English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Boundaries

Boundaries traduction Turc

1,677 traduction parallèle
Well, I hope I'm not overstepping any boundaries, here.
Umarım çizgiyi aşmıyorumdur.
It's like this weird netherworld of no boundaries, no responsibilities.
Sınırların ve sorumlulukların olmadığı. Kolejden mezun olduğumda, ailem bana bir araba almıştı.
And it's at their boundaries that catastrophes occur.
Ve bunların sınırları afetler sonucu oluşmuştur.
And this unrelenting pressure is like a wedge between the plate boundaries, driving them and their continents on their unstoppable journey.
Ve bu bitip tükenmeyen baskı tabaka sınırları arasındaki kama gibi tabakaları ve onların üzerinde bulunduğu kıtaları durdurulamayan yolculuklarına çıkmaya zorlar.
There are now more than 100 cities around the world with population of over two million, and more than half of those are on plate boundaries or places where earthquakes have already struck.
Şu anda dünya çapında nüfusu iki milyonun üstünde olan 100'den fazla şehir var ve onların yarısından fazlası tabaka sınırlarında veya daha önceden deprem olan bölgelerde yer alıyor.
I have boundaries and...
Bazı sınırlarım vardır ve...
It takes a certain kind of man to step outside the boundaries of his station.
Sadece belirli insanlar sınırlarının dışına çıkabilirler.
From now on, there have to be boundaries.
Şu andan itibaren bazı sınırlar olacak.
Always trying to push the boundaries because that's what Michael's about.
Daima sınırları zorlamaya çalışıyorum. Çünkü Michael böyle biri.
I got my boundaries, baby. Remember those?
"Sınırlarım var, bebeğim", bu lafı hatırladın mı?
Zack and I spoke and he agreed we just need set boundaries.
Zack'la konuşarak bir karara vardık ve sınırlarımızı çizdik.
Rember our whole boundaries conversation?
Hani şu sınırlarla ilgili olan konuşmamız, hatırladın mı?
Yay, boundaries
Evet, sınırlar.
It's a fenceless dog collar, and what happens is, you put this around your neck, and when you overstep the wire boundaries, it administers a shock.
Ve olayı da şu bunu boynunuza takıyorsunuz, telle örülmüş sınırlara değdiğinizde şok veriyor.
They don't exactly believe in boundaries.
Herhangi bir sınır tanımazlar. Amanda mesela.
Remember our whole boundaries conversation?
Şu sınırlarla ilgili yaptığımız konuşmayı hatırladın mı?
Remember our whole boundaries conversation?
Şu sınırlarlar ilgili olan konuşmamızı hatırlıyorsun değil mi?
They're called boundaries, Stuart.
Buna sınır deniyor Stuart.
If somebody wants to push his boundaries, you gotta let him.
Charlie, biri sınırlarını zorlamak istiyorsa, ona izin vermelisin. Frank, atla.
There are real boundaries in life.
Hayatta gerçek sınırlar vardır.
She's gonna push the boundaries a little bit.
Sınırları biraz zorlayacak tabii.
You have no sense of boundaries, micha.
Sınır tanımıyorsun, Michael. Kapa çeneni, Oscar.
- I realize you're not a trained therapist, but I think that a doctor such as yourself would understand boundaries.
- Eğitimli bir terapist değilsin ama senin gibi bir doktorun sınırları bilmesi gerek.
I don't wanna cross any boundaries or anything, but I'd really like to call him and see if he'd... see me again. I mean, if that's okay.
Haddimi aşmak istemiyorum ama onu arayıp beni tekrar görüp görmeyeceğini öğrenmek istiyorum.
I'm still figuring out boundaries.
Sınırları ancak anlıyorum.
I just came out of a difficult roommate situation, and I need some boundaries.
Daha yeni, çok zor bir ev arkadaşlığından kurtuldum, ve biraz sınıra ihtiyacım var.
We could maintain our physical safety by retiring within out continental boundaries.
