But it's not over traduction Turc
371 traduction parallèle
But, mademoiselle, it's so hard to remember things that happened so long ago and way over in England, not France.
Ama matmazel uzun zaman önce olmuş şeyleri hatırlamak zor hem İngiltere'yi anlatıyor Fransa'yı değil.
But surely it's not so far to Pike's Hole that you can't go over there and find out.
Ama herhalde Pike's Hole, gidip kontrol edemeyeceğiniz kadar uzakta değil.
'It continues the custom today for the bride, not of herself to pass her husband's threshold, but to be lifted over in memory that the Sabine women were carried in by violence.'
"O adet, gelin için bugün de devam ediyor.Kendisinin değil de kocasının evinin eşiğini geçerken yürümeyip kucakta taşınması zorla taşınan Sabin kadınlarını anmak için yapılmaktadır."
Not only told me about it, but she spread it all over town tonight.
Sadece bana anlatmakla kalmamış, bu gece bütün kasabaya yaymış.
I thought it would all be over when the lord left with his retinue this morning, but it's not.
Lord, adamlarıyla beraber bu sabah gidince her şey sona erer sanmıştım ama yanılmışım.
It's not exactly a punishment, but they just have to start all over again.
Gerçekte bu bir cezalandırma değil, ama her şeye yeniden başlamak zorunda kalıyorlar.
But it's maddening to see you spare him over a rabbit but not bother to check if he got her drunk or not.
Hem bekar hem de taze bir kız ve o herifin onu sarhoş etmesini umursamıyorsun.
It may be over between us... but it's not finished.
İlişkimiz bitmiş olabilir ama işimiz bitmedi.
It's a ridiculous situation. I'm not sorry it's over, but I really rather enjoyed it.
Bittiğine üzülmedim ama aslında hoşuma da gitmişti.
It was wrong not to tell you sooner, but I figured I'd get over it.
Bunu sana daha önce anlatmamakla hata yaptığımı düşünüyor olmalısın. Ama nasıl gelişeceğini bilmiyordum.
All over the world, people were saying that the fishiest thing in this whole business... was not Irving's part in it... but the identity of whoever it was who claimed to Irving he was Hughes.
Dünyanın her yerinde insanlar... Bu işte meselenin Irving'e düşen kısmını değil, Irving'in Hughes olarak tanıttığı kişiyi konuşuyordu.
It looks like it's all over but I'm not going down without a fight.
Her şey bitmiş gibi gözüküyor ama dövüşmeden teslim olmayacağım.
Starbuck? I'm not ready, but let's get it over with.
- Ben hazır değilim ama, bitirelim şu işi.
I'm not ready, but let's get it over with.
Ben hazır değilim, ama haydi şu işi bitirelim.
The murderer not only killed them, but also turned over his house as if it's hiding some great treasure
Katil sadece onu öldürmedi... ayrıca evini aradı! sanki çok önemli bir şey arıyordu!
Regarding the pictures in Lars and Ole's room, that incident is over, but I wanted to discuss it... because I don't want to have another situation like last year... when we unfortunately had to dismiss three students... because they could not maintain their self-discipline,
Lars ve Ole'nin odasındaki resimlere gelirsek olayın üstünden zaman geçti ama konuşmak istedim. Çünkü geçen yılki sorunu bir daha yaşamak istemiyorum. Disiplini koruyamadıkları ve kızlara sataştıkları için üç öğrenciyi okuldan atmak zorunda kalmıştık.
Thanks, thanks a lot, but it's not exactly over yet.
Teşekkürler ama daha bitmedi.
- But it's not, they're all over...
- Ama değil, her yerdeler...
It's only relatively recently scientists have demonstrated beyond all doubt that the continents are not static, but have been drifting slowly over the surface of the globe for many millions of years.
Görece yakın geçmişte bilim insanları şüphe götürmeyecek şekilde kıtaların sabit durmadığını milyonlarca yıl boyunca dünya yüzeyinde yavaşça kaydıklarını göstermiştir.
If it's over it's over, but not this way.
Bitmiş olabilir, ama bu şekilde değil.
I know a lot of you soccer jocks think it's okay to go out there and try to pull one over on the referee when he's not watching, but I'm here to tell you that nobody...
Birçok futbolcu için sorun olmadığını düşündüğünü biliyorum... Hakemin göremediği zamanlarda kuralları çiğnemeyi... Buradaki kimseyi itham etmiyorum.
Over here, the bigwigs only drink wine... but not your lowly soldier's wine... but wine corked and sealed... that we couldn't afford for ourselves... since we're the ones who make them pay for it!
Buradaki kodamanlar sadece şarap içer! Ama ucuz şaraptan değil! Mantarlı, mühürlü şarap...
You know, I'm not so fond of raising money, but I think it's idiotic to turn that job over to him.
Zam meraklısı değilim, ancak bu görevin ona verilmesini aptalca buluyorum.
Not a cloud over the outer islands, but we saw the rain over the mainland, and heard the thunder it's rained all day here.
