But it's not good traduction Turc
1,203 traduction parallèle
Well, not so good, really, but it's almost over now.
Aslında o kadar da iyi değil ama neredeyse bitmek üzere.
It's not like we're good, but at least we don't kill people!
İyi olduğumuzdan da değil ama en azından kimseyi öldürmeyiz!
Good, but it's not at all in tune.
Güzel ama hepsi bu değil.
It's not as good as beer, but it's all I got.
Bira kadar iyi değil, fakat elimde sadece bunlar var.
You're a good violinist, Carlos, but it is definitely not cool to waste your talent.
Çok iyi bir kemancısın Carlos. Ama yeteneğini harcaman hiç de havalı bir şey değil.
That's a cool dream. lt's not much but it's as good as we've got.
Keyifli bir rüya. Çok fazla bir şey yok ama elimizdekinin en iyisi bu.
I know it's not good manners to ask the magician how he did it... but inquiring minds are desperate to know.
Biliyorum ki sihirbaza işini nasıl yaptığı sorulmaz ama meraklı zihinler ne olduğunu bilmek istiyor.
It's not good to smoke but I'll let you have one.
Sigara sağlığa zararlı ama bir tane içmene izin vereceğim.
When you see those kind of scenes which last a few minutes or seconds, you say "Oh Jackie's good" but it's not good.
Bu gibi sahneler gördüğünüz zaman benim birkaç denememi gördükten sonra, şöyle dersiniz "Oh Jackie iyi" fakat çok iyi değil.
It's not good for the ventilation, but he's not getting in here.
Bu, vantilatör için iyi değil ama en azından buradan geçemez.
It's a good job and the pay's okay, but it's not my dream job.
İyi bir iş ücreti iyi, ama hayalimdeki iş değil.
I mean, it's not exactly my dream job, but it's a good opportunity.
Tam olarak hayalimdeki iş değil, ama iyi bir fırsat.
It's a pretty good one of us, but once again, not a great one of you, Pheebs.
İşte bizim güzel bir resmimiz, fakat tekrar, senin değil, Pheebs.
- But what good is their love if it's not strong enough to overcome those circumstances?
- Ama aşkları bu şartların üstesinden... gelemiyorsa neye yarar?
Not 100o / o guarantee that everything will be okay, but it's a good sign.
Her şeyin iyi gideceğine dair % 1 00 garanti yok ama bu iyiye işaret.
Now I don't know if it's a good idea or not, but I figure since you've pushed us this far it doesn't really matter, does it?
İyi bir fikir mi bilmiyorum ama bizi bu kadar zorladıktan sonra önemi de yok değil mi?
- And I know you're not gonna believe this right now but... it's good for everyone to get their heart broken at least once.
- Biliyorum söyleyeceğime inanmayacaksın şu anda ama insanın kalbinin yılda en az bir kere kırılması iyidir.
I do, but, it's just not a good time.
Bende, ama, Bu iyi bir zaman değil.
I'm not saying for certain that's why Chakotay thought he was getting ready for a prizefight, but it's a good bet ; the holodeck boxing simulation was fresh in his memory.
Kesin olarak emin olamam ama şu para ödüllü boks maçı buna neden olmuş olabilir....... ama bahse girerim ; sanal güvertedeki boks maçı belleğini tetiklemiştir.
- He's stable, but it's not good, Mulder.
- Aynı. Bu iyi değil Mulder.
That's good. But it's not why we're here.
Ama burada olma nedenimiz bu değil.
- But it's not like we didn't have a good run.
- Ama iyi bir iş yapmamışız gibi gözüküyor.
It's good, it gets bad... but it's not who we are.
İyi ama sonradan kötüleşebiliyor. Ama bizim kim olduğumuzu kan belirlemiyor.
It's not as good as the one you left behind, but... what the hell, right?
Biliyorum geride bıraktığın kadar iyi değil, ve tab ettirmek için biraz beklemen lazım, ama sorun değil ha?
No, I believe you want to be with me, but it's just not good enough.
Benimle birlikte olmak istediğine inanıyorum ama bu yeterli değil.
But he's a killer. You said so yourself. That's another good reason not to do it.
Ama o bir katil sen söyledin işte bu işi yapmamak için iyi bir neden daha
- Oh, so it's okay for you, but it's not good enough for him.
