Bent traduction Turc
2,518 traduction parallèle
She roofied it, bent it over, and...
Onu onu almış, eğmiş, ve...
We'd open the sluices and they would just drift off downstream never to be seen again.
Bent kapaklarını açtığın an akıntıya kapılıp sürüklenirler ve onları bir daha göremezsiniz.
Seems hell-bent on being a vet, as I'm sure you know.
Bildiğim kadarıyla kafayı veteriner olmaya takmış durumda.
You're hell-bent on trying to scare me off this thing, aren't you?
Beni korkutmaya çalışıyorsun, değil mi?
If that thy bent of love be honourable, thy purpose marriage, send me word to-morrow by one that I'll procure to come to thee,
Saygıdeğerse aşkının eğilimi, Amacın evlenmekse, bildir göndereceğim adamla,
- Had you and Mary not been hell-bent on wedding, we could've solved this case.
- Sen ve Mary düğün için bu kadar aceleci olmasaydınız şimdiye bu davayı çözerdik.
I fucking hate bent coppers.
Rüşvetçi polislerden nefret ediyorum.
He sits in his cabin cold bent his cards... made and full of notes conquests of his long years.
bütün gün karanlık kamarasında yılların araştırmalarıyla dolu haritalarıyla ve grafikleriyle uğraşır.
cause they were all bent over like fucking retards.
... insanlar salak gibi öne eğildiğinden omurgaları kafalarından fırlamıştı.
Oh, I've been drunk since I've been back, Mom, and nobody gave two shits until this one got all bent out of shape.
Döndüğümden beri sarhoşum ben anne ve kimse cinnet geçirene kadar umursamadı bunu.
- He bent the gurney with his bare hands.
- Sedyeyi elleriyle büktü.
Sue's bent on destroying the Glee Club before Nationals.
Sue, Glee kulübünü ulusal yarışmadan önce mahvetmeyi kafaya taktı.
I'm surprised you are so hell-bent on this family reunion, given the fact that in this world it was Lex that sent Lionel plummeting to his death.
Aileyi bir araya getirme çaban beni çok etkiledi. Özellikle de Lionel'i bu dünyada öldürenin Lex olduğunu düşününce.
I'm hell-bent on catching a cyber criminal, not the common cold.
Bir bilişim suçlusu yakalamaya kararlıyım soğuk algınlığı istemiyorum.
The once-incorruptible image of the populist saint hell-bent on cleaning house has given way...
Popülist azizin dürüst imajı tekrar yola koyulmak için azimle...
During the hurricane season set they are the dams under the open highway.
Kasırga olduğu zaman, bent kapaklarını açıyorlar.
Time is bent up now, so I don't know.
Zamanın bir önemi yok artık. Bilmiyorum.
You're bent on dying, this way I know you'll come back.
Ölmeye madem bu kadar meyillisin, en azından böylece geri döneceğini bileceğim.
All right... if I'd given an eleven-year-old kid over a thousand pounds. As he ran away from school. Hell bent on the Champions League Final in Istanbul.
Tamam, 11 yaşındaki çocuğa okuldan tüyüp İstanbul'daki Şampiyonlar Ligi Finaline gitmesi için 1000 Pound'dan fazla para verdiğimi anlarlarsa ne yaparlardı biliyor musun?
I bent down to pick it up, missed my snare drum, brah. Got to be more careful.
Almak için eğildim ve trampetim...
- I bent the rules.
- Kuralları esnettim.
- Bent.
- Eğil.
I admire his courage because he's clearly a victim of the justice system that is bent on persecuting him for crimes he could not commit.
Cesaretine hayranım çünkü çok bariz bir şekilde adalet sisteminin kurbanı ve bu sistem işlemediği suçlar üzerinden ona eziyet etmeye meyilli.
- I'm hell-bent on doing it. - ( Phone chimes )
Yapmayı kafaya koydum.
- You're hell-bent?
- Kafaya koydun mu?
The propeller's bent!
Pervane eğrilmiş!
Why does everyone think I'm so hell-bent on killing him?
Neden herkes onu öldürmek istediğimi düşünüyor?
Oh, come on, we all know that thing is thin, bent and uncircumsized.
Yapma ama. Hepimiz biliyoruz ki o şey küçük, eğri ve sünnetsiz.
Didn't stop him from waving his thin, bent wang at anything that bleeds, though.
Küçük, eğri aletini, kanayan her şeye sokmaya çalışmasına engel olmadı ama.
Well, it's not altogether clear, it's up for debate, but some historians claim it dates back to the Roman game of paganica, where participants use a bent stick to hit a stuffed leather ball.
Çok net değil ; bazı kısımları da tartışmaya açık ; ama bazı tarihçilere göre, Roma oyunu Paganica'ya dayanırmış tarihi. O oyunda da, katılımcılar deri bir topa vurmak için sopa kullanırlarmış.
Two hands, knees bent, feet parallel.
İki el, dizler bükük, ayaklar paralel.
Man steps to you bent on doing you harm you got every right to plant your feet and shoot to kill.
Biri sana zarar vermek için yaklaşıyorsa yerinde durup adamı öldürmeye sonuna kadar hakkın var demektir.
Without me, he's a... a bent penny someone finds on the railroad tracks.
Bensiz, otoyola atılmış bozuk para gibiydi.
Yet another cheap suit hell-bent on railroading me into a conviction.
Kalacağım her kötü oda, fikirlerimi daha sıkı savunmamı sağlar.
She's hell-bent on killin'us.
Kadın bizi öldürecek işte.
I came here to protect children from fear and you... You are hell-bent on making them live in it.
Buraya çocukların korkmasını engellemek için geliyorum, oysa siz onların bu korkuyu yaşamaları için can atıyorsunuz.
Yeah, come on. Don't get all bent out of shape over nothing.
- Yapmayin, bos yere öfkelenmeye gerek yok.
Don't get all bent out of shape over this. Penelope, it's not worth it.
Sinirlenme bu kadar Penelope, değmez.
I've bent the pinkie, that's all!
Sadece serçe parmağımla dokundum.
I bent down to pick my shirt up off the chair and then, boom, a shot.
Kalktım. - Sandalyeden gömleğimi almak için eğildim, - sonra boom... bir silah sesi.
Don't tell Dad I bent his nine, Ted.
Babama, golf sopasını yamulttuğumu söyleme, Ted.
Why is he so bent on talking to you?
Neden seninle konuşmayı bu kadar çok istiyor?
Frame got bent.
Diğeri yamuldu.
Your parabolic graph was bent and I only got a B.
Parabolik grafiğin eğriydi ve sadece B aldım.
You saw how bent out of shape he got.
Nasıl sinirlendiğini gördün.
but I remember he got really bent when I gnawed on his arm.
Onun kolunu ısırdığımı hatırlıyorum. Çok kızmıştı.
Bent on death and destruction.
Ölüm ve yıkım yapmaya eğitimli.
Are you bent?
İbne misiniz siz?
Another bent copper?
- Ne olarak?
If we go to Ikea, you choose, and in two hours is bent.
Mobilyacıya gidersek seçersiniz, iki saatte paketlenir,
â ™ ª Life unexpected 2x13 â ™ ª Affair Remembered Original Air Date on January 18, 2011 â ™ ª Bent or broken â ™ ª â ™ ª It's the family tree â ™ ª â ™ ª Each branch a part of a part of me â ™ ª
Emre Demirbaş ( LoneStar ) İyi seyirler.