But it's not enough traduction Turc
669 traduction parallèle
It's not even enough if he comes here and bows to you, but how dare he tells you to come or go?
Size gelip baş eğmediği yetmedi bir de ayağına nasıl çağırır?
- But it's not enough!
- Ama yetmez!
Immortality may be fun... but it's not fun enough to take the place of 100 % virtue... and three square meals a day. "'
Terbiyesizlik eğlenceli olabilir ama % 100 erdem ve günde üç öğün yemeğin... yerini alacak kadar eğlenceli değil. "'
That'd be very good for "Javert"... but the blood stain's not big enough You can't see it... and the body isn't visible
Bu " Javert için çok iyi olabilir fakat kan damlası yeterince büyük değil. Görülmüyor ve vücut da fark edilmiyor.
It's fair, but not enough. Will you sail with me?
Uyar uymasına da, bana eşlik edecek misin?
It's bad enough not being able to go to parties. But looking this way too?
Partilere gidememek yeterince kötü zaten bir de bu giysilerin içinde olmak.
It's not much money, but it'd be enough to live on.
Parası çok iyi değil ama seni idare eder.
It is not a palace, but it's good enough to sleep.
Saray değil, ama uyumak için yeterince iyi.
That was good. But it's not enough to go by.
- İyiydi Fakat devam etmesi için yeterli değildi
It's not enough to cover the loss, but - - Even the 200,000 wasn't enough.
Zararı karşılamaya yetmiyor ama... 200,000 bile yetmiyordu.
- Yes, but it's not enough.
- Evet, ama yeterli gelmedi.
I explained the situation and they volunteered, but it's not enough.
Durumu onlara açıkladım ve gönüllü oldular, ama bu da yetmiyor.
Oh, I know it's fashionable these days to be self-sufficient and not need people around, but I'm old enough not to mind being old-fashioned.
Oh, şu günlerde kendine yeterli olmanın moda olduğunu ve başkalarına muhtaç olmamanın moda olduğunu biliyorum, fakat ben eski kafalı olmaktan rahatsız olmayacak kadar yaşlıyım.
But in order to be released it's not always enough to be innocent.
Ancak, tahliye edileceğin zaman suçsuz ve işlemleri tamamlanmış olman gerekir.
It's bad enough, but it's not that bad.
Yeterince kötü, ama o kadar da değil.
- Come on. - For you and for me. It's not a large sum, but for the mimosas it can be enough.
Büyük bir meblağ değil, ama güzel kızlar için kâfi gelebilir.
- But it's not enough.
- Ama bu yetmez.
But it's not enough to be decent where you have to kill men and judge which men to kill, the word is the law.
Ama, dürüst olmak yeterli değil gene bir yargıcı ya da bir başkasını öldürebilirsin, yasa bunun neresinde.
It might not have swallowed you, Mr. Spilett, but it sure enough ate rocks.
Sizi yutmamış olabilir Bay Spilett, ama taş yediği kesin.
But... but damn it, he's not old enough to take the woman I love.
Ama o sevdiğim kadını elimden alacak yaşta bile değil.
That might have been good enough in Rome, but it's not good enough now.
Bu Roma'da iyi olabilirdi ama şimdi yeterince iyi değil.
But it's not enough.
Ama bu yeterli değil.
I know it's not enough to ease your mind about your dead brother, but please find it in your heart to forgive me. I beg you. I beg you.
Bunun, ölü kardeşini unutmak için yeterli olmadığını biliyorum ama lütfen kalbinde beni affedecek merhameti bul.
Well, he's got enough sense not to come back here but if you get in touch with him, try and talk him into going back because it'll be a whole lot easier on him.
Buraya dönmeyecek kadar akiIli ama onunla temas ederseniz, oraya geri dönmeye ikna edin çünkü bu durumunu çok daha kolaylastirir.
- It may be fair, but it's not enough.
- Makul olabilir ama yeterli değil.
Of course, the photography is not too professional... but I think it's clear enough.
Tabiî ki, görüntüler çok profesyonel değil ama sanırım yeterince açıklar.
Very much... but it's not enough.
Çok. Ama bu yeterli değil.
