Bosco traduction Turc
259 traduction parallèle
- St Bosco, help us!
Aziz Bosco, bize yardım et!
Like who? In Apartment 1C are the Boscos, Mr. And Mrs. J. Bosco.
1 C apartmandaki Boscoeslar, Bay ve Bayan J Boscoe.
Not the victim of her own lust, as she always feared but the victim of a powerful aphrodisiac slipped in her Bosco.
Hep kendi şehvetinin kurbanı olmaktan korkan kadın içeceğine atılmış güçlü bir cinsel uyarıcının kurbanı olacak.
Notified military police that suspects John Smith, Bosco Baracus and Templeton Peck... have been spotted at a cocktail lounge at Fifth and Broadway in Los Angeles.
Askeri polisin aradığı şüpheliler, John Smith, Bosco Baracus ve Templeton Peck Los Angeles-Broadway'de 5. kokteyl salonunda görüldüler.
Bosco Baracus.
Bosco Baracus.
Miss Amy Allen, may I present Bosco Baracus.
Bayan Amy Allen, Bosco Baracus. B.A.'i tanıştırabilir miyim?
"Colonel John Smith, Lieutenant Templeton Peck and Sergeant Bosco Baracus... were apprehended after a long military police chase through," uh... "downtown Los Angeles."
Albay John Smith, Teğmen Templeton Peck ve Çavuş Bosco Baracus askeri polisin uzun süren takibinden sonra Los Angeles şehir merkezinde tutuklandılar.
- It's Bosco.
- Çikolatalı şurup işte.
We were gonna stay with you and...
Senle, Miriam'la ve... Bosco ile kalırız diyorduk.
Bosco.
— Bagel mı?
I know Mercedes, since we were kids at San Juan Bosco but she runs the community... and when I need information, she gives it to me.
Mercedes'i, San Juan Bosco'da geçen çocukluk günlerimizden tanırım. Cemaat ondan sorulur. Ne zaman herhangi bir bilgiye ihtiyacım olsa bana yardım eder.
On to the teamster. Harry Bosco has the win.
Harry Bosco kazandı.
Harry Bosco, right here.
İşte Harry Bosco.
Harry Bosco.
Harry Bosco.
Harry Bosco!
Harry Bosco!
- Winner, Harry Bosco!
- Kazanan, Harry Bosco!
Bull Hurley has beaten Harry Bosco and Bull Hurley goes on to the finals.
Bull Hurley, Harry Bosco'yu yendi ve finallere yükseldi.
From Boston, pride of the teamsters, Harry Bosco.
Boston'dan, Harry Bosco.
It's Bosco.
Bosco.
- You have some Bosco?
Sende Bosco'mu var?
No. I mean, Bosco, the rare Caribbean pygmy sea turtle at the aquarium.
Hayır, ben nesli tükenmekte olan, karayip pigme su kaplumbağası Bosco'dan söz ediyorum.
Witnesses report Bosco tried valiantly to crawl back out of the water only to be thrown back in by this deranged, unemployed man standing on the bank singing "Born Free."
Tanıklar, Basco'nun cansiperane bir şekilde sudan çıkmaya çalışırken kumsalda durup, Ben Öldüm şarkısını söyleyen bu manyak tarafından tekrar geri atıldı!
Bosco will be missed.
Basco'yu hepimiz özleyeceğiz!
No. I'm gonna hold it under her nose so she can smell the scent of stale Bosco that I had to live with for three years.
Burnunun dibine getireceğim ki böylece benim 3 yıldır beraber yaşamak zorunda olduğum bayat Bosco kokusunu alsın.
"Services 3 : 00 p.m., Friday at San Juan De Bosco."
"Tören, Cuma saat 1.00'te San Juan De Bosco'da."
Can I get you a drink? Yoo-hoo with a Bosco back?
Sana içecek bir şey getireyim mi Koca bir biberon süt nasıl olur?
We're out of Bosco.
Bosco'muz kalmamış.
Bosco.
Bosco.
- Bosco.
- Bosco.
- Bosco!
- Bosco!
Bosco!
Bosco!
Bosco?
Bosco?
When Mama said "Bosco" she must have been communicating something.
Anneciğim "Bosco" dediğinde bize bir şeyler anlatmak istiyordu.
Perhaps Bosco was this man's name.
Muhtemelen Bosco, o adamın adıydı.
Anyone for Bosco?
Başka Bosco isteyen var mı?
This is Bosco and this is Chema.
Merhaba. Bu Bosco. Bosco, bu da Chema.
Bosco was in class with Vanessa.
Bosco Vanessa'yla aynı sınıftaydı.
Besides, Bosco has a girlfriend.
Bosco'nun kız arkadaşı vardı. O da kızı iyi tanıyormuş.
Will you stay for lunch, Bosco?
Bosco öğle yemeğine kalır mısın?
We're talking to Bosco, a classmate of Vanessa, who was close to her prior to...
Şu anda Bosco'yla konuşuyoruz. Vanessa'nın sınıftan... yakın bir arkadaşı.
Angela, don't let Bosco set the table.
Masayı Bosco'nun hazırlamasına nasıl izin verdin?
You work as well as study?
Bosco, sen hem okuyup hem çalışıyor musun?
- Your meat is getting cold.
- Bosco, yemeğin soğuyor.
- I thought it was just Bosco.
- Sadece Bosco var sanıyordum.
To begin with, Bosco's not involved.
Her şeyden önce Bosco'nun muhtemelen bu işle hiçbir ilgisi yok.
We all had nothing but lectures, so Vanessa and I joined a directors'workshop, Bosco too.
Bu kadar fazla teorik bilgiyle hiçbir yere varamıyorduk böylece ben ve Vanessa bir atölye çalışmasına katıldık, Bosco da geldi.
Bosco and him became friends.
Bosco ve o çocuk bu işle uğraşmaya başladılar.
Bosco's friend told us about Snuff.
Bosco'nun arkadaşı bize Snuff'tan bahsetti.
I told Bosco we should pull out.
Bosco'ya uzak durmamız gerektiğini söyledim.
- Bosco, where were you?
Bosco. Nerelerdeydin?
Bosco Herranz.
Bosco Herranz.