But it's okay traduction Turc
3,189 traduction parallèle
But what happens when I finally tell him it's okay?
Peki ben sonunda, yapabileceğini söylediğimde ne olacak?
It's gonna take us a while to get a new one gassed up, though, but okay.
Yeni bir tanesini bulup deposunu doldurmak biraz zaman alacak. Ama önemli değil.
Thanks, Rachel, but I think it's gonna be okay.
Sağ ol Rachel ama sanırım düzelecek.
Well, it's still over budget, but... I guess it's okay.
Yine bütçeyi aşmış olacağız ama bu olur bence.
Well, okay, but only because it's a special occasion.
- Pekâlâ, ama sadece özel bir durum olduğu için.
This is not gonna feel good, okay, but it's gonna be over quickly.
Bu pek de iyi hissettirmeyecek, tamam mı? Ama çabucak bitecek.
It's okay not to like something, but don't go yucking someone else's yum.
Bir şeyi sevmeyebilirsin. Ama başka birinin sevdiği bir şeyi yeremezsin.
Okay, it's a fantasy thing. But she's dressed like the devil. I don't know what you're supposed to be.
Bu şeytan kılığına girmiş Anlamadım sen nesin ya!
But I think it's okay.
Ama bence sorun yok.
Okay, I... I want to talk about this, I do, but it's not a good time.
Pekâlâ, ben bunu konuşmak istiyorum.
Hey, sometimes when daddies drive home drunk, they come from far away places, but it's okay because they didn't get arrested and they're still kind of drunk so they-they think it's okay.
Bazen babalar eve sarhoş geldikleri zaman çok uzak yerlerden gelirler. Ama sorun yoktur çünkü tutuklanmadıkları ve hâlâ sarhoş oldukları için sorun olmadığını düşünürler.
But it's okay to talk to me.
Ama benimle konuşabilirsin.
But it's okay. What we'll do is we'll just put pillows in the bed, because
Ne olacak, araya bir yastık koyar geçeriz.
Okay, it's getting a little too intimate for me, so I'm gonna stop you there, but your voice is...
# Neden... Benim için fazla samimi olmaya başladı ama sesini beğendim.
Blink, cough, raise your hand. It's totally up to you, but you have to let us know, okay, buddy?
Ne yaparsan yap ama bir şekilde bize belli et, anlaştık mı?
Okay, fine, but don't say "Let's suck it up and French a little."
Tamam ama "Sızlanmayı kesip Fransız'a bağlayalım." deme.
I know it's gotta be hard to even think about, but if there's anything I can do, you tell me, okay?
Bunu düşünmenin bile zor olduğunu biliyorum, ama eğer benim yapabileceğim bir şey varsa, bana söyle, tamam mı?
Okay, but let's check it out and get some more information first.
Tamam, ama önce daha çok istihbarata ulaşmaya çalışalım.
It's right on my way, but, okay, sure.
Hem de yolumun üstünde ama siz bilirsiniz tabii.
Not as often as other surgeons due to my success rate, but my fiancée, Kate, is coming up for a couple of days, and I just want to make sure that, you know, you'll be okay with it.
Başarılı olduğumdan diğerleri kadar sık vermem. Nişanlım, Kate, birkaç gün için buraya geliyor, Ben sadece emin olmak istedim.
Okay, maybe not so good, but... it's better than you trying to plant evidence to protect me.
Tamam, belki de o kadar iyi değildir, ama beni korumak için kanıt yerleştirmenden daha iyi.
But either way, bro, it's-it's... it's okay.
Ama her durumda, kardeş, canın sağ olsun.
It's... gonna take some time, but he's gonna be okay.
Biraz zaman alacak ama iyileşecek.
It's okay, but two days ago, we have a little bit... small problem.
Evet ama iki gün önce küçük bir sorun çıktı.
Now I don't know if he was waiting for God or Flaco's ghost or just somebody to say it, but he needed to know what he did was okay.
Bilemiyorum anlatmak için Tanrı'yı mı, Flaco'nun hayaletini mi yoksa herhangi birini mi bekliyordu. Ama sadece yaptığının doğru olduğunu bilmek istiyordu.
Okay. So it's gonna sound like I'm hanging up but...
Tamam, suratına kapatıyorum gibi olacak...
Okay, listen, things are a little tight right now, but I'll make it happen, soon. I promise, okay?
