But i'm not sure traduction Turc
4,430 traduction parallèle
But I also want to have a life, and I'm pretty sure that I can do both and not let you down.
Ama aynı zamanda bir hayatımın olmasını da istiyorum ve başarısız olmadan ikisini de bir arada götürebileceğimden oldukça eminim.
So I'm not really sure how all of this is gonna go down, but I'm guessing it's gonna get screamy.
Tüm bunların nasıl harmanlanacağını bilmiyorum. Ama tahminime göre bu biraz korkunç olacak.
I'm not 100 % sure what the natchez trace is, but hey, I'd love to say I drove it.
Natchez yolu neresi tam bilmiyorum ama orada araba sürmekten zevk alırız galiba.
I'm not 100 % sure they were satanists, but they were definitely culty.
Satanist olduklarına % 100 emin değilim ama kesinlikle bir cadı tarikatıydılar.
- I'm not sure What a fictional battle station in space has to do with this, But if taking out the emperor means taking out Metatron,
Tamam bu kurmaca uzay istasyonunun konu ile ne alakası var anlamadım ama imparatoru öldürmek Metatron'u öldürmekse ben varım.
Well, I'm not sure, but... that's exactly when he said he woke up.
Emin değilim ama bu tam olarak onun kendine geldiğini söyledi zaman.
And there's a rumor, I'm not sure if this is true, but somebody saw Margaret in the lobby today.
Ve bir söylenti var, doğru olup olmadığından emin değilim ama birisi Margaret'i bugün lobide görmüş.
I don't know why the kidnappers want you dead, Marie, but I'm pretty sure it's not what your daughter wants.
Senin ölmeni neden istediklerini bilmiyorum Marie ama kızının bunu istemeyeceğine eminim.
I'm not sure if this is gonna work, but... I think it's worth a shot if you're willing.
İşe yarar mı bilmiyorum ama eğer sen de istersen denemeye değer.
I'm not sure if it's an offering, but it's certainly a gesture.
Bunun bir adak olduğundan emin değilim fakat bir jest olduğu kesin.
I'm not sure you do either, but...
Senin de başardığından emin değilim ama...
I've made my peace with what Neal did, but I'm not sure if I've made peace with myself.
Neal'ın yaptığı şeyle ilgili sorunumu hallettim ama kendimle barışık olabilir miyim, emin değilim.
I'm not sure about what, but I like to hear that.
Ne olduğundan emin değilim, ama bunu duymak isterim.
But after all you've done, I'm not sure I can.
Ama bütün yaptıklarından sonra, buna emin olamıyorum.
I tried to fix him. I'd try to change him, but I think he ended up changing me, and I'm not sure that
Onu değiştirmeye çalıştım ama eninde sonunda o beni değiştirdi.
Damon, I know you're out of friend, but, uh, I'm not sure this guy's the best replacement.
Damon bir arkadaşını kaybettin anlıyorum, ama bu adamın en iyi yedek olduğundan emin değilim.
I'd invite you to stay for dinner, but I'm not very familiar with the traveler cuisine, although I'm sure it involves lots of trail mix and gruel.
Seni yemeğe davet ederdim ama gezgin mutfağına pek aşina değilim. Gerçi eminim bir sürü karışık çerez ile bulamaç içeriyordur.
Why, exactly, I'm not sure, but I had a very clear memory of this... this pattern.
Tam olarak neden emin olmasam da avucundaki bu çizgileri oldukça net hatırlıyordum.
I think it's a Forget Me Not, but I'm not sure.
Sanırım "Unutma Beni Çiçeği" ama emin değilim.
I'm not putting Will on the air to say something bad may have happened in Boston, but we're not sure what.
Boston'da kötü bir şey olmuş olabilir ama ne olmuş bilmiyoruz demesi için Will'i yayına çıkartamam.
But I'm not sure he's alive either.
Ama hayattan olduğundan da emin değilim
Like, I don't wanna scare you, but I'm not sure if this one right here's a toe.
Yani, seni korkutmak istemem, ama bu sağdakinin bir toynak olup olmadığından emin değilim.
I'm not sure how well that would work for me, but...
Bana pek uyar mı bilemiyorum ama...
Right, but, okay, short of crawling up in there, I'm not sure that could be done.
Doğru, fakat, tamam. İçeriye sürtmek için orası biraz dar. Bunun yapılabileceğinden emin değilim.
I'm not sure it's true you can know someone from the first moment, but maybe you can get to know them from some other moment.
Bir insanı ilk gördüğün anda tanıyabileceğinden emin değilim. Ama belki onları başka bir andan tanıyabilirsin.
And... I did not want to say anything, but, uh, I'm pretty sure it was Janet.
Ve... bir şey söylemek istemiyordum, ama, ah, Janet olduğundan çok eminim.
