Bizzy traduction Turc
171 traduction parallèle
Bizzy is you...
Bizzy geldi.
So, uh, captain was here but he left us to chat, is he?
Kaptan geldi ama bizi konuşmamız için yalnız bıraktı, Bizzy.
Now, Samuel, how many times have I told you to call me Bizzy?
Samuel, kaç kere bana Bizzy demeni söyledim?
Yes, Mrs. Montgom...
Evet, Bayan Montgom... Bizzy.
So, Bizzy, uh, what brings you here to L.A.?
Ee, Bizzy, seni L. A.'e hangi rüzgar attı?
- You know Bizzy's rule... wherever she goes, I go.
- Bizzy'nin kuralını bilirsin. - O nereye giderse ben de giderim.
I think that's why he sent for Bizzy, because anywhere Bizzy goes, Susan goes, too.
Bence bu yüzden Bizzy'yi çağırdı çünkü o nereye giderse Susan da gider.
Ugh. I mean, right under Bizzy's nose.
Bizzy'nin gözünün önünde.
Sam, I can't tell the captain and Bizzy to leave.
Sam, kaptanla Bizzy'yi kovamam.
They're the captain...
Onlar kaptan ve Bizzy.
Oh, captain. Bizzy's right down the hall.
Kaptan, Bizzy koridorun diğer ucunda.
I'm wrong. Bizzy, don't...
Bizzy, yapma...
Oh, my... Bizzy, why did you marry him?
Bizzy, niye onunla evlendin?
Oh, come on, Bizzy.
Ne kadar zor olabilir?
Bizzy never meant to hurt you.
Bizzy asla sizi incitmek istemedi.
- No! First the cavalries, then the reservations, now the paintings.
önce süvariler, sonra bizzy tıktıkları küçük araziler, şimdi de resimler.
But now he makes his living telling tall tales about his most disturbing patients. But really, he's here to spy on me for Bizzy.
Patoloji raporu gösterdi ki... sol yumurtalığında kanserli hücreler var.
Bizzy? God forbid she should let her children define her identity by calling her "mother."
Sağ yumurtalığınızdan aldığımız hücrelerde kanserli çıktı.
Bizzy would love him. Why aren't you dating him? ADDISON :
Cooper, hiddet sağlıklı bir seçenek değil.
She had her head over the toilet in Bizzy's country house, puking.
Ganimet savaşı. Git şimdi.
You've been around Bizzy too long.
- Hey. - Oh, yapıyorsun.
Everything all right, Bizzy?
Her şey yolunda, Bizzy.
Are you sure that's what this is about?
Bununla ilgili olduğuna emin misin? Bizzy.
Bizzy. You know very well it is bad luck for the groom to see you dressed like that before the wedding.
Çok iyi biliyorsun ki damadın düğünden önce seni gelinlikle görmesi kötü şans getirir.
Away from Bizzy, away from Derek.
Bizzy'den uzakta, Derek'ten uzakta. Kendimi anlamaya çalışıyorum.
Does Bizzy know you're here?
Bizzy burada olduğunu biliyor mu?
Now, does Bizzy know that you're here?
Bizzy burada olduğunu biliyor mu?
I should just send him home, let him and Bizzy clank around in that empty house in wasp-y silence.
Onu eve gönderip o evde Beyaz Amerikalı sessizliğinde Bizzy'le takılmalarına izin vermeliydim.
Why is it that you can be so good to every woman in the world except Bizzy and me?
Neden Bizzy ve ben hariç dünyadaki her kadına karşı bu kadar iyisin? Özellikle de seni en çok seven ikimizken.
Now, Samuel, how many times have I told you to call me Bizzy?
Bayan Montgomery. Samuel, kaç kere bana Bizzy demeni söyledim?
Yes, Mrs. Montgom... Bizzy.
Evet, Bayan Montgom...
Same... hating me and loving Pink or Rink or Dink.
Pink mi, Rink mi, Dink mi, adı her neyse, onu seviyor. - Bizzy?
Bizzy. Yes.
Eve gelirken biraz daha alırım.
Remember to breathe and many cocktails.
- Burada ne arıyorsun? - Bizzy'nin kuralını bilirsin.
- You know Bizzy's rule... wherever she goes, I go.
Hiçbir fikrim yok.
And what is it? I think the captain's sleeping with her.
Bence bu yüzden Bizzy'yi çağırdı çünkü o nereye giderse Susan da gider.
I think that's why he sent for Bizzy, because anywhere Bizzy goes, Susan goes, too.
Yanında metresini getirsin diye karısını mı çağırdı yani?
I mean, she lives on the estate.
Bizzy'nin gözünün önünde.
I mean, right under Bizzy's nose.
Bir içki içmeliyim.
Just kick'em out before your liver drowns in gin.
Sam, kaptanla Bizzy'yi kovamam.
Sam, I can't tell the captain and Bizzy to leave.
Onlar kaptan ve Bizzy.
They're the captain... and Bizzy.
Sen Addison Adrianne Forbes Montgomery'sin.
I love you. Susan?
Kaptan, Bizzy koridorun diğer ucunda.
Bizzy. Ma'am.
Hanımefendi.
- Whatever his name is. - Bizzy?
- Bizzy?
Bizzy.
Bizzy.
What was Bizzy's face like...
Bizzy'nin yüzü nasıl...?
Bizzy, hi.
Merhaba.
Ma'am.
Bizzy.
- Bizzy?
Kokteyller, soğuk gülümsemeler.
Something's going on, but...
Bizzy.