Açıklardaki adalarda havada bulut bile yoktu ama bu taraflarda havanın yağdığını gördük. Gün boyu yağdı.
But it's not off really, you see, because if it was you'd have to start over again.
Ama aslında kapanmıyor, bakın çünkü kapansaydı yeniden başlatmak zorunda kalırdın.
Look, I know it's not much... but it's a whole lot better than letting that club you're in walk all over your life.
Bak, fazla bir şey vaad etmiyoruz ama katıldığın o kulübün hayatını ele geçirmesinden iyidir.
He may be starting to pull the wool over your eyes, but he's not doing it to me.
Sizin gözünüzü boyuyor olabilir ama benimkini boyayamaz.
And our next guest is going to come as a surprise not to Monsieur Poirot, but to Bryan over there because it's the co-star of his new movie.
Bu konuğumuz Bay Poirot'ya değil, Bryan'a sürpriz olacaktır, çünkü o Bryan'ın yeni filminin öteki başrol oyuncusu.
Yeah, but it's not slow over here.
Evet, ama burada durgun değil. Bizim için değil.
I want the seat, but it's not worth dying over.
Koltuğa oturacaktım, ama bunun için ölmeye değmez.
But it's not over.
Ama her şey bitmedi.
We'll never know how many of these life forms infiltrated Starfleet, but it seems they could not survive without the mother creature which had taken over Commander Remmick.
Yıldızfilosuna o yaşam formlarından kaç tane sızdığını bilmemize imkan yok, ama görünüşe göre, Binbaşı Remmick'i ele geçiren... ana yaratık olmadan hayatta kalamıyorlar.
But it's not over.
Bitmedi.
It's not an easy situation... but the boys'morale over there is real high... and you can feel confident that we are going to win that war.
Bu kolay bir görev değil... ama oradaki çocukların morali çok yüksek... ve bu savaşı kazanacağımızdan emin olabilirsiniz.
There's not much you can do but play it straight... till it's over.
Oyun, sonuna dek öyle açıktır ki yapacağın pek bir şey yoktur.
But it's not over yet.
Ama henüz bitmedi.
But it's not over, is it?
Ama daha bitmedi, değil mi?
It's... not much, but... it'll help tide you over.
Fazla değil ama bir süre idare eder.
I'd even be willing to entertain the notion of a black hole passing over the area or some cosmic anomaly, but it's not really black hole season, either.
Bu bölgede oluşmuş, gezici bir kara delik, veya kozmik bir anormallik ihtimalini bile düşündüm, ama kara delik mevsiminde de değiliz.
You want to find a reason we should jump all over each other all of a sudden, like we work in a blood bank, fine, but it's not good business.
Herkesi birbirine düşürmek için bir bahane mi arıyorsun? Sanki kanlı bir banka soygunu içindeymişiz gibi davranıyorsan tamam ama bu hoş bir şey değil.
But it's not over.
Ama bitmedi.
Well, Rose, we've walked about a mile around this boat deck... chewed over how great the weather's been and how I grew up... but I reckon that's not why you came to talk to me, is it?
Rose, güvertede neredeyse bir buçuk kilometre yürüdük.. havadan sudan, çocukluğumdan konuştuk... ama benimle bunları konuşmaya gelmedin, değil mi?
But it doesn't... It's not a good feeling to be married to someone I am in love with and not be over another.
Ama insanın sevdiği birisiyle evli olup hâlâ bir başkasını unutamaması iyi bir his değil.
Tracy thinks it's about me not being over you. But that isn't it.
Tracy bunun seni unutmaya çalışmamla ilgili olabileceğini söylüyor.
It's not a big problem yet but alien biologies range all over.
Henüz büyük bir sorun değil ama değişik biyolojik yapılar var.
But it's not over yet.
Ama daha bitmedi.
Well, not so good, really, but it's almost over now.
Aslında o kadar da iyi değil ama neredeyse bitmek üzere.
But it's not over.
Ama daha bitmedi.
D'Argo's still freaking all over the ship but it may not be because of the time he spent outside, it might be because of the virus.
D'Argo hala geminin her yerinde garip davranıyor ama bunun sebebi dışarıda geçirdiği zaman değil de virüs yüzünden olabilir.
But it's not over.
Ama artık bitti.
If those gods of war get their hands on that chakram, it's over not just for us, but for people everywhere.
eğer savaş tanrıları Chakramı elde ederlerse, bitti demektir Sadece bizim için değil, dünyadaki herkes için.
but it's ok 45
but it's over 138
but it's hard 35
but it's okay 243
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's over 138
but it's hard 35
but it's okay 243
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's cool 35
but it's not 463
but it's 672
but it's not working 36
but it's worth it 73
but it's the truth 86
but it's not your fault 28
but it's fun 36
but it's not good 21
but it's true 381
but it's not 463
but it's 672
but it's not working 36
but it's worth it 73
but it's the truth 86
but it's not your fault 28
but it's fun 36
but it's not good 21
but it's true 381