English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / But now is not the time

But now is not the time traduction Turc

145 traduction parallèle
But now is not the time, Cassie.
Ama şimdi zamanı değil Cassie.
- But now is not the time.
- Ancak şu anda değil.
I appreciate your input... but now is not the time for flights of fancy.
Fikrini takdir ediyorum ama şimdi bunun zamanı değil.
But there's something I need to talk to you about, but now is not the time.
Ama şimdi vakti değil.
But now is not the time to give up.
Ama şimdi pes etme zamanı değil.
Sister girl's the bomb, but now is not the time or the place, fool.
Kız bomba gibi olabilir ama şimdi ne yeri ne de zamanı, aptal.
- I agree, but now is not the time.
- Katılıyorum ama zamanı değil.
Sorry, but now is not the time.
Ne yazık ki şimdi bunun için vaktim yok.
But now is not the time to bait the principal.
Ama şimdi müdürü kandırma zamanı.
That money is ours, but now is not the time.
Oğlum o dolarlar üçümüzün, senden para esirgemiyoruz.
But now is not the time to be proud.
Ama şuan gurur yapma zamanı değil.
- but now is not the time to give up.
- ama henüz vazgeçmiyoruz.
If City Hall were to sign off on this, we could go forward, but now is not the time to rock any boats.
Eğer şehir yönetimi onay verirse devam ettirebilirdik. Ama şu an... taşları yerinden oynatmanın zamanı değil.
Look. None of us know what's going on, but now is not the time to figure it out.
Bakın, burada neler olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz.
Yeah. I haven't forgotten, but now is not the time for a grudge.
Evet, olanları bende unutmadım, ama şu an, kin tutmak için uygun bir zaman değil.
For God's sakes, Jack, I like Peter. I have always liked Peter, but now is not the time.
Tanrı aşkına Jack, ben Pete i sevdim iyi biri o ama şu an uygun zaman değil
But now is not the time.
Ama zamanı değil.
We all love ball pools, but now is not the time.
Hepimiz top havuzlarını severiz, ama şu an zamanı değil.
I understand how you all feel, but now is not the time to lose locus.
Bakın, sizi anlıyorum ama esas amacımızdan sapmanın sırası değil.
But, if this letter has not been written by you, then now is the time to state this fact.
Ama eğer bu mektup sizin tarafınızdan yazılmamışsa bu konuda gerçekleri ortaya koymanın zamanı gelmiş demektir.
But if there are... any of you who are not old... not women... and are really men... someone who in life, at least once... have thought of killing his Portuguese master... then now is the time to act.
Ama eğer içinizde yaşlı olmayan kadın olmayan varsa ve gerçekten erkek iseler hayatında en az bir kez Portekizli efendisini öldürmeyi... düşünmüş olan işte şimdi harekete geçme zamanıdır.
But you do not know that this consent is no longer sufficient and that heaven has given me back a brother at the same time that it has given me back a father and you have now to obtain me from him.
Onun da rızasının yeterli olmadığından haberiniz yok. Tanrı beni kardeşimle babama kavuşturdu. Onun da rızasını almalısınız.
Now this does not mean that the situation is irreversible... but it's very important for you to try to think back... to any time, let's say within the last six months or so... when you might have come in contact with a toxic material... for example, contaminated water or gases... radiation, anything out of the ordinary, which... could have caused this.
Şimdi, bu yapılacak birşey olmadığı anlamına gelmez, Ama sizin geçmişinizi düşünmeniz, geçmişte herhangi bir zamanı düşünmeniz, çok önemli. Şimdi bana şunu söyleyin, altı aydır ya da, irtibata geçtiğimiz andan önce buna sebep olabilecek, zehirli bir madde, örneğin, pis su, yada gaz, radyasyon, alışılmışın dışında herhangi birşey kullandınız mı yada bunlara maruz kaldınız mı?
But this is not the time for that. For now, we will have to enjoy that sweet innocence.
Şimdilik, bu tatlı cahillikle eğleneceğiz.
But now is not the best time to terminate the operation.
Fakat şu an, operasyonu bitirmek için iyi bir zaman değil.
Now is not the time, my man, but I'm gonna see you real soon.
Daha vakti gelmedi ama çok yakında seni de göreceğim.
This may not make much sense to you now- - a young man at the beginning of his career- - but one of the things you learn as you move up the ranks and get a little older is that... you wish you had more time in your youth to really... absorb all the things that happen to you.
Genç bir adamın kariyerinin başlangıcında- - bunlar daha duyarlı yapamamalı- - bundan öğrendiğin şey tecrübenin ve yaşının biraz daha ilerlediği olacaktır... gerçektende gençliğindeki kadar zamanının olmasını dilersin... sana olanlar zamanla yok olacaktır.
But now is not the time for it.
Gidin buradan ve kendiniz kurtarın.
She was standing before me as innocent and as beautiful as ever and I wanted her just as much as I ever have but, I don't know, as large a part of me wanted her there's a part of me just as large that knows that now is not the right time for us.