- Oh, senin için sorun yok, fakat onun için yeterince iyi değil
It appears that you talked about the good old days. But that's not why I'm mad at you.
Görünüşe göre, eski güzel günlerden konuşmuşsun ama sana bu yüzden kızgın değilim.
Right now it's good, but it's too good not to be great.
Şu anki haliyle eserin iyi,... ama ne yazık ki mükemmel değil.
Yes, for the bread, we do what we can, we are starting to get flour but it's not good quality.
Bu sabah "Le Gaulois" de gördüğüm bir makale geldi aklıma. Kısaltarak okuyayım sana :
It becomes a cult of the Indian picture in which you are offered a kind of liberal take on race relations by making movies not about Blacks, whites but about Indians and whites in which the Indians were the good guys.
lrk ilişkilerine liberal bir bakış getiren... bir kült kızılderili filmi halini alır. Siyahlarla beyazlar hakkında değil, ama... kızılderililerle beyazlar hakkında... ve kızılderililerin iyi adamı oynadığı bir filme dönüşür.
And when word gets out which it will because it's such a good story it'll not only embarrass you, but the firm.
Ve haber yayıldığında ki öyle olacak, çünkü bu çok iyi bir hikaye sadece seni değil, şirketi de sıkıntıya sokacak.
Your magic is meant for doing good, but in the wrong person, somebody not ready for it,
Güçleriniz iyilik için var ama yanlış ellerde buna hazır olmayan birinin ellerinde...
You think you're just easing into the gear but it's not a good idea.
Öyle olmaz.
It's thick, but it's not too thick, and it's got really good natural wave.
Koyu, ama çok koyu değil ve çok güzel doğal dalgalı.
On Wysanti, it's customary not to say good-bye, but I think I prefer the human way.
Wysanti'de hoşça kal demeyiz, ama sanırım bu sefer insan yöntemini seçeceğim.
You're a good person, but listen until I go away from London, it's not safe for you to go out.
Sen iyi bir insansın, ama dinle... ben Londra'dan gidene kadar dışarı çıkman güvenli değil.
It's not Versailles, but the wine is good.
burası Versailles değil, fakat şarap güzel.
But for my money it's just not good grooming'.
Ama iş yaparken pek de iyi bir imaj değil.
It definitely happens, but a lot of swelling is not good I'll apply oil on your feet made of 7 herbs
Kesinlikle olur ama çok sayıda şişlik iyiye alamet değil 7 tane bitkiden yapılmış bir yağ süreyim
- God, you know, I'm flattered, but it's really not a good time.
- Tanrım, çok etkilendim ama pek uygun bir zaman değil.
It's very clever, John, but I'm afraid it's just not nearly good enough.
Çok zekice John, ama korkarım yeterli değil.
It's not Versailles, but at least the wine is good.
Versailles'a benzemiyor ama gayet iyi.
His slip-piloting's not as good as mine. I might be able to buy us some time, but it won't be enough.
Pilot yetenekleri benim kadar iyi değil Onu bira geriletebilirim ama yeterli olmayacaktır.
And I'm not sure it's a job I'm gonna be any good at, but... I just... I don't have time to really worry about it right now.
Ayrıca başarılı olacağım bir iş olduğuna da emin değilim ama bunun için endişelenecek zamanım da yok şu an.
We'd almost slept together but I had put the kibosh on it, which is good because he's a homosexual, which is.... lt's not healthy.
Neredeyse seks yapacaktık. Ama buna engel olacak kadar kendimi toparlayabildim. Bu da bir şey çünkü o bir homoseksüel.
You know, not that I would encourage it, but the way he was looking at it, that's good, right? He's like a little man.
Bak, onu teşvik etmek için değil ama küçük bir adam gibi bakıyordu.
It's not that good, but it's not that bad.
İyi de değil, ama o kadar da kötü değil.
But it's not good to be alone.
Ama yalnız olmamak iyidir.
It's not really warm and cozy, but it's good.
Pek sıcak ve samimi bir yer değildir ama iyidir.
- It's not the Rick James incident... but Hugh Grant should be feeling pretty good about himself.
- Ricky James skandalı sayılmaz. Ama Hugh Grant eminim kendini daha iyi hissederdi.
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20