belli.
- Do we have a motive?
Amacı belli miymiş?