Pekâlâ, şu an durumlar biraz sıkışık ama en kısa sürede halledeceğim, anlaştık mı?
I can't explain but it's okay.
Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Açıklayamam. Ama önemi yok.
Okay, so, Redding's office said that he was en route to California, so I dispatched SFPD to pick him up at the airport, but when his plane arrived, he wasn't on it.
Ofisi Redding'in Kaliforniya'ya gittiğini söylemişti. Ben de onu karşılaması için havaalanı güvenliğini aradım. Uçağa hiç binmemiş.
Look, I know it's a shock, but it will be okay.
Şok edici olduğunu biliyorum ama düzelecek.
Okay, well, I'm sorry if it's bad timing for the team, but this is happening, okay?
Peki, takım için kötü zamanlama olmasına üzüldüm. Ama bu iş oluyor, tamam mı?
Okay, I know you're a pilot, but it's not like you're doing night missions in Afghanistan.
Yarın olur mu? Pilot olduğunu biliyorum ama Afganistan'a gece görevine de gitmiyorsun ki.
I don't have a pathetic need for that kind of stuff, but it's okay if you do.
Böyle şeylere senin gibi muhtaç değilim ama sen öyleysen de sorun değil.
Okay, listen, we will arrange for help at The Stowaway, but it's gonna take some time.
Eğer buradan çıkmam için yardım etmezseniz kendim yürüyüp giderim.
Well, okay, but it's not my decision.
Tamam ama karar verecek kişi ben değilim.
Okay, Amy, I know this wasn't your birth plan, but it's happening.
Tamam, Amy, doğum planının bu olmadığını biliyorum ama oluyor.
I'm really sorry, but it's gonna hurt a lot, okay?
Çok üzgünüm ama canınız çok yanacak.
Okay, yes, it's weird, but... nothing's missing.
Tamam, evet, garip ama... Kayıp yok.
is what I thought. But, if it's okay with you Dok MI, I'm okay with it, too.
Ama sen iyiysen Dok Mi ben de iyiyim.
But you know what, hey, I guess I was just making it okay for myself.
Ama biliyor musun, sanırım ben sadece kendimi kandırmışım.
I was so afraid about you finding out the truth, but now it's out, and it's okay.
Gerçegi ögrenmenden çok korkuyordum ama simdi biliyorsun ve sorun etmiyorsun.
It's okay for a man to drink during the day, but not for a woman?
Bir erkek gündüz vakti içer ama bir kadın içemez, öyle mi?
I know the terrible things you went through, but it's okay.
Korkunç şeyler yaşadınız biliyorum, ama geçti artık.
Okay, I know you feel guilty about the lying, but in all honesty, it wasn't your secret to tell in the first place.
Yalan söylediğin için suçluluk duyduğunu biliyorum, ama dürüst olmak gerekirse, bu senin açıklayacağın bir sır değildi ki zaten.
Okay, but there are 750 car accidents every day in this city- - it's more likely...
Tamam, ama bu şehirde her gün 750 araba kazası meydana geliyor. Bu muhtemelen...
Owen's got a plan of how we're gonna nail Devlin, okay, but the only way it works is if we go slow...
Owen'ın Devlin'i nasıl yakalayacağımıza dair bir planı var ama işe yaramasının tek yolu yavaş...
Is that okay? I know it's still summer, but I love eating hotpot with the AC blasting because it feels like such a luxury!
Hâlâ yazdayız ama fiyakalı hissettirdiği için kavrulmuş güveç yemeye bayılıyorum!
I got some grade-A goss, but you have it keep it a secret. Okay?
Birinci sınıf dedikodularım var senin için, ama kimseye söylememelisin, tamam mı?
Look, I know it's bad right now, okay, but we stick to the plan.
Şu an kötü olduğunu biliyorum ama plana sadık kalacağız.
But it's okay, because even though Charlie took the card,
Ama sorun yok çünkü kartı Charlie almış olsa bile,
You just... you haven't been acting like a guy who's about to get married, and I know you think it's okay because Robin's so cool, but I'm telling you, she's not as cool as you think she is.
Evlenmek üzere olan biri gibi davranmıyorsun. Robin bu konuda çok rahat olduğu için sorun etmediğini biliyorum ama söyleyeyim bak senin düşündüğün kadar rahat değil o.
but it's ok 45
but it's over 138
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's not 463
but it's over 138
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's not 463