Bleeding traduction Turc
9,763 traduction parallèle
When you feel the spleen touch the hot metal against the organ in short little bursts, it'll stop the bleeding, but it'll preserve the tissue.
- Dalağı hissettiğinde sıcak metali organa doğru ufak, kısa dokunuşlarla değdir. - Bu kanamayı kesecek ve dokuyu koruyacaktır.
Yeah, the bleeding has stopped substantially.
Evet, kanama büyük oranda durmuş.
I suppose none of that was reflected in the money. They pay for one servant and they want a whole bleeding household thrown in. Was it heck as like?
Sanırım bunları maaşına yansıtmayacaklar.
Guy I stole them off is in a ditch bleeding to death.
Bunları çaldığım adam kanlar içindeydi.
- You're bleeding.
- Yaran kanıyor.
That one's bleeding pretty good.
Şuradakinin pek bir şeyi yok. Şu çok kötü ama.
You're bleeding.
Kanaman var.
Within hours, he'll have to hold a press conference to stem the bleeding.
Saatler içinde, kanamayı durdurmak için basın toplantısı yapması gerekecek.
He's got internal bleeding, infection.
İç kanaması, enfeksiyonu var.
You're bleeding through the bandages.
Bandajların arasından kan sızıyor.
He's bleeding bad.
- Kötü kanıyordu.
The bleeding has almost stopped.
- Kanama neredeyse durmuş durumda.
Your victim wasn't bleeding before he hit the ground.
Kurban yere düşmeden önce kanaması yokmuş.
She's bleeding to death.
Kanaması ölümcül.
In addition to that wound, she's also bleeding internally.
Bu yaraya ilave olarak, aynı zamanda iç kanama geçiriyor.
I rather doubt anyone would be thinking clearly when rapidly bleeding to death, Mr. Palmer.
Kanamadan ölmekte olan birinin düzgün düşünebileceğinden şüpheliyim Bay Palmer.
You're bleeding.
Kanıyorsun.
The pieces spread like cancer, causing massive internal bleeding.
Parçalar kanser gibi yayılarak ciddi bir iç kanamaya sebep olmuş.
I don't need you bleeding to death all over me, too.
Senin de, kanamadan ölüp üstüme kalmana ihtiyacım yok.
Um, Hanna, you're bleeding.
Hanna, kanaman var.
Bleeding in the eyes.
- Gözlerde kanama.
Thinks we've been bleeding information since before the attempt on his life.
Onun hayatına kasıt olduğundan bu yana bilgi sızdırdığımızı düşünüyor.
- You're still bleeding.
- Hala kanaman var.
Could be bleeding out on the kitchen floor.
Mutfakta, yerde kan kaybediyor olabilir.
The bleeding Belgians are cheating again.
Lanet Belçikalılar yine hile yapıyor.
I'm not here for bleeding boots.
Buraya o kahrolası ayakkabılar için gelmiyorum.
You're bleeding.
Kanaman var!
You're bleeding.
Yaralanmışsın işte.
Hailie... these rods that are running through you, they're what's keeping you from bleeding out.
- Hailie vücudunun içinden geçip giden bu demirler... - Kan kaybetmeni engelleyen bunlar.
I am bleeding.
Kanıyorum.
Repeat, I am bleeding.
Tekrar ediyorum, kanıyorum.
There was a lot of internal bleeding.
Mermilerin biri şahdamarına gelmiş.
There was a great deal of internal bleeding.
Çok büyük iç kanama geçirmiş.
I think the bleeding stopped.
- Kanama durdu sanırım.
This will stop the bleeding.
Bu, kanamayı şıp diye keser.
There's just a little bleeding, which is normal after a delivery, but we're gonna get you checked out before you have your spinal surgery, okay?
Biraz kanaman var. Aslında doğumdan sonra normaldir ama omurilik ameliyatından önce kontrol etmek istiyoruz.
Catheter is working, and the bleeding has stopped.
Katater işe yaradı. Kanama durdu.
Get control of whatever's bleeding.
Her türlü kanamayı kontrol altına almalıyız.
Listen, mike, talk to the plaintiffs, Listen to their stories, and i promise you It'll break your little bleeding heart.
- Bak Mike, davacılarlara konuşup hikâyelerini dinlersen söz veriyorum, kanayan küçük kalbin kırılacak.
He could be bleeding out.
Çok kan kaybetmiş olabilir.
- You're bleeding.
- Kanaman var.
- Ahmed, I'm bleeding.
Ahmed, kanamam var.
- I'm bleeding.
- Kanamam var.
I'm going to have to operate and deliver the baby in order to stop the bleeding.
Kanamayı durdurmak için ameliyat yapıp bebeği doğurtacağım.
And we had to perform a hysterectomy to stop the bleeding.
Kanamayı durdurmak için rahim alma ameliyatı yapmak zorunda kaldık.
You're bleeding.
Yaran kanıyor.
Bleeding everywhere.
Her yeri kanıyordu.
Unfortunately, she also needs her belly explored to evaluate the source of her internal bleeding.
Ne yazık ki aynı zamanda iç kanamanın kaynağının bulunması için de ameliyat olması gerek.
She won't stop bleeding.
Kanaması durmuyor. Kahretsin!
So, we were able to stop the bleeding, and she's stable.
Kanama durdu, durumu stabil.
- You're bleeding?
- Kanaman mı var?