Bleeps traduction Turc
54 traduction parallèle
- ( Door bleeps ) - Enter.
Girin.
- I've lost the bleeps, sweeps and creeps.
- Bip, sip ve cipleri kaybettim.
The bleeps :
Bipler :
So now you just want cheap thrills and plenty of'em... and it don't matter how tawdry or vacuous they are as long as it's new... as long as it's new, as long as it flashes and fucking bleeps in 40 different colors.
Ve şimdi sadece ucuz heyecanlar istiyorsun, bunlardan bol bol istiyorsun... ve yeni oldukları sürece, ne kadar adi ve saçma oldukları farketmiyor... yeni oldukları sürece, parıldadıkları ve 40 farklı renkte yanıp söndükleri sürece.
- [Hissing ] - Ow! What the - [ Bleeps]
Lan!
Get the - [Bleeps] baby off.
Şu -... bebeğini alın.
[Bleeps ] Son of a - [ Bleeps]
.. rspu çocuğu.
- What the - [Bleeps] Should I cut him off?
- Bu da ne? Onu keseyim mi?
- ( Computer bleeps ) - He's doing it.
- İşte yazıyor.
I don't want to go to a - [Bleeps ] car show in - [ Bleeps] Kenosha.
... Kenosha'daki... otomobil gösterisine gitmek istemiyorum.
I want three more - [Bleeps ] months with my baby boy... and now they're gone because of your bull - [ Bleeps]
... üç ayımı daha bebeğimle geçirmek istiyorum. Ve şimdi senin... saçmalıkların yüzünden gidiyorlar.
[Bleeps] France.
... Fransa.
You can't get with the beat with all them * * * * * * * bleeps in it.
O kadar bip yüzünden ritim bile anlaşılmıyor.
- ( ALARM BLEEPS ) - Affect immediate evacuation of the cockpit.
Derhal kokpit tahliyesini yapın.
- That's two minutes behind this message. - ( ALARM BLEEPS )
Bu mesajın ulaşma süresi iki dakikadır.
I went to my, uh, my - [Bleeps] hole trailer... and I - I smoked some like a cigarette.
Benim * * * karavana gittim ve biraz sigara tüttürdüm.
- [Maeby ] What a - [ Bleeps] doctor!
- Şerefsiz doktor!
You don't need some, uh, piece of - [Bleeps] uncle hanging around.
Burada bir boka yaramayan amcanızı istemezsiniz.
MOBILE PHONE BLEEPS
CEP TELEFONU ÇALAR
'Tell the cops, if they follow us he dies.'MACHINE BLEEPS
Polise haber verirseniz, bizi takip etmeye kalkarlarsa çocuk ölür.
Maybe we just need a new - [Bleeps] housekeeper.
Belki sadece bir... hizmetçiye ihtiyacımız var.
Oh, who let this little black - [Bleeps]
Kim bu küçük siyah... Selam kardeşim.
I feel like a - [Bleeps] idiot.
Kendimi aptal gibi hissediyorum.
Well, then you - you - [Bleeps] up.
Çok fena batırdın!
[Bleeps] you.
* * * seni.
Just look at that - [Bleeps] with cucumbers on his eyes!
Gözleri hıyarla kaplı şu piçe bir bak!
I will - [Bleeps] chop his head in two!
Kafasını ikiye böleceğim!
- [Passengers Groaning ] - [ Hayley ] Oh, my [ Bleeps] God!
Bunları senin için yaptım Francine. Ne?
- It bleeps when I go through airport security.
Havaalanı güvenliğinden geçerken ötüyor.
Some ( bleep ) coming out of some ( bleeps )! "
Bir amcıktan, başka bir amcık çıkıyor. "
People fined for dropping litter when all they've dropped is a ciggy stump. MACHINE BLEEPS
İnsanlar izmaritlerini attıkları için para cezasına çarptırılıyorlar.
SCANNER BLEEPS Just a moment, sir.
Bir dakika efendim.
( Alarm bleeps )
Tam vaktinde.
You get to pass out abstinence pledges and make sure the kids sign their John Han-bleeps.
Söz vermelerini sağlayacaksın... ve çocuklara John Han anlaşmasını imzalatacaksın.
~ CAMERA BLEEPS ~ Ah, no, battery's ran out.
- Olamaz, şarjı bitti.
[BLEEPS]
ALARM DEVRE DIŞI
A few bloops and bleeps.
- Birkaç bip bip işte.
- You mean there's like a little robot inside that picks up the phone and goes... [mimics robot bleeps] Aw, man.
- Yani telefonun içindeki küçük robot aramalara cevap veriyor demek istiyorsun. Dostum.
[bleeps] came over.
Arkadaşım bize geldi.
( Phone bleeps )
Söyleyin bana.
# # [Pop ] I'm so - [ Bleeps] embarrassed.
Çok utandım... na koyum.
( SONAR BLEEPS ) What was that?
Bu da neydi?
( SONAR BLEEPS RAPIDLY )
Çeviri :
( intercom bleeps )
Sn.
( Chanting ) Lugaroo... ( Alarm bleeps )
Lugaroo...
On it. Because I have a feeling it's a piece of - [Bleeps]
Çünkü içimden bir his onun... -
You are one cool - [Bleeps]
Sen çok iyi bir...
COMPUTER BLEEPS What is it, Dad?
Bu da ne baba?
- [phone bleeps]
- Tüm hikayeyi anlatıyor.
( PHONE BLEEPS ) Help!
İmdat!
( CAMERA BLEEPS ) ( ALVO ) "OK, erm..."
Evet...