Bummer traduction Turc
1,071 traduction parallèle
Bummer.
Serseri.
What a bummer.
Ne üzücü.
Hey, man, was that storm a real bummer or what?
Hey, adamım, fırtına ne kadar da şiddetliydi.
- Bummer about Pickford's party.
- Pickford'un parti işi kötü oldu.
- Bummer about your party.
- Yazık oldu partine.
- what? - oh, no. I know it's a bummer, but we'll finish out the last episodes... and, uh, that'll be that.
Biliyorum aptalca ama, Son macerayı çekip bitireceğiz... ve, ah, hepsi bu olacak
Bummer.
Boktan.
Major bummer.
Büyük sıçış.
I thought what a bummer actually have to be the guy that holds the blue dot.
Düşündüm de, porno dergiye mavi nokta koyan adam harbiden de ibnenin teki olmalı!
Or would have played pro ball if it wasn't for a bum knee and an even bummer wife.
Ya da berbat bir dize ve hatta bir eşe rağmen basketbol oynadığını.
Bummer. Well, I gotta head back for the 1 : 30 class.
Benim 1 : 30 dersine yetişmem gerek.
- Bummer! What a mind bender.
Çok sıkı, değil mi?
- Bummer, dude.
- Serseri, züppe.
Must be a bummer for you guys what with the fall of the Soviet empire and everything.
Sovyetler in çöküşü sizin için..... çok üzücü olmuştur.
Bummer!
Çok kötü!
Bummer Man, he delivers.
Moral bozucu olma özelliğini koruyor.
- Bummer.
- Öldü.
Bummer.
- Şu işe bak.
- Bummer.
- Bak şu işe.
You've come back to the house of loneliness and tears, to daddy downer and brother bummer, to come to some decision about life.
Yalnızlı k ve göz yaşlarıyla dolu bir eve geri döndün. Karar verebilmek için üzgün baba ve başarısız kardeşine geri döndün.
You died in the'70s. Bummer.
Sen 70'lerde öldün Bummer.
Bummer.
Hay Allah.
That's a real bummer.
- Ne gıcık bir olay.
I could go bummer-to-bummer with anyone on the planet.
Bu gezegendeki herhangi biriyle karşılaştırmalı yarışabilirim.
What a bummer.
Ne serseriymiş.
It's a real bummer.
Bu çok kötü.
Yeah, what a bummer.
Evet, ne şok ama.
Bummer for her.
- Onun için üzücü.
- Bummer.
- Fena.
Bummer.
Olamaz.
Bummer.
Kötü.
- Bummer.
- Çok üzüldüm.
Bummer.
Kötü olmuş.
Big fat bummer.
Büyük şişman işe yaramaz.
Bummer.
Zavallı serseri.
Bummer, man, you peed your pants.
Vay be, altına işedin.
This is a bummer, man.
Bu herif fazla serseri ah,
That's... That's a bummer.
Bu, ah, tam bir hergele!
Bummer.
- Ne şans.
What a bummer, my mother with a guy like that.
Ne manyak ama, annem öyle bir herifle.
Bummer.
Berbat.
Goddamn, what a bummer.
şu serseriye bak.
What a bummer!
Sokayım böyle işe.
Bummer.
Yazık olmuş.
Bummer!
Harika!
Bummer, man.
Çok sıkıcı.
Oh. Bummer.
Hay aksi.
Sounds like a bummer.
Çoğu zaman uyuyorlar ve renkleri sararıyor.
Bummer, dude.
Whoa.
Bummer.
Hergeleler!
What a bummer!
Ne boşbeleş bir tip!