It's a pretty disgusting magazine. But that's not enough to systematically condemn the Party attitude the way they do in L'Humanite Nouvelle or Garde Rouge.
Doğrusu hakikaten de iğrenç bir dergidir bu ama yine de Komünist Parti'nin tavrını sistematik olarak lanetlemelerini mazur göstermez bu.
But I'm telling you here and now that it's not enough.
Ama, benim söylemek istediğim bunun yetmeyeceği.
It's not enough, but...
Yetmez ama yine de...
I've persuaded the High Command that the mere fact of your capture... will compel the Allies to alter their plans... but this, it seems, is not enough.
Sadece yakalanmış olmanızın, müttefikleri planlarını değiştirmek... zorunda bırakacağına Başkomutanlığı ikna ettim. Ama bu yeterli değil gibi görünüyor.
But it's not enough for Sophie.
Ama Sophie için yeterli değil.
I know it's not much related to architecture, but it will give you enough bread to get by on.
Mimarlıkla pek alakası olmadığını biliyorum, ama sana ekmeğini çıkaracak kadar kazandırır.
It's not enough that he talks and acts like a gringo... But now he think like a gringo.
Gringo gibi konuşup, onlar gibi davrandığı yetmiyormuş gibi onlar gibi düşünmeye başladı.
It discovers there's another system like itself Realizes that we don't know, tells us about it but knowing a little is not enough, it wants to know more.
Aynı kendi gibi bir sistem daha olduğunu keşfediyor ve bunu bizim bilmediğimizi fark edip bize söylüyor ancak bu kadar az bilmek ona yetmiyor ve daha fazlasını öğrenmek istiyor.
I've had my revenge, but it's not enough.
İntikamı mı aldım, ama yeterli değil.
That's pretty fast, but it's not fast enough.
Bu oldukça hızlı ama yeterli değil.
I find this aspect of human nature not discussed enough, but it is surely one of the causes of warfare.
İnsan doğasının bu yönünün yeterince tartışılmadığını farkettim. Fakat bu kesinlikle savaş halinin bir sonucuydu.
Not enough? But it's all we've got.
Az diyorsanız, hemen söyleyeyim, hepsi bu.
It's not enough that you broke into my flat, but you behave like a gangster!
Evime girdiği yetmezmiş gibi beni kovmaya kalkıyor.
Not that I doubt its validity, but it's not recent enough.
Geçerliliğine laf ettiğim yok, ama yeterince günce sayılmaz.
- But it's not enough.
- Ama bu yeterli değil.
I give you everything I could, but it seems not to be enough
Senin için her şeyi yaptım, ama yeterli olmamış.
But it's not enough, is it?
Ama bu yeterli değil, değil mi?
General, this training is well and good, but it's not enough.
General, bu eğitim iyi ve faydalı, fakat yeterli değil,
Unfortunately, social progress moves slowly, blocked by those who fear it, but mostly, it's not helped with enough courage or sacrifice by those who call for it as a human right.
İşte o zaman demokratik toplumdan söz edebileceğiz. Ne yazık ki sosyal gelişim çok yavaş olmakta, bundan korkanlar tarafından engellenmektedir ; ama çoğunlukla insan hakları için bağıranların cesaret ya da fedakarlıkları işe yaramamaktadır.
Yes, I know what you're getting, but it's not gonna be enough.
Evet biliyorum ama yeterli olmayacak.
But even then, it might not be fast enough if we wanted to travel to some distant place in the galaxy and then come back to Earth in our own epoch.
Fakat uzak galaksilerde bir noktaya gidip gelme süremiz, ışık hızıyla bile bizim zaman kavramımızla çok kısa olmayacaktır.
It's bad enough having a Communist with us, but to have alien Communists who are not citizens, denouncing our form of government and our republic and everything else, they should be deported.
Başımızda yeterince komünist vardı zaten. Amerikan vatandaşı olmayıp hükümetimizi, cumhuriyetimizi ve diğer şeyleri suçlayan yabancı komünistlerin sürgüne gönderilmesi gerekiyordu.
It's strong enough but not long enough.
Yeterince güçlü ama yeterince uzun değil.
Say what you want, but it's not quite enough!
Ama bu yetmez.
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20