Daha önce hiç olmadığı kadar güzel ve masum bir şekilde önümde duruyordu ve onu daha önce hiç istemediğim kadar istedim ama, bilmiyorum, büyük bir parçam onu istese de bir o kadar büyük bir parçam biliyordu ki bu bizim için doğru bir zaman değildi.
That job is not always a happy one, but there comes a time now and then in the life of the community for the display of force.
İşler her zaman mutlu sonuçlanmaz, fakat sosyal hayatta güç gösterisi için bazı zamanlar vardır.
Most of the time it is, but not right now.
Çoğu zaman öyle, ama şu an değil.
Now, I'm not sure what the extra credit work is yet... but it probably will be time-consuming and extremely painful.
Fazladan kredi çalışması nedir bilmiyorum, ama zaman öldüren ve acı dolu bir şeydir herhalde.
Kevin, I know this is not the time to tell you this... but I didn't have to pee until right now. Let it go, man.
Sana bunu söylemenin vakti değil, biliyorum ama şu ana kadar işemem gerekmiyordu, Kevin.
But now... is not the time to deal with that anger.
Ama şimdi... sinirle başa çıkma vakti değil.
I know now is not the time to talk about it... but if before we leave you take a few minutes... to get your mind off all of this craziness... there's something real important I want to talk to you about.
Biliyorum bundan bahsetmenin sırası değil ama buradan ayrılmadan önce bütün bu çılgınlıklardan kafanı kaldırabilirsen seninle konuşmak istediğim çok önemli bir şey var.
Look, Jack, I know that now is not the time, but- -
Bak, Jack. Zamanı değil, biliyorum ama...
Well, now is not the time or place, Handy... but, uh, let's say the town hall Tuesday night.
Şimdi bunun ne zamanı, ne de yeri Handy. Belediye binasında olsun salı gecesi.
But you're stalling, which means you know something... and you still think there's a play you can make. Only now is not the right time.
Demek oluyor ki birşeyler biliyorsun... ve hâlâ oynayabileceğin bir oyun olduğunu sanıyorsun... fakat, şu an bunun zamanı değil.
I respect your opinion, but right now... Tony Gray, Carcetti maneuvering, now is not the time. No.
Ama şu an Tony Gray ve Carcetti hamle peşindeyken hiç sırası değil.
You spend like a drunken sailor. Now, that's none of my business, but you show up on time, say the lines, stupid or not, that is my business. Yes, sir.
Çok para harcıyorsun Bu beni ilgilendirmez, ama sete zamanında gelmen, aptal da olsalar repliklerini okuman benim işim
There is a vacancy for second lieutenant in the Royal Guard... but that time is not now.
Muhafız birliğinde boş bir teğmenlik rütbesi var. - Bu rütbe için ben de... - Hak ettiğimde elbet bir rütbe kazanırım.
Now is not the time, I know, but I must say, you are... more than ever, your eyes, even when you look at me in anger, I feel you.
Sırası değil, biliyorum ama itiraf etmeliyim her zamankinden daha güzelsin, gözlerin, bana kızarken bile seni hissediyorum.
I know that this is not the best time, and I'm happy to do whatever you need me to do right now, but... Following Katie Conner around...
Biliyorum bu iyi bir zaman değil, ve benden istediğin şeyi yapıyor olduğum için de mutluyum, ama ortalıkta Katie Conner'ı izlemek...
Look, now is not the time to get into it, but... Henry and Stark are involved.
Şu anda bunu konuşmanın zamanı değil ama Henry ve Stark da işin içinde.
But now is not the best time.
Fakat şu an bunun için uygun bir zaman değil.
But I realize perhaps now is not the best time.
Ama sanırım çok da uygun bir zaman değil gibi.
Actually it's not a dream, I told her, but it takes part in the illusory nature of dreaming, because it is the future, therefore, of time. Now, time is par excellence unreal.
Ona, bunun aslında bir rüya olmadığını ancak rüya görmenin aldatıcı doğasında yer aldığını çünkü bunun gelecek olduğunu, zamanla ilgili olduğunu şu an zamanın, mükemmel biçimde gerçeğin dışına çıktığına söyledim.
I know now is not the best time to ask, but can we add that electrical trick to the list?
Biliyorum, sormak için iyi bir zaman değil ama elektrik numarasını da listeye ekleyebilir miyiz?
I know this is not the right time to talk to you about this but what to do seems like god has called for me now.
Biliyorum bu konu hakkında konuşmanın zamanı değil ama ne yapabilirim Tanrı beni şu anda yanına çağırıyor.
I have something for you, but I'm not sure if now is the right time.
Bende sana ait bir şey var. Şu an doğru zaman mı bilmiyorum ama.
Right now is not the time for me to quit... I feel like I should, but I'm not going to right now.
Şu an, bırakmak için doğru bir zaman değil bana göre. Bırakmak gerektiğini biliyorum ama bunu şimdi yapmayacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]