But i'm just traduction Turc
16,271 traduction parallèle
Um... I'm sorry to, er, well, just come round like this, but I've something for Ivy, if it's OK to give to her?
Bu şekilde geldiğim için özür dilerim ama Ivy için bir şeyim var.
I'll try and let this go, but I'm just saying, we could have gone to the Taste of Bushwick, and we'd still be closer to the court.
Bunu unutmaya çalışacağım ama söylemeliyim ki Bushwick tatmaya gitmiş olabilirdik ve hala sahaya yakın olabiliriz.
Nothing's gonna happen, but I just want you to know that whatever decisions might need to be made, of course we would... we would make them together.
Hiçbir şey olmayacak ama bilmeni isterim ki neye karar vermek zorunda olursak olalım, bu kararları tabii ki birlikte alacağız.
Mama, I did come by actually, but you were... you were in your office alone with Monte with the door closed so I thought I would just would...
Hayatım, aslında geldim, ama siz ofisinde, kapalı kapılar ardında Monte ile birlikteydiniz o yüzden bende şey yaparsam...
I heard you asked for him before, but while we're waiting, I just wanted to let you know that I'm the one who's gonna put you in jail.
Onu istediğini duydum, ama hazır beklerken, sadece bilmeni isterim ki.. ... seni hapse tıkacak olan kişi benim.
I didn't have their support then, but I will now, because Harvey's protégé just got perp-walked out of this firm.
Desteklerini o zaman alamamıştım, ama şimdi alacağım, çünkü Harvey'inin..... korunaklısı şirketten kelepçeli çıktı.
But I'm not just here to apologize for what happened between us.
... ama buraya sadece aramızda geçenler için özür dilemeye gelmedim.
But she is gonna set up traps for you to bungle into like I just did.
Ama sana yaptığım gibi tuzaklar kuracak.
I mean, I guess I knew, but I just couldn't.
Sanırım biliyordum sadece kendime itiraf edemiyordum.
I can appreciate that it comes from a place of concern, but it's dirty money, and I just don't want it. I don't need it.
Endişe edip evime geldiğin için minnettarım ama o kara para istemiyorum.
Look, there's a minister, but we don't know him. And I just... Much rather have you say a few words.
Bak, bir papaz var ama onu tanımıyoruz senden birkaç söz duymayı yeğlerim.
I didn't know what to do. I'm so sorry. I know that I shouldn't have, but I just didn't know what to do.
Özür dilerim, yapmamam gerekirdi ama ne yapacağımı bilemedim.
I was just about to give my orientation speech for the new OPR agents, a rare honor, but then I get a call saying this outfit's been compromised... again.
Yeni MSO ajanlarına konuşma yapmak üzereydim ki bu nadir yaşanan bir onurdur ama sonra gizliliğin tekrar ifşa edildiğine dair bir telefon aldım.
You know, I just came out, but I still was the same scholar / athlete that they named me the year prior.
Öylece ortaya çıktım, ama ben bir yıl önce adlandırdıkları aynı sporcu öğrenciydim.
But just to say I'm sorry.
Sadece üzgünüm demek için.
Possibly, but I'm not willing to eliminate him as a suspect just yet.
Olabilir, ama onu henüz şüpheli listesinden çıkarmaya niyetim yok.
But I did smell incense again just like in Turner's memory.
Turner'ın anısında olduğu gibi tütsü kokusu aldım gene.
I was such a total bitch about it, but I was just scared, you know?
Bu konuda bir sürtük gibi davrandım, ama korktum, biliyor musun?
I'm not trying to sell us short or anything, but it's like they're Beyoncé and Jay Z and we're just Kim and Kanye.
Kendimizi bu kadar ucuzdan satmak istemiyorum ama sanki onlar Beyoncé ve Jay Z, biz ise sadece Kim ve Kanye'yiz.
I thought you were different, but you're just like my brother.
Farklı olduğunu sanmıştım ama aynı ağabeyim gibisin. İnsanları nasıl içinize çektiğiniz hakkında hiçbir fikriniz yok.
I thought the lying was over, but you just can't help yourself.
Yalanların bittiğini sanmıştım. Ama sen yalansız duramıyorsun.
God, I just tried to believe the words coming out of your mouth, but none of it is real.
Tanrım, ağzından çıkanlara inanmaya çalışıyordum ama hiç biri gerçek değil.
Well, if truth hurts, I'm sorry, but that's just the way it is.
Gerçekler acıdır. Üzgünüm ama gerçekler bunlar.
It - - it's humbling to admit, but I'm just too smart to teach.
Şunu itiraf etmeye utanıyorum ama bir şey öğretmek için fazla zekiyim.
But I just feel so out of the loop.
Evet, ama... Çok uzakta kaldığımı hissediyorum.
But I'm - - I'm just fumbling through.
Ama bu yolda tokezleyip duruyorum.
But if you just point me in the right direction, I'm gone.
Ama bana hangi yönden gideceğimi söylerseniz hemen giderim.
