English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Bungalow

Bungalow traduction Turc

525 traduction parallèle
It seems that Leslie wrote a letter to Hammond... ... asking him to come to the bungalow on the night he was killed.
Hammond'un öldürüldüğü gece, Leslie ona bungalova gelmesini isteyen bir mektup yazmış görünüyor.
- l have photos of the bungalow.
- Bungalovun fotoğrafları var.
Shade trees. No comparison with our old bungalow.
Bizim eski bungalovlarımızla karşılaştırılmaz bile.
You asked him to come to the bungalow- -
Hatırlıyorum. Onun, bungalova gelmesini istemiştin.
I didn't tell you about the bungalow.
Size bungalovları anlatmadım.
- I'm mink coat. I'm no bungalow apron.
- Kürk mantoyum ben, bulaşık önlüğü değil.
- What's his bungalow number?
- Oda numarası ne? - Bilmiyorum.
Peagram, what's the number of Oddly's bungalow?
Peagram, Oddly'nin oda numarası ne?
I found her crying in her bungalow, and she slipped your ring into my pocket.
Onu odasında ağlarken bulmuştum ve yüzüğünü cebime atıverdi.
That Cavendish Court hotel and bungalow sounds like a lot of dough.
Cavendish Court Oteli çok pahalıymış gibime geliyor.
Take Mr Morrison to bungalow 93.
Bay Morrison'u 93 numaralı bungalova götür.
Her lifeless body was found sprawled on a davenport in her exclusive Wilshire Boulevard hotel bungalow.
Kadının cansız vücudu, Wilshire Boulevard Otelinde kendisine ait özel bungalovdaki kanepenin üzerinde yayılmış vaziyette bulunmuş.
In a hotel bungalow? With a.45?
Bir otel odasında, bir 45'likle mi?
Are you positive this is the man you saw go into the bungalow with Mrs Morrison?
Bayan Morrison'un bungalovuna girerken gördüğünün bu adam olduğuna emin misin?
What happened in the bungalow?
Bungalovda ne oldu?
Yeah, it was a bungalow, Johnny.
Evet, bungalovdu, Johnny.
We've had your bungalow wired for three months.
Kulubenize üç aydır mikrofon yerleştirmiştik
Morgan has just gone into his bungalow alone.
Morgan az önce barakaya yerleşmiş.
- The guy I'm getting is going to keep me in diamonds and mink coats, not bungalow aprons.
Evleneceğim adam bana mücevherler, mink paltolar verecek. Bungalovda yaşamayacağım.
What's his bungalow number? Number six.
- Oda numarası kaç?
Oh, he had a great big bungalow on wheels.
Tekerlekli, kocaman bir karavanı vardı.
Behind the bungalow.
- Evet, kulübenin arkasında.
A bungalow by the sea
Deniz kenarında bir bungalov
A bungalow yet.
Bungalov?
Mrs. Bartlow, is this bungalow all right with you?
- Bayan Bartlow, bu ahşap evi beğendiniz mi?
It's Georgia Lorrison living in the very next bungalow.
- Bu Georgia Lorrison yandaki konakta yaşıyor
She lives next to my bungalow. I think she'd be fine.
- Yandaki konakta yaşıyor, onun iyi olacağını düşünüyorum
I will show you which bungalow is yours.
Sizi bungolovunuza götüreyim.
Elephant Walk Bungalow.
Fil Yolu Bungalovu.
- If this is a bungalow...
Bu bungalovsa eğer...
- They call everything out here a bungalow.
Burada her şeye bungalov derler.
You've got yourself quite a change at the bungalow now.
Şu anda bungalovda senin için büyük bir değişiklik var.
- I'll see you at the bungalow.
- Bungalovda görüşürüz.
- The bungalow, to see John.
- Bungalova, John'u görmeye.
We just left her at the bungalow.
Az önce onu bungalova bıraktık.
Anna, you'd better go back to the bungalow and lie down.
Anna bungalova dönsen ve yatsan?
I told her to go back to the bungalow.
Bungalova dönmesini söyledim.
Mr. Maine, there's about 300 bungalow courts around Sunset and Highland.
Sunset ve Highland'da yaklaşık 300 bungalov var Bay Maine.
Please, don't bother, if you'll just help me back to the bungalow.
Lütfen, çağırmayın, bana bungalova dönmeme yardım edin yeter.
She went to Shinshu to live in the bungalow.
Köy evinde yaşamak için Shinshu'ya gitmiş.
And I'd love a house in the country. A bungalow. Can't you buy one?
Hatta, kırda bir ev ya da bir bungalov.
Major Warden's bungalow is at the end of the path.
Binbaşı Warden'ın bungalovu yolun sonunda.
There's some dried fruit and some biscuits... over in the bungalow.
Bungalovda biraz kuru meyve ve çörek var.
I've been elected to the Rooms Committee, Bungalow 12.
Oda komitesine seçildin. 12. kulübe.
Secretary of the Rooms Committee, Bungalow 12, Gan Dafna.
Oda Komitesinin sekreteri, 12. kulübe, Gan Dafna.
- She was headed for her bungalow.
- Evine doğru gidiyordu.
Look, a bungalow with bay windows and crazy paving.
Cumbalı pencereleri ve çılgın kaplamalarıyla, şirin bir ev.
- She's in the last bungalow, Mr. Clay.
- Son odada kalıyor bay Clay.
You and Gramps can have bungalow nine.
Büyükbaba ile dokuz numaralı bungalovu alabilirsiniz.
The end bungalow.
Sonuncu kulübe.
Daddy keeps a bungalow there.
Babam orada tek katlı bir ev tutar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]