Now, I'm sure you find that brave and noble, but it's not.
Bunu cesurca ve asilce bulduğunuza eminim ama değil.
I'm not sure how she's connected, but she is available for questioning.
Onun nasıl bağlantılı olduğundan emin değilim.
I'm not as concerned about what you're getting out of it, but sure.
Bu işten ne çıkarın olacak beni pek alakadar etmiyor, ama elbette.
I followed her to the cafe, and I'm not quite sure what I saw, but I think she had some kind of pain.
Onu kafeye kadar takip ettim ve ne gördüğümden pek emin değilim ama galiba sancı yaşadı.
Choose Mellie, and I'm sorry, Andrew, but I will have to use my considerable talents to tear you down, brick by brick, because the only way to do this, the only way - to drop you from the ticket and be certain it doesn't blow back on the president is to make sure it's not just Fitz chasing you out of town, but all of America.
Mellie'yi seç, o zaman kusura bakma Andrew ama hatrı sayılır yeteneklerimi kullanarak seni alaşağı etmek zorunda kalırım, taş üstünde taş bırakmam, çünkü bunu yapmanın tek yolu, tek yolu, biletini senden almak olur ve emin ol bu sorun Başkan'a mal olmaz ve şunu bil ki Fitz'in senin peşini bırakacağı anlamnıa gelmez hatta tüm Amerika'da onunla olur.
You know, I used to want your job, but now I'm not sure.
Biliyor musun hep senin işini yapmak isterdim ama emin değilim artık.
I'm not sure, but I'm probably having a heart attack.
Emin değilim, fakat muhtemelen kalp krizi geçiriyorum.
But lately, I'm just not sure about brains.
Ama şu günlerde beyin kısmından emin değilim.
Well, not officially, but I'm pretty sure we're gonna get approved.
Resmi olarak hayır ama eminim ki onay alacağız.
I'm not sure that research backs Cecil up, but...
Bu araştırmanın Cecil'i destekleyip desteklemediğini bilmiyorum ama...
I'm not gonna be the most jovial host, but, yeah, sure.
En neşeli ev sahibi olacağım söylenemez ama, tabii ki, ne demek.
Look, you seem like a nice girl, and I'm sure joining a carnival looks like a lot of fun, but let me just tell you right now, you do not want to be here.
Bak, iyi bir kıza benziyorsun. Eminim karnavala katılmak çok eğlenceli görünüyordur ama şimdiden söyleyeyim burada olmak istemezsin.
I'm not sure, but I think our answers will be at Greendale.
Bilmiyorum ama bence bunun yanıtı Greendale'de olacak.
Oh, I'm not sure I'm ready yet, but you guys carry on.
Ben henüz hazır olduğumu sanmıyorum ama siz devam edin.
I'm not sure what I did to upset you, but I want to make it right.
Ne yaptım da seni sinirlendirdim bilmiyorum ama, arayı düzeltmek istiyorum.
I'm not sure. But now I know why my shoulder tingles every time my cellphone rings.
Emin değilim ama artık cep telefonum her çaldığında omzumun neden titrediğini biliyorum.
I'm not sure why I keep writing to you, but I believe it helps me.
Sana niye yazmaya devam ettiğimi bilmiyorum, rahatlamamı sağlıyor sanırım.
Now, I'm not asking what you said, but I want to be sure that you held nothing back.
Ne dediğini sormuyorum ama çekinmediğinden emin olmak istiyorum.
We trusted blindly, but I'm not so sure he cares who matters and who doesn't.
Ona körü körüne güvendik ama korkarım o bizim için kim önemli, kim değil o kadar da umursamıyor.
And I'm not exactly sure what's going on, but I figured if we're all together as a family... maybe it'll remind her of how happy we were.
Ve tam olarak ne oluyor emin değilim ama bir aile olarak hep beraber olursak belki ona bir zamanlar ne kadar mutlu olduğumuzu hatırlatabiliriz.
Uh, I wanted to ask you something, but I'm not sure how you're gonna take it.
Size bir sorum var ama nasıl tepki vereceğinizden emin değilim.
I'm sure he's a nice guy, but I do not go out with cabdrivers.
Eminim hoş çocuktur, ama taksi şöförleri ile dışarı çıkmam.
I'm not sure, but I don't have to tell you that the medical possibilities are endless.
Hangisi bilmiyorum ama tıpta olasılıkların sınırlı olmadığını söylememe gerek yok.
Look, LAPD's running the official investigation, but I'm sure they're gonna understand we're not sitting this one out.
Bak, LAPD resmi bir soruşturma açtı, ancak onlar da kıçımızın üzerinde oturmayacağımızı anlayacaklardır.
I'm not totally sure what that means, but...
Ne demek olduğuna tam emin değilim, ama...
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm 401
but i'm tired 27
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110