Bundle traduction Turc
933 traduction parallèle
And then I'll give you a bundle price on it all.
O zaman sana tamamı için toplu fiyat vereceğim.
Paulet is lover of Rosa, the maid, and entrusted the bundle of the stolen money to her.
Paulet, çalıntı para bohçasını emanet ettiği hizmetçi Rosa'nın sevgilisidir. Bölüm Bir :
Cost me a bundle, too.
Bana bir tomar paraya mal oldu.
Division 3, you are to bundle the completed counterfeit bills this morning and affix the stamps of the Overseas Bank.
3. Bölüm, hazırlanan sahte banknotları sabah desteler haline getirecek ve üzerlerine Overseas Bankası'nın pullarını yapıştıracaksınız.
Stand on that bundle of pain?
Bu acıya rağmen üstüne basmak mı?
That fellow with the bundle of wood is Bellinger of the Second National.
Elinde odun parçaları olan adam, Second National'dan Bellinger.
If you reach in there, you'll find it among a bundle of papers.
Elini daldır, kağıtların arasında bulursun.
They've got a sign in the window, "Bring your own bundle and save 20 per cent."
Cama bir ilan asmışlar, "Kendi bohçanızı getirin, % 20 kazanın."
Bundle her off to the bathroom.
Onu banyoya sepetleyin.
They also dragged out a bundle of army clothes belonging to a soldier in the Colonial forces.
Ayrıca bir miktar asker kıyafeti bulmuşlar. Sömürge Ordusu'na ait bir askerinmiş.
That's a pretty cute bundle you got on the end of the line there.
Grubun sonundaki fıstık çok şirinmiş.
And Wolf. He's a bundle of uncontrollable nerves and...
Eşimin kalabalıktan sinirleri gerilmiş bir halde...
I could use a bundle of scratch right now on account of I met me a mouse last week.
Olur da geçen haftaki manitaya rastlarsam, bir tomar arpa harcayabilirim.
He'll come along and drop a bundle in your lap
Getirdiği bohçayı bırakacak kucağına.
Everything happened exactly as it did but without the bundle, and I got the phone call, not you.
Her seyi oldugu gibi anlat... ama paketten bahsetme. Telefonu açan da benim, sen degilsin.
Nothing said about the bundle, huh?
Paket hakkinda bir sey söylemedin, degil mi?
In that envelope, there's a parcel-room check for the bundle we got yesterday.
O zarfin içinde dünkü paketi emanetten almana yarayacak fis var.
Now, get that bundle and bring it here, p.d.q.
Simdi git, o paketi al ve çabucak bana getir.
The weight of the bundle, 17.
Çuvalın ağırlığı 17.
We'll either have to bundle or freeze tonight.
Ya biri birimize sarılacağız, ya da bu gece donacağız.
- The boy wants to bundle!
- Her şeyi paket yaptırmak istiyor!
5,000 for a 20,000 bundle.
20,000'lik kayıp için 5,000.
Sam, you're just a bundle of nerves.
Sam, çok gerginsin.
All you do is take the money that you win on the first race and you bet it on the winner of the second race then you take the money that you win on the second race....... and you bet it on the winner of the third race... And then - - you dont lose your nerve, see - - you take the whole bundle and you put on the winner in the fourth race...
Tek yapman gereken, parayı ilk ayakta kazanan ata yatırman sonra bu kazandığını ikinci ayağın kazananına yatıracaksın ondan sonra 2. ayaktan kazandığın parayı da....... 3. ayağın kazananına yatıracaksın cesaretini hiç kaybetmeyeceksin ve bir tomar parayı 4. ayağın kazananına yatıracaksın...
There's a little bundle on my doorstep named Nulty... who's playing at not looking like a cop.
Kapımın eşiğinde Nulty adlı bir bohça duruyor ve polis olduğunu çaktırmamaya çalışıyor.
"Just in case any of us are shot up," a bundle of sunshine.
"Herhangi biriniz vurulursa" ha? Ne kadar da neşeli!
Everybody thinks since we're shoeshine boys we make money by the bundle.
Biz boyacı çocuklarız bu yüzden herkes bizi çok zengin sanıyor.
A bundle of papers isn't any good.
Bir tomar kağıt bir işe yaramaz.
When you arrived, I was a bundle of malice and hatred.
Senden önce, kin ve nefret dolu birisiydim ben.
A bundle of toilet paper costs 20 Yen.
Bir paket tuvalet kâğıdı 20 yen.
- A coffin will cost a bundle.
- Tabut, dünyanın parası tutar.
- I'm a bundle of nerves.
- Sinir küpü gibiyim.
It means a little bundle that the bride carries under her arm to her new home.
Gelinin, yeni evine giderken koltuğunun altında taşıdığı küçük bir paket demek.
But if you walk out now and let my daughter be... you can keep the whole bundle and won'th it to me.
Ama şu an çekip gidersen kızımı bırakırsan o balya sende kalabilir.
Came with a bundle.
Tonla para saydım.
Looking out for the day he'll turn his toes up and leave the bundle to you.
Onun nalları dikip her şeyi sana bırakacağı günü gözetiyorsun.
I could raise the whole bundle myself.
O parayı kendim de toplayabilirim.
It sure was a cozy setup... that bundle of raw nerves and Max... and a dead monkey upstairs... and the wind wheezing through that organ once in a while.
Garip bir durumdu. Gergin sinirler, Max, üst kattaki ölü maymun ve zaman zaman sesi duyulan org.
Now, bundle out of here, double quick.
Şimdi defol git buradan!
Did you see anybody coming out of that building carrying something over his shoulder, like a large bundle?
Omzunda bir şey taşıyarak... binadan çıkan birini gördünüz mü?
Quite a bundle.
Koca bir tomar.
Vince, a bundle of nerves with no brain.
Beyni yerinde sinir yumakları olan Vince.
Open the bundle, Joe.
Bohçayı aç, Joe.
Now open my bundle, Joe.
Şimdi bohçamı aç, Joe.
Putting this tiny bundle of joy through hell...
Bu küçücük bohçayı koyup, cehennemi boylamak...
Dropping a bundle while waiting to pick up showgirls.
Şovdaki kızları beklerken bir tomar para saçıyorlar.
Not a tooth in his mouth that hasn't cost me a bundle.
Ağzındaki her bir dişe bir tomar para harcamışımdır.
This bundle of passion, this hot flame that burned from the screen was a real untouchable
Bu ihtiras yumağı, beyaz perdeyi tutuşturan bu yakıcı alev, dokunulmaz bir kişilikti.
You know, back in that saloon 2,000 seemed like quite a bundle, but out here it's dwindling fast.
Biliyorsun, o barda 2000 oldukça iyi bir para gibi görünüyordu ama burada hızlıca eriyor.
We won a bundle. Real tough.
Çuvalla para kazanmıştık.
Looks like the whole bundle.
Para hepsi burada gibi duruyor.