English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Boutique

Boutique traduction Turc

379 traduction parallèle
Coppelia, Lac des Cygnes, Gisèle, Sleeping Princess, Les Sylphides, La Boutique...
Coppelia, Kuğu Gölü, Gisèle, Uyuyan Prenses, Les Sylphides, La Boutique... Bunları ilk olarak seninle yaratacağız.
- Good night, Sergei. Vicky was wonderful in Boutique, just a little Dresden shepherdess.
Vicky gösteride harikaydı, küçük bir Dresden çoban kızı.
We're closing the boutique.
Dükkânı kapatıyoruz.
I can buy a penthouse and open a boutique
Mantzoni sokağında bir çatı katı satın alıp bir de butik açabilirim!
That boutique you saw in Dogenzaka.
Dogenzaka'da gördüğün şu butik.
Boutique.
Butik.
But this is my boutique! My boutique!
O benim ahırım!
I wish to complain about this parrot what I purchased not half an hour ago from this very boutique.
Şikâyetim, yarım saat önce buradan aldığım bu papağan hakkında.
Well, Brian... I'm opening a boutique.
Şey, Brian ben butik açıyorum.
Then why not visit Colin Mozart's Rodent Exterminating Boutique.
Öyleyse Colin Mozart'ın Kemirgen İmha Butiği'ne gelin. Münih
I wish to complain about this parrot... what I purchased not half an hour ago from this very boutique.
Bu dükkândan daha yarım saat önce aldığım papağan hakkında.
But first, at 10 minutes to the hour, we're broadcasting from KRML in the Carmel Rancho Shopping Center, home of the Buccaneer, the man's boutique.
Carmel Çiftlik Alışveriş Merkezi'nin... maceracıların, gerçek erkeklerin mağazasının reklamıyla sürecek.
I work in a boutique on the Kings Road.
King's Road'da bir butikte çalışıyorum.
We'll go to philip's boutique.
Philip'in mağazasına gideceğiz.
A restaurant complete with take-out service, a variety store, delicatessen, boutique, drugstore, dry cleaning service. They're here to serve you.
Tam teşekküllü paket servis hizmetiyle ; restoranlar, tuhafiye, şarküteri, butik, eczane, kuru temizleme, hepsi size hizmet için buradalar.
- Stella Boutique.
Butik Stella.
She rides horses and owns a boutique.
Ata biniyor ve bir butiği var.
And her boutique is quite a success.
Üstelik butik mağazası çok iyi iş yapıyor.
Her boutique.
Butiği mi?
It's your boutique.
Senin mağazan.
You saw, how she destroyed my boutique!
Dükkanımı mahvetti siz de gördünüz değil mi?
You know that boutique... I'll see you tomorrow at 6.
Sen bu butiği bilirsin...
Marianne Egerman is opening a boutique and wants us to help.
Marianne Egerman bir butik açmış ve bizi yanına çağırıyor.
You know, these assholes, they all go to Neiman Marcus, but I found this outrageous boutique, Henri's.
Bilirsin, bu pisliklerin hepsi Neiman Marcus'a gidiyor, ama ben Henri diye inanılmaz bir butik buldum.
This is Emily Phillips and she runs a boutique downtown.
Bu, Emily Philips, çarşıda küçük bir butiği var.
Style Boutique.
Style Butik'te.
You're in my jurisdiction which runs from Style Boutique to Personal Fragrances.
Style Butik'le koku reyonu arasında benim sorumluluk bölgemdesin.
She was supposed to do this window layout for Neil Khyatt's boutique, but...
Neil Khyatt'nın butiği için şu pencere planını hazırlamak için, ama...
If Paul calls me, tell him I'm working at the boutique late tonight.
Eğer Paul ararsa, ona geç saate kadar butikte çalışacağımı söyle.
And then I found the most darling boutique... you've ever seen in your life.
Ve sonunda hayatımda görebileceğim en harika butiği buldum.
And he was always whipping up little salads for them in the Slice-O-Matic and buying them extremely small sweaters at a pet boutique in Rego Park.
Onlara rondoyla minik salatalar yapardı ve Rego Park'taki hayvan mağazasından minicik kazaklar alırdı.
I saw you in the boutique.
Butikte gördüm sizi.
I personally underwrote the equity on Yvonne's marital boutique.
Yvonne'un düğünü için kuaför hazırlıklarına bizzat ben hisse senedi imzaladım.
- I went to the boutique.
Teresa Ramayans'in butiginden geliyorum.
You see, I work at Shalini's Boutique in the pavilion.
Pavilion'daki Shalini's butikte çalışıyorum.
It's a village without boutique or... ... Club Med or T-shirts.
Butiği, Club Med'i veya tişörtü olmayan bir kasaba.
That boutique has a lot of new arrival!
- Butiğe bir sürü yeni kıyafet gelmiş.
l`ll go to the boutique with you some other day! OK!
- Seninle başka bir gün gideriz butiğe.
This isn't a boutique.
Burası bir butik değil.
Some of our people here call the training operation our bargain-basement boutique.
Buradaki bazı kişiler eğitim faaliyetimize indirimli satış dükkânı gözüyle bakıyorlar.
Oh, you're my number one Christmas boutique gift item.
Sen benim bir numaralı Noel hediyemsin.
So, finally, he rented a store on Lexington Avenue, and he's gonna bankroll her and she's opening a boutique.
Sonunda adam Lexington Bulvarı'nda bir dükkan kiraladı. Sermayeyi o sağlıyor. Kadın orada butik açıyor.
It could be the best boutique on La Cienega.
La Cienega'daki en güzel butiği açarız, Jim.
Oh, by the way, don't forget the Pan-African boutique at Ruth-Anne's.
Bu arada Ruth-Anne'de Pan-Afrikan butiği var unutmayın.
The Survival Boutique.
Hayatta Kalma Butiği.
At the Survival Boutique, it's my philosophy that everything must conform to the three P's.
Hayatta Kalma Butiğinde benim felsefem her şeyin 3 S kuralına uymasıdır.
I'll meet you on the Zocalo, near the Galactic Boutique.
Seninle Zocalo'da, Galaktik Butiğin yanında buluşalım.
Gustavo, he's opening a boutique here, and he gave it to me.
Gustavo burada bir butik açıyor, bana bu bileziği verdi.
And you're right about Gianni Yes, a boutique is better
Canni konusunda da haklısın.
Open a boutique in Paris.
Paris'te bir butik açacaklar.
- What kind of boutique is it?
- Teşekkür ederim. - Ne tarz bir butiğiniz var?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]