Brian traduction Turc
13,468 traduction parallèle
Brian's pushing to get us a ten percent bonus if we crack 2,500 hours.
Henüz değil. Eğer 2500 saati kırabilirsek, Brian bize % 10 prim koparmaya çalışıyor.
She's given birth to a boy named Brian.
Brian adlı bir çocuğu doğurdu.
This must be Brian.
Bu Brian olmalı.
Go on, Brian.
Hadi, Brian.
Brian.
Brian.
Brian, I am in the middle of a conversation.
Brian, konuşmanın tam ortasındayım.
NBC's Brian Ross reports that Seal was about to testify for the government once again.
NBC'den Brian Ross'un raporlarına göre... Seal, hükümet için soz bir kez daha tanıklık yapmak üzereydi.
Hey, Brian.
Selam Brian.
Look, Brian, I got three Webisodes all ready to upload... "Where to Find the Best Beef Machaca," "How to Bike the LA River," and "Why Ultimate Frisbee is More Complex Than Chess."
Yüklemeye hazır üç tane arama motorum hazır, "En iyi Teksas Bifteği Nerede" "LA Nehri'nde bisiklet nasıl sürülür?", "Neden UF, satrançtan daha zor?"
Well, guess what, Brian?
Bak ne diyeceğim Brian?
- Hi, Brian.
- Selam Brian.
Brian, I can see you fucking on my desk!
Brian, seni masamın üzerinde görüyorum!
My guy's Brian Curtis, he's been downsized, lives in Jasper, Alabama.
- Evet, adamımın adı Brian Curtis küçülmeye gidip işten çıkardıkları biri Jasper, Alabama'da yaşıyor.
Send Brian an e-mail, congratulating him on the job at Hayes.
Brian'a bir mail yaz, Hayes'te işe girdiği için tebrik et.
Then call the client. Tell them that Brian is excited, grateful, and accepts the position.
Sonra işvereni ara, Brian'ın çok heyecanlı ve minnettar olduğunu, teklifini kabul edeceğini söyle.
This call is in regards to a Mr. Brian Curtis.
Bay Brian Curtis hakkında rahatsız ediyorum.
This is Brian Wolf at Brown Thomas in New York.
Bay Wells, ben New York'taki Brown ve Thomas'dan Bryan Woolf
Well, that sounds outstanding, Brian.
Harika bir fikir Bryan
Of course, Brian, that's the only way to speak.
Elbette Bryan biz ne yapıyoruz burda
Wait just a minute there, Brian.
Orda bi dur Bryan
Brian? Hi. Hollis.
Bryan
This isn't a deal, Brian... this is a goddam rape! Listen to me!
Anlaşma falan değil Bryan dalga geçiyor resmen
I don't even see our name on here, Brian.
Burada adımı bile göremiyorum
What the fuck kind of way of talking is that, Brian?
Sen neden bahsediyorsun oğlum
Well, just throw Kenny Wells in the fuckin'cornfield. Fuck you Brian!
Kenny Wells'i mısır tarlasına bırak
You see these hands, Brian?
Bu eller var ya Bryan
The deal's done, Brian.
Anlaşma bitti Bryan
You'll be fine, Brian.
Alışırsın merak etme
Brian Smithwick.
Brian Smithwick.
Brian, why don't you step into my office?
Brian neden ofisime geçmiyorsun?
Brian, Is it true we might be finally invading Japan?
Brian, Japonya'ya saldırabilirmişiz diyorlar doğru mudur?
Oh, you mean the all-knowing Brian Smithwick?
Yani her şeyi bilen Brian Smithwick'i mi diyorsun?
Well, I wish you all the luck in the world, Brian.
Pekala, sana bol şans diliyorum Brian.
Brian...
Brian...
Don't make me have to go to Brian!
Şimdi Brian'a şikayet ederim!
- I don't know who Brian is!
- Brian'ı tanımıyorum!
I'm Brian, this is my brother, Sam.
Ben Brian, bu da kardeşim, Sam.
Brian?
Brian?
Cheese, go wake up Brian.
Cheese, Brian'ı uyandır.
Guys, something's wrong with Brian.
Beyler, Brian'a bir şeyler olmuş.
Brian, what's wrong?
Brian, neyin var?
Somebody's gotta go for help, or Brian's gonna die.
Biri gidip yardım çağırsın. Yoksa Brian ölecek.
I'm gonna go you, guys stay here with Brian.
Seninle geleceğim, beyler siz Brian ile kalın.
Brian, it's okay.
Brian, geçti.
Where's Brian?
Brian nerede?
Brian!
Brian!
My brother Brian, God rest his soul, had an unfortunate encounter with Officer Jeremy Duffin.
Kardeşim Brian, biraz dinlen, Jeremy Duffin ile talihsiz bir olay yaşadık.
Come back for one day and that fucking Brian Hatt guy comes back to haunt me.
O lanet olası Brian Hatt beni görmeye geliyor.
- Do you remember a Brian Hatt? - Yeah, he's a piece of shit.
- Brian Hatt'ı hatırlıyor musun?
Kim, this is Tall Brian.
Kim, bu Uzun Brian. - Brian Hooper.
Brian Hooper.
Uzun Brian. - Merhaba.