Bling traduction Turc
409 traduction parallèle
That's the kind of bling you like, right? Dead people's jewelry? Wait.
Dur biraz, Bill sana nasıl bir yüzük almıştı.
Whi ch of u s i s th e most bling d?
Kör olan hangimiz?
That would be odd to target her with so much bling at the party other than hers.
Böyle aşırı lüks bir partide yüzük hırsızlığı tuhaf olurdu.
I could have killed you in the bling of an eye.
- Seni bir göz kıpmasında öldürebilirdim?
Or maybe a little "bling-bling"?
Mücevher işi falan olmasın?
So whatyou know about some bling-bling?
Mücevher işiyle ilgili ne biliyorsun?
What's a bling-bling?
- Mücevher işi ne?
CATHERINE : That's a bling-bling
Demek mücevher buymuş.
- Thank you, Bling.
- Teşekkürler, Bling.
- I'll leave them with Bling if I'm not here.
- Burada olmazsam Bling'e bırakırım.
Come on, Bling.
- Haydi, Bling.
Bling was about to entertain me with one of my favourite chestnuts :
Bling tam da en yaygın hikayeyle eğleniyordu.
- Come on, Bling.
- Haydi, Bling.
It's all bling-bling, pinky ring, word about, bling-bling.
Her şey ödük büdük, pembe yüzük, ödük büdük.
You put this on, bling-bling.
Bunu giyince parIayacaksın.
You gotta put some bling-bling on it, though.
Yine de icine uyutucu koydun degil mi?
Bling-bling.
Bling-bling.
Bling told me there was a party.
Bling bir parti olduğunu söyledi.
I said "You gotta do me first." Know what I'm sayin'?
- Bling? - Buradayım.
Where's my boss?
Bling!
Bling said you sold it.
Bling sattığını söyledi.
- Bling?
- Bling?
Still, it's risky.
- Bling? - Buradayım.
Oh, great. Thank you, Bling.
Sahip olmadığım bir şeyi veremem.
You need Bling to feed a cat you don't have?
Kediyi beslemek için illa Bling'i mi çağırman gerekiyor.
I was lookin'to break off somethin', but my crew gave me the 411 on that skank and she's all about the bling-bling.
Birkaç ceviz patlatayım dedim ama kankilerim o karı mefta dediler. Aklı fikri fiki-fikiymiş.
Said they was in a nice, safe place... but bling-bling.
Güvenli ve iyi korunan bir yerde olduklarını söylemişti... Ama bling-bling.
Bitch be like, "Bling, ooh!"
Karılar aynen böyle yapacak.
Bling, bling, motherfucker.
Bling, bling, kahrolasıca!
All that diamond and that bling-bling.
Her yeri pırlanta dolu, ışıl ışıl.
Ling-Ling, you forgot your bling-bling.
Ling-Ling, bling-blingini unuttun.
I wish my mama got "me" some bling-bling.
Annemin bana biraz bling-bling almış olmasını diliyorum.
"d" This young Harlem child put it down like bling
Bu genç Harlem'li onların mücevher ve paralarını toplasın mı?
Your wife is bling-blingin'with your nuts.
Karın senin fındıklarla kafayı bozmuş.
They bust out, all G'd up, just like Ginuwine- - same hair, same bling.
Hepsi basıyor, hepsi G oluyor, Ginuwine gibi... biraz saç, biraz tip.
That's some serious bling.
Bu ciddi bir parça.
- "Bling"?
- "Parça" mı?
No, "bling" is not a word that I would use to describe Delinda.
Hayır, "parça" Delinda'yı tarif etmek için kullanacağım kelime değil.
- Bling.
- Parça.
Bling.
Parça.
A nicer apartment and some bling-bling,
Daha güzel bir dairemiz, biraz mücevherimi olacak,...
Hey, D, maybe it's full of bling bling.
Baksana, D, belki de içi mücevher doludur.
You see any bling?
Gelecek görüyor musun?
Who's wearing the bling?
Pahalı giysiler kimde?
Grandpa Bling Bling doctor in China.
Büyükbaba Bling Bling Çin'de doktor.
- that's what I call some serious bling some serious bling
- Bir bölümde giydiğim elbiseyi o kadar beğendim ki, onu almaya çalıştık.
Can I talk to her, please?
- Bling!
I promise I won't keep her very long on the phone.
Bling!
Don't even need to hear it. Bling. JamalJeffries's got plenty cash.
Bunu dert etmene gerek yok.
Bling bling!
Bling bling!
They bust out, all G'd up, just like Ginuwine- - same hair, same bling.
Çete üyeleri gibi, Ginuwine'la aynı saçlar, aynı takılar.