But i don't have any money traduction Turc
106 traduction parallèle
But I don't have any money on me.
Ama şu an hiç para yok yanımda.
I was able to help you last night, but I don't have any more money.
Geçen gece sana yardım edebilirdim. Fakat daha fazla param yok.
- But I don't have any money on me!
- Fakat üzerimde hiç para yok!
I regret too, but I don't have any money.
Ben de pişmanım ama hiç param yok.
I would, but I don't have any money.
İsterdim ama hiç param yok.
I'd take care of it, the wool's there, but I don't have any money.
Ben hallederdim, yün hazır, ama hiç param yok.
I can't explain now, but I have to catch a plane and I don't have any money.
Şu anda açıklayamam ama yakalamam gereken bir uçak var ve hiç param yok.
But I don't have any money.
İyi de hiç param yok.
Listen, I appreciate this, but... we don't have any money.
Bakın, bunu takdir ediyorum ama bizim hiç paramız yok.
I want to be with you too, but, Mike, I don't have any money.
Ben de benimle kalmanı istiyorum Mike, ama benim param yok.
Say, Mac, I'd like to buy a paper, but I don't have any money.
Söylesene Mac, gazete almak istiyorum ama param yok.
Yes, but I don't have any money and I'm hungry.
Evet ama hiç param yok ve çok açım.
- I know he doesn't have any money, but I don't know, there's just... - I'm all shook up.
- Resmen sarsıldım.
- Yeah, but i don't have any money.
- Tamam ama benim hiç param yok.
" I don't have any money, but if you'll contact these people I'm sure they'll stick up for me.
" Param yok, ama bu kişilerle temas kurarsan.. .. eminim sana para verirler.
I don't have any money, but I have these.
Param yok, ama şunlar var.
But I don't have any money!
- Ama param yok benim!
I might not have any money, I might not have a Cadillac, but I don't have to look over my shoulder.
Param olmayabilir. Ama korkarak yaşamıyorum.
But I don't have any more money.
Ama hiç param kalmadı.
Well, I don't really have any money, but it says right here :
Gerçekten hiç param yok ama burada :
But I don't have any money so...
- Ama çok param yok...
I mean, uh, we could pay him, but we don't have any money.
Yani, ona para verebiliriz ama hiç paramız yok.
" I wish I could send you some money, but I don't have any.
" Keşke sana biraz para yollayabilsem, ama hiç param yok.
I know you're good for the money, but I don't have any.
Para konusunda sağlam olduğunu biliyorum, ama bendede yok.
In Puerto Rico you can get rid of it, but I don't have any money.
Puerto Rico'da aldırılıyormuş, ama param yok.
I don't want to sound insensitive, but why don't these people have any money?
Duygusuz lafini duymak istemiyorum, fakat neden bu insanlarin hiç para olmaz?
I don't have any money, but I could share the driving.
Benim hiç param yok ; ama araba sürmene yardım edebilirim.
"But Bun, I don't have any more money."
Ama Ben, benim başka param yok ki.
You know, i wouldn't want to be rude, but if you don't have any money, you have nothing to do here, so please...
Kaba olmak istemem, ama paran yoksa, burada işin yok, şimdi lütfen...
You know I don't have any money, but... this jacket must be worth at least 15 cubits.
Hiç param olmadığını biliyorsunuz ama bu ceket en azından 15 kübit eder.
I don't have any money, but I can pay you in trade. Here's the thing.
Olay şu.
But... - I don't have any money. - Oh.
Fakat para yönünde sıkıntıdayım.
I don't have any money, but my husband is rich in adventure!
Param yok ama eşim macera içinde yaşıyor.
I want to go to Dallas, but I don't have any money.
Dallas'a gitmek istiyorum ama param yok.
Yeah, I know, but we don't have any money, remember?
Evet, biliyorum. Ama paramız yok unuttun mu?
Now, I know you don't have any money to buy beers, but two ladies just left the bar and they didn't finish these.
Bira alacak paranız olmadığını biliyorum. Şuradaki iki bayan bunları bitirmeden çıktılar.
I really would. But we don't have any money.
Ama hiç paramız yok.
I'm sorry, but I don't have any money.
üzgünüm ama hiç param yok.
Uh, but I don't have any money...
Ah, ama hiç param yok...
But I don't have any money.
Ama param yok.
- but I don't have any money at all right...
-... ama şu an hiç param yok.
But I don't have any money
Ama hiç param yok.
No, but I still don't have any money to support you.
"Hayır ama, sana bakacak kadar param yok benim!"
Oh, Jane, it's the queerest thing, but I just don't seem to have any money any more.
Çok garip bir durum ama, artık hiç param kalmadı gibi.
I just happened to see her, but I don't have any money on me.
Ona hazırlıksız yakalandım. Üzerimde hiç para yok.
I know, but tell me one thing, we don't have any money?
Biliyorum ama bana tek bir şey söyle, Hiç paramız yok değil mi?
I don't have any doubt on your confidence and your capabilites, but in this project a lot of money and men power is involved,
benim için güven yetenekten çok daha önemlidir lakin deneyim de çok önemli
I don't have any money... and I plan on selling what it was left — that he left us, but —
Hiç param yok ve bize bıraktığı bir şeyi satmayı planlıyordum, ama...
But I already told you we don't have any money left.
Ama hiç paramız kalmadığını söylemiştim.
- But I don't have any money with me!
- Ne parası, bende para falan yok!
I'd ask you for money, but I know you don't have any.
Sökül paraları diyeceğim ama hiç paran yok biliyorum.