Bosh traduction Turc
79 traduction parallèle
- Bosh and nonsense.
- Boş laf, zırvalık.
- What utter bosh!
- Bütünüyle saçmalık!
Bosh, I agree, but when did the noises start?
Saçmalık, katılıyorum. Ama bu sesler ne zaman başladı?
Bosh.
Saçmalık.
Oh, bosh, don't you go thanking me.
Oh, şey, bana teşekkür etmeyecek misin?
Bunkum and bosh. I say this.
Ben inanıyorum ve ben biliyorum.
Oh, bosh.
Saçmalık!
Commander Van der Bosh, and his Dogs of War.
Kumandan Van Der Bosch ve onun savaş köpekleri.
Commander Van der Bosh, and his Dogs of War.
Kumandan Van den Bosche... ve savaş köpekleri!
[Bosh On Radio] Hello, hello, this is Bosh calling control, this is Bosh calling control.
Bosch kumandayı arıyor... - Bosch kumandayı arıyor...
This is Bosh, out.
Tamam!
Bosh! Flimshaw!
Saçmalık!
Bosh. Yours. Sorted.
Sizindir, halloldu.
Remember when Ross tried to say "butternut squash" and it came out, "squatternut bosh"?
Ross'un "balkabağı" demeye çalıştığı zamanı hatırlıyor musunuz? "Kabak balı" demişti.
Out of my back pocket, bosh- - someone had it on their toes with my fucking cocaine.
Arka cebimden, saçmalık- - Birisi soktuğumun kokainime burnunu sokmuş.
You know, they call the President "Bosh" instead of Bush.
Başkana Bush değil, "Boş" diyorlar.
Bosh in Arabic means "nothing."
Arapça Boş "hiç yok" demek.
It's detailing the acolytes'victory over the Bosh M'ad sometime in...
Bir zamanlar yandaş din adamlarının Bosh M'ad'a karşı bir galibiyet kazandığından bahsediyor.
What's Bosh... Whatever you said?
Bosh bilmemne.. herneyse, nedir o?
The Bosh M'ad forged something to destroy the Beast.
Bosh M'ad, canavarı yoketmek için demirden birşey dövmüş.
In the meantime, every last one of the Bosh M'ad was wiped out by the Beast's acolytes.
Bu arada Bosh M'ad'ın son kalan üyeleri canavara yardımcı rahipler tarafından ortadan kaldırılmış.
The sword of Bosh M'ad.
Bosh M'ad'ın Kılıcı.
- The sword of the Bosh M'ad.
- Bosh M'ad'ın Kılıcı.
- Piercing its brain with the Bosh M'ad.
- Bosh M'ad'ı beynine saplamak.
Bish, bosh, you got twice the dosh No magic.
Oldu da bitti, paralar cebe girdi. Sihir yok.
Bosh, it's in.
Tamamdır.
What I'm saying is, he's standing right next to me, bish, bash, bosh.
Diyorum ki, tam yanımda duruyor...
- Bosh.
Ben...
bosh if you want, That I to you have believed.
Sana inanmamı istiyorsan saçma sapan konuşma.
So they see my twinkle, and bosh.
- Bana baktıklarında ise ışıltımı ve gevezeliğimi görüyorlar.
Twinkle, bosh.
- "Işıltı ve gevezelik"
Get him all excited and then bosh, hit him where it hurts.
Gaza getiririz ve bam tam on ikiden vururuz.
And then take the others - bish, bash, bosh.
Ardından diğerleri gelir.
After the gravy moment starts all his juices flowing, then bosh, along comes the convincer.
Kolay kazancı görünce ağzının suları akar. Sonra sıra ikna edecek şeye gelir.
Albie gives him the big thumbs up. Bosh.
Albie okey verirse ensesine bineriz.
Bosh!
- Saçmalık!
- it is all bosh, isn't it?
- Hepsi zırva değil mi?
- Yes, it's all bosh.
- Evet, hepsi zırva.
So Frankie's gone bosh, 3 storeys up, landed on his legs, shattered both his kneecaps.
Frankie ne yapacağını şaşırdı ve üçüncü kattan dizlerinin üzerine kapaklandı. İki diz kapağı da parçalandı.
Glacier, glacier mints, minty, Monty, molto bene, bunny, Bonny, bish-bash-bosh!
Buzul, buzlu nane, nane şeker, teker, reçel pergel, cetvel, kraker. Aman!
Bosh!
Saçmalık!
- Bosh!
- Saçmalık!
Bosh!
Saçma!
Um, I work with Sterling Bosch. Insurance.
Sterling Bosh'ta çalışıyorum.
Colonel Bosh, Specified Counter-Insurgency Unit.
Albay Bosh, Özel Karşı İsyan Birimi.
I am Chris Bosh.
Ben Chris Bosh'um.
I'm pretty trad... bish, bash, bosh.
Geleneksel takılırım. Tak fişi bitir işi.
Bish bosh, job's a good'un.
İş iyi gidiyor.
So, bish bosh, open up the till, keep the change.
Konserveyi aç üstü kalsın.
Well, if it all checks out, I can get this done in 24 hours. Bish bosh!
Eğer tüm kontrollerden geçerse, bu işi 24 saat içerisinde tamamlarız.
And it only took five hours, four buses and two bottles of vodka. Double bosh!
- Hem de ne saçmalık.