Fiziksel güvenliğimizi kıtasal sınırlarımıza çekilerek koruyabiliriz.
And so moving on to our final point for discussion the boundaries of the Eastern Territories. This is a point that I am willing to concede.
Tartışmanın son noktasına gelecek olursak doğu topraklarındaki sınırlar.
Okay, look, I've tried to do what you want and keep boundaries between us, but... I love you.
Bak, şu aramıza mesafe koyma işi için gerçekten çabaladım ama seni seviyorum.
" You need to respect my boundaries, Sam. It's over.
"Kararlarıma saygı duymalısın Sam."
A 4-hour video called "boundaries." so teacher evaluations are due,
- Öğretmen değerlendirmeleri de kapıda.
You know, perry, you might want To watch a video called "boundaries,"
Baksana Perry, "kısıtlamalar" adlı videoyu izlemek isteyebilirsin bence.
There are hundreds if not thousands of stipulations, regulations, and boundaries on our freedom. And out of the ones that were just mentioned how many have you researched to find out whether they apply to you or not?
özgürlüğümüz üzerinde, binlerce değilse bile yüzlerce koşul, kural ve sınır bulunuyor, ve tüm bu sayılanların dışında size uygulayıp uygulayamayacakları şeyleri, kaçınız araştırdınız?
Boundaries!
Çizgiyi aşma!
We are way beyond the boundaries here, John.
Artık burada sınırların ötesine geçen yoldayız, John.
So bogs are natural boundaries.
Yani bataklıklar doğal sınırlar.
You understand if you really want to stop the IBBC you won't be able to do it within the boundaries of your system of justice.
Bankayı gerçekten durdurmak istiyorsan bunu adalet sisteminin sınırları içinde yapmayacağını anlamalısın.
I have returned from beyond the grave to fulfill England's destiny, and extend the boundaries of this great empire.
Mezarımın da ötesinden, İngiltere'nin kaderini tayin etmek ve bu yüce İmparatorluğun sınırlarını genişletmek için döndüm.
I mean, it's not my business, and I feel like I overstepped my boundaries.
Bu beni ilgilendirmez. Kendimi sınırlarımı biraz fazla aşmış gibi hissediyorum.
There are boundaries for which I have respect
Aşmayacağım sınırlar vardır.
However! Definitely went beyond the boundaries of your required duties.
Bununla birlikte şüpheli kovalama kararı görev sınırlarınızı fazlasıyla aşıyordu. İleride görevlerinizi aşan hareketlerde bulunmamayı aklınızdan çıkarmayın.
But if you do, we'll be having some boundaries this time.
Ama eğer sorarsan, bu sefer bazı sınırlamalarımız olacak.
I told you I need boundaries.
Sınırlamalar istediğimi söylemiştim.
You're really pushing the boundaries of our relationship, you know that?
İlişkimizin sınırlarını iyice zorladığının farkında mısın?
We haven't set the boundaries yet.
Henüz aramızdaki sınırları çizmedik.
So a closed loop like that will help you disguise the boundaries of the dream you create.
Kapalı bir döngü yarattığın rüyandaki sınırları gizlemeni sağlar.
He says he accepts me for who I am, then the second I try to set some boundaries between us, he yanks me right back in.
Beni olduğum gibi kabullendiğini söylemesine rağmen ne zamanki aramıza mesafe koymaya çalışıyorum, hemen beni zorla geri çekiyor.
( TV )'... boundaries to machinery high-rises,'townships offering state-of-the-art facilities.
"... sınırlardan makinelerin artışına,'bucaklar sanatsal imkanları olan bir devlet sunuyor.
You haven't formalized any boundaries, had any talks about anything?
Sınırları belirlemediniz mi yani? Konuşmadınız mı hiç?
Okay, we're setting up boundaries. That's...
Tamam, sınırlarımızı koyuyoruz.
This sea is one of the defining boundaries of the continent.
Grup, sonunda güzel bir ziyafet çekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]