English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / But i'm going to

But i'm going to traduction Turc

7,466 traduction parallèle
But I'm sticking with it, and I'm going to make bank.
Ama kararlıyım, para kazanmam lazım. - İyiymiş.
Okay. But, uh, I mean, I've put this orchestra through a lot of hell trying to find some life in it, trying to make sense out of it because that's the only way that this is going to be relevant.
Ama bu orkestraya çok şey kattım ona can vermeye çalıştım mana kazandırmaya çalıştım çünkü olması gereken buydu.
What's up? I'm having a private session with Patrick tonight and I could use your help, but if you guys are going to the movies...
Patrick ile özel bir seansımız var bugün.
Gang, I hate to be that guy, but, no, there isn't going to be any sheep tearing in the near future.
Takım her şeyi bozan adam olmak istemiyorum ama yakın zamanda koyunları ikiye bölme olmayacak.
But I'm here, so you're just going to have to make do.
Ama ben buradayım. O yüzden elindekiyle idare etmek zorunda kalacaksın.
Enjoy your digs, Doctor, but I am going to be the one riding off into the sunset with the win. Hmm.
Keyfini sür bakalım doktor ama zaferle gün batımına doğru yol alan ben olacağım.
That's what they say, but my dad seems to think that I'm perfect, so I'm just going with that for now.
Genelde öyle diyorlar ama babam mükemmel olduğumu düşünüyor. Şimdilik ben de buna katılıyorum.
Okay, I wasn't going to, but just for fun, let's pretend that I was.
Zaten gitmeyecektim. Ama eğlence için gidecekmişim gibi davranalım.
Yeah, and I'm going all the way to New York because my mom wants to hand-deliver a Christmas card to Matt Lauer, but you, Jess, you're going... To London!
Evet ve ben de New York'a gidiyorum çünkü annem Matt Lauer'e elden teslim Noel karti göndermek istiyor ama sen, Jess, Londra'ya gidiyorsun!
I don't do this very often, but I'm going to take charge.
Bunu çok sık yapmam ama sorumluluğu üstüme alıyorum.
I know I come off as a sweet little church girl, but I like doing things worth going to confession for.
Küçük tatlı kilise kızı olarak çekici olmadığımı biliyorum ama günah çıkarmaya değecek şeyler yapmayı seviyorum.
But if our relationship is going to move forward, I need to take responsibility for the mess I made.
Ama eğer ilişkimiz ileriye gidecekse yaptığım şeylerin sorumluluğunu almam gerekiyor.
Even though you're going to see some gruesome things but it will still be... the last chance you and I will have to see each other on the outside.
Ürkütücü şeyler göreceksen de yine de birbirimizi dışarıda görmek için bir fırsatımız olacak.
I know better than anyone else that you're not fine but I'm not going to worry or even try to console you.
İyi olmadığını herkesten daha iyi biliyorum. Ama senin için endişelenip teselli etmeye bile çalışmayacağım.
I was going to cut off all ties and not even call or get in touch with you like you're doing with us... But I didn't want to become a rude and heartless bastard like you so that's why I'm here.
Senin yaptığın gibi senle bütün ilişkimi kesip bir daha arayıp sormayacaktım ama senin gibi kaba ve kalpsiz bir sersem olmak istemedim.
I know better than anyone else that you're not fine but I'm not going to worry, and I'm not going to console you either.
İyi olmadığını herkesten iyi biliyorum ama endişelenmeyeceğim. Seni teselli etmeye çalışmayacağım.
But I'm going to report this.
Bunu rapor edeceğim.
- I was going to scold you when I saw you, but...
- Cidden bunu yaptım mı? - Sana zor anlar yaşattım bu yüzden suçlamıyorum seni ama...
Um... first of all, going into it with the title of the first Korean ballerina was very burdensome, but now due to the strength that it gave me, I think I am doing quite well now.
İlk olarak, Kore baş balerini olmak üzerimde büyük baskı yarattı fakat bunu aşmayı başardım ve şimdi daha iyiyim.
I was going to tell you... but Se Ra...
Size söylemeye çalıştım ama Se Ra hanım ile birlikteydiniz.
But I'm going to try and have a go and, yes,
Ama ben bir deneyeceğim.
We struggled on for a time, but ultimately I decommissioned him and... used his power source to keep the mission going.
Bir süre direndik ama sonra onu devre dışı bıraktım ve görevi sürdürmek için güç kaynağını kullandım.
But I'm going to show you.
Ama sana göstereceğim.
So he... he gets out of bed, and I'm meant to say, "Hannibal? Where are you going?" But is it okay if I change it to "thanks for nothing"?
O yataktan çıktığında benim ona "Hannibal, nereye gidiyorsun?" demem gerekiyor ama eğer uygunsa bunu'Hiçbir şey için teşekkürler! " ile değiştirmek isterim.
I was going to vote for Rivera, but they're trying to tell me what to do, and now I'm voting for Velasco.
RIVERA'YA OY VERECEKTİM AMA BANA NE YAPACAĞIMI SÖYLEMEYE ÇALIŞTIKLARI İÇİN ARTIK VELASCO'YA OY VERECEĞİM.
But I think we're going to have to settle for what we've accomplished without introducing our bill.
Sanırım tasarımızı sunmadan başardıklarımızla yetinmemiz gerekiyor.