I'm supposed to be there now, but, listen, I'm - - I'm just trying to get by, just like you.
şimdi orada olmam lazım, ama, dinle, burada sadece hayatta kalmaya çalışıyorum, tıpkı senin gibi.
Maybe I'm just too stupid to know it, but shit, I am the friendliest racist that you are ever gonna meet,
Belki de ırkçı olduğumu fark edemeyecek kadar aptalımdır. Ama tanıyıp tanıyabileceğin en arkadaş canlısı ırkçıyımdır.
I mean, I've made friends with people in the dorm, but I just don't feel like I've really found my people.
Yurttaki insanlarla arkadaşlık kurdum ama gerçekten kendi insanlarımı bulduğumu düşünmüyorum.
You know, when I first got to east indy, it was pretty tough, but if you just keep going and get through the first semester, you start to figure things out.
Doğu Indiana'ya ilk geldiğimde çok zorlandım ama yoluna devam edince ilk dönemin sonuna doğru anlamaya başlıyorsun.
I was going to call you, but I just found out that the shipment is going to be late.
Seni arayacaktım ama şimdi öğrendim teslimatın geç kalacağını.
I'm sorry but that's just a fact.
Üzgünüm ama bu gerçek.
I just did what she told me to, but thanks.
Ne dediyse yaptım ama yine de teşekkürler.
But let's just say, hypothetically, that I was looking for a certain revenant, let's call him Father Malick, should I look in the trailer park?
Farazi olarak diyelim ki Rahip Malick adında bir hortlak arıyorum, - karavan parkına mı bakmam gerekir?
I want to help. I admire what you're trying to do, but the best way to help is to just leave this to the police.
Yaptıkların için teşekkür ederim ama yardım etmenin en iyi yolu bu işi polise bırakman.
I did, but that just brought it here.
Öyle ama tek yaptığım buraya göndermek olmuş.
I want to stick my neck out for you, but Connor doesn't invite just anyone.
Senin için kendimi ateşe atarım ama Connor öyle herkesi davet etmez.
Well, I know we made a big deal about just doing your absolute minimum of your specs, but one thing led to another and, well, Jack, buckle your seatbelt because I'd like to introduce you to...
İstediğin özelliklerin yalnızca minimumlarını karşılayacak bir şey yapacağımıza anlaşmıştık biliyorum ama bir şey diğerini tetikledi falan ve Jack iyi tutun çünkü sana öyle bir şey tanıtacağız ki...
So I just wanted to have some roommates around, but, um, you know, I felt weird charging them rent, cause, you know.
O yüzden ev arkadaşlarım olsun istedim ama kira istemek garip geldi, bilirsin ya.
I just want you to know that, um, I'm not going to be yelling at you, but I probably am going to yell.
Sana bağırmamaya çalışacağım. - Ama muhtemelen bağıracağım.
I'm just saying, but pretend I'm not here.
Ben yokmuşum gibi davran.
All night, I'd be hanging out with you, thinking I was one of the gang, but it was just a big mistake because you meant to text- - Oh, shit, that's exactly what happened.
Sonra kendimi ekipten biri zannedip bütün gece sizinle takılsaydım ama aslında yanlış kişiye mesaj attığın için... Hasiktir, aynen öyle oldu.
I'll put in a good word for BoJack, but I'm just an assistant.
BoJack için iyi şeyler söylerim ama ben sadece asistanım.
I don't wanna get in the middle of this, it's none of my business, but I just have to say I love that sweater.
- Hadi canım. - O kazağa bayıldığımı söylemeliyim.
- I know I was just here, but I feel like you told me some important story that explained everything about us.
- Biliyorum, az önce buradaydım ama aramızda olanları açıklayan bir hikâye anlattın sanıyorum.
- I'm not just- - - I'm sorry, but you are.
- Üzgünüm ama öylesin.
Okay, if this is the thing that'll make you happy, then I totally support you, but it kind of sounds like you're just going back to the same sort of job that made you miserable for the last 20 years.
Peki. Seni mutlu edecek şey buysa sonuna kadar yanındayım ama seni 20 yıldır perişan eden işi yapmaya yeniden başlayacakmışsın gibi geliyor.
And we did, but I guess you just can't fight public opinion, except for one woman named Bernice.
Oluşturduk da, kamunun düşüncesiyle mücadele edilemiyor sanırım. Bernice adındaki kadın dışında.
Now we've just been dealing with trolling and Internet stuff over and over, week after week, and I don't know about you, but I'm getting pretty sick of it!
Ve şimdi de her allahın günü internet ve trollük ıvır zıvırıyla uğraşıyoruz, sizi bilmem ama ben bu işten bıkmaya başladım!
I don't know if she's helping because she cares or just to get rid of me, but... Either way, I'm grateful.
Yardım etmek mi istiyor, yoksa benden kurtulmaya mı çalışıyor bilmiyorum ama iki türlü de minnettarım.
but i'm just saying 30
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33