But i can't do it alone traduction Turc
66 traduction parallèle
I wanted to leave, but I can't do it alone.
Çekip gitmek istiyorum, ama tek başıma yapamam.
I want to be like those people, but i can't do it alone.
O insanlar gibi olmak istiyorum ama bunu yalnız başaramam.
I know, but you can't do it alone.
Biliyorum, ama bunu yalnız başına yapamazsın.
I need to hitch it onto my car, but I can't do it alone.
Onu arabama takmam lazım, ama tek başıma yapmam mümkün değil.
But I can't do it alone.
Ama bunu yalnız başıma başaramam.
I see what I've been waiting for, but I can't do it alone.
Ne istediğimi biliyorum, ama tek başıma yapamam.
I can do it again but this time I won't be alone.
Tekrar yapabilirim ama bu sefer yalnız olmam.
But I can't do it alone, Colonel. I need your help.
- Ama yardımın olmadan başaramam, Albay.
I am prepared to do whatever it takes to accomplish that goal, but I can't do it alone.
Her ne pahasına olursa olsun bu amaca ulaşmak istiyorum ama tek başıma yapamam.
I know, but I can't do it all alone.
- Elimden geleni yapıyorum. İşinin çok olduğunu biliyorum ama tek başıma idare edemem.
Of course I can't do it alone, but there are 50,000 soldiers out there and 800 Imperial Guards...
Elbette tek başıma yapamam, ama dışarda 50 bin asker var ve plus 800 muhafız...
I'm willing to help... but I can't do it alone.
Yardım etmek isterim... ama bu işi tek başıma yapamam.
But I can't do it alone.
Ancak tek başıma yapamam.
But I can't do it alone.
Ama yalnız başıma olmaz.
I must use it to fight, but I can't do it alone.
Savaşmak için onu kullanmalıyım, ama bunu yalnız yapamam.
I've been trying to get okay with this, but I can't do it alone anymore.
Bu durumu kabullenmeye çalışıyordum. Ama artık yalnız yapamıyorum.
I have to try to go to Canada and speak with the new Canadian Prime Minister, but I can't do it alone.
Kanada'ya gidip yeni başbakan ile görüşmeliyim, fakat tek başıma yapamam.
But I can't do it if I'm alone everywhere I go.
Ama gittiğim her yerde yalnız kalacaksam, bunu yapamam.
But I can't do it alone.
Çok üzgünüm, Baba!
Then I can do it alone, but I don't want to this time.
Bu sefer her şeyi tek başıma halletmek istemiyorum.
But I can't do it alone.
Ama bunu tek başıma yapamam.
But I can't do it alone.
Ama yalnız yapamam.
I'm gonna get you this baby, but I can't do it alone.
Bebeği çıkaracağım ama bunu tek başıma yapamam.
But I can't do it alone, so having taken my cue from the experiment your people performed on me, I figured out how to reverse the process.
Ama bunu yalnız yapamam, bu yüzden insanlarınız üzerinde, yaptığım deneyler sonucunda, işlemi tersine nasıl çevireceğim konusunda, bazı ipuçları temin ettim.
Angel has to be found now, but I can't do it alone.
Angel'ı hemen bulmalıyız ama bunu tek başıma yapamam.
But I can't do it alone.
Ama bunu tek başıma başaramam.
But I just can't do it alone.
Ama bunu tek başıma yapamam.
There is something that might work... but I can't do it alone.
İşe yarayabilecek bir şey var ama bunu yalnız yapamam.
But I can't do it alone.
Ama tek başıma yapamam.
But I can't do it alone.
Ama tek başına yapamam.
I want this so much, but I can't do it alone.
Bunu çok istiyorum ama yalnız başıma yapamam.
And... believe me, I wanted a baby so much, but... I can't do it alone.
Ve inan bana bebeğini çok istiyorum ama bunu yalnız başıma yapamam.
I believe this journey is the reason I'm here, but I can't hope to do it alone.
Burada bulunmamın nedeninin bu yolculuk olduğuna inanıyorum ama bunu tek başıma yapamam...
I know, but I'm here for support'cause you can't do it alone, remember?
Şu bahsettiğim adamın gelmek üzere olması gibi aklımda bir sürü şey var ve göz göre göre tüm gece ona yalan söylemek zorunda kalacağım. Biliyorum ama sana destek olmak için buradayım. Çünkü yalnız yapamam demiştin, hatırlıyorsun değil mi?
Why didn't you say so? I hope to increase it despite the cutbacks, but I can't do it alone.
Düşüşe rağmen artışa geçmeyi umut ediyorum.
But I can't do it alone.
Ama tek başıma olmaz.
I know how we tell ourselves that we don't need a man. We can do it alone. But the secret, Vivien?
Kendimize, bir erkeğe ihtiyacımız olmadığını, tek başımıza yapabileceğimizi söyleriz, bilirim.
I will choose to see and appreciate all of the blessings in my life, but I can't do it alone, God.
Görmeyi ve hayatımdaki her lütuftan memnun olmayı seçeceğim ama bunu yalnız yapamam, Tanrım.
I'm trying to do the right thing here, but I can't do it alone.
Doğru şeyi yapmaya çalışıyorum ama tek başıma yapamam bunu.
I'm sure you're feeling the loss of both Ezra and Kitty, but you can't do it alone.
Eminim Ezra ve Kitty'nin eksikliğini hissediyorsun ama tek başına yapamazsın.
Of course, I can't do it alone, but I was thinking about taking the money from the grocery store and creating an institute where people can come and study how to regain man's balance with nature.
Elbette ki bunu kendi başıma yürütemem ama düşündüm de marketteki paraları alarak insanların doğa yardımı ile dengelerini bulmayı öğrendikleri bir enstitü kuracağım.
But I got a job to do. And I can't do it alone.
Ama yapmam gereken bir iş var ve bunu tek başıma yapamam.
But I can't do it alone.
Ama bunu yalnız yapamam.
Tracie I'm get you safe but you got to help me out here. I can't do it alone. Come on.
Tracie, seni korumam için yardım etmen lazım.
I have a way to get out of this place, but I can't do it alone.
Buradan çıkmanın bir yolunu biliyorum ama yalnız yapamam.
All right. I'll cover you, but I can't do it alone.
Ben seni koruyacağım ama tek başıma yapamam.
But I can't do it alone.
Yalnız yapamazdım.
- But I can't do it alone.
- Ama tek başıma yapamam.
You know, I like you, for some reason, and I want to help you, but I can't do it alone.
Seni severim, bilirsin yardım etmek de istiyorum, ama tek başıma yapamam.
Well, I can't make any guarantees, but I believe I can help you. Thing is, I can't do it alone. There's only one person who can get your husband back.
Hiçbir şeyi garanti edemem ama size yardım edebileceğime inanıyorum bu şeyi yalnız yapamam, kocanızı geri getirebilecek tek bir kişi var ajan Bellamy'i buraya getirmeniz gerek.
I can do it. But I need your help. I can't do it alone.
Yapabilirim ama yardımına ihtiyacım var.