I'm sorry I didn't tell you, but I didn't think you were going to go and get him.
Sana söylemediğim için üzgünüm ama onu bulacağını düşünmemiştim.
It's highly irregular, but I'm going to allow it, given the severity of the charges and how many tax dollars you've wasted.
Bu kurallara aykırı ama suçlamaların ciddiyeti ve ne kadar vergiyi boş yere harcadığınızı anlamak için buna izin vereceğim.
But instead of going into the taverns like everybody else, I go home to my little apartment, and heat my TV dinner, and feel all virtuous like I'm supposed to.
Ama herkes gibi meyhaneye gitmek yerine küçük daireme gidip, akşam yemeğimi ısıtıp, televizyonun karşısına geçip erdemli bir davranış yaptığımı hissediyordum.
I was going to send William Ernest to fetch him, but I think you'd be a nice surprise.
William Ernesti onu getirmesi için yollamıştım, ama görünen o ki, sana surpriz olmuş.
Look, if you don't want help, there's no way I can make you accept it, but you're not going to turn this school or my class into a zoo.
Bana bak, yardım istemiyorsan,.. sana zorla bir şey yapdırtmam,.. ama bu sana sınfımı hayvanat bahçesine çevirme..
It's not going to be Penguin, but... I've got a friend at Grey Wolf I think would be into this idea.
Penguen olmayacağı kesin ama Grey Wolf'da bir arkadaşım var, bu fikre sıcak bakacaktır.
I wanna say something, but I'm afraid I'm going to be too nice.
Bir şey söylemek istiyorum fakat fazla nazik olurum diye korkuyorum.
But I'm not going to lie to you, Mr. Donnelly.
Fakat size yalan söylemeyeceğim Bay Donnelly.
But I'm not going to spend all of high school getting my ass kicked in Loserville!
Ama lise hayatımı Ezikler Şehri'nde geçirmem!
Haley, I know I said that I was going to help you for a while, but now you have to get back with your mother.
Haley, biliyorum sana bir süreliğine yardım edeceğimi söyledim. Ama artık annenle yaşamalısın.
But I give you my personal guaranty... that I'm going to take Father out of the parish.... and this will never happen again.
Peder'i cemaatten çıkaracağıma ve bunların bir daha yaşanmayacağına dair sana bizzat söz veriyorum.
- All right. Um... I'm going to help you out, but I'm just--I need a day to sort a few things out.
Peki yardım edeceğim ama işlerimi düzenlemek için bir güne ihtiyacım var.
I know that you have love in your heart and know that I could make you happy, but if you need to kill me you're just going to have to go ahead, and kill me.
Kalbinde sevginin oldugunu ve bunun seni mutlu edecegini biliyorum, ama beni öldurmen gerekiyorsa vur basımı ve öldur beni gitsin.
I don't know what kind of hell you go to, creeper, but I'm going to fuck you in the head with this shovel until I send you there.
Cehenneme gitmek nasıl birşey bilmiyorum, sürüngen, ama kafanı sikeceğim bu kürekle senin, oraya göndereceğim seni.
And my first thought was, "What a sad thing." But then... I got so fucking mad because I realized that was going to be me when I got old.
İlk anda bunun "ne kadar da üzücü" bir şey olduğunu düşündüm ama sonra çok sinirlendim çünkü yaşlanınca benim o adam olacağımı fark ettim.
But I bust my ass every month to keep it going.
Fakat her ay devam etmek için kıçımı yırtıyorum.
If you don't want to talk about it... I don't know if it's about New York, but I intuit it might be... I'm going to start hiding the kitchen knives in a minute.
Konuşmak istemiyorsan tamam, belki New York'la ilgilidir, öyle seziyorum mutfaktaki bıçakları saklamaya başlayacağım.
- No. But, that's what I'm going to say to my mom and she's gonna eat it up.
- Hayır ama anneme böyle söyleyeceğim, o da yiyecek.
That's... Mom, I really don't know where you got that, but you're having a rough night so I'm going to let it slide.
Anne, nereye varmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama zor bir gece geçirdiğin için bunu boşvereceğim.
But I'm not going to drop this in your lap.
.. ama bu işi de sana yükleyemem.
Take your time, 007, but in five minutes the head of the Joint Security Service is going to walk through that door, and I've got to explain to him how one of our agents decided to potter off to Mexico, all on his own, and cause an international incident.
Acele etme 007 fakat beş dakika sonra Birleşik Güvenlik Biriminin yöneticisi şu kapıdan içeri girecek ve ona ajanlarımızdan birinin nasıl kendi başına Mexico'ya gitme kararı aldığını ve uluslararası bir olaya neden olduğunu açıklamam gerekecek.
But I want you to know, I'm going to eat you.
Ama şunu da bilmeni istiyorum, seni yiyeceğim.
But I'm never going to be smart. And I'm ugly.
Ama asla zeki olamayacağım, ve çirkinim.
But if I'm going to win, I need to step it up.
Ama kazanmak istiyorsam çıtayı yükseltmem gerek.
I tell everybody... I'm going to be a farmer, but if Mr. Wise would let me, I'd like to help him be governor.
Herkese bir çiftçi olacağımı söylüyorum ama Bay Wise bana izin verirse onun vali olmasına yardım etmek isterim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]