But somewhere along the way traduction Turc
42 traduction parallèle
But somewhere along the way, that vision was lost.
Ama biryerlerde uzakta, Bu görüş kayıptı.
But somewhere along the way, I forgot how to be your son.
Ama nasıl senin oğlun olduğumu hatırlamıyorum.
But somewhere along the way he became lost to us.
Ama zaman içersinde onu tanıyamaz olduk.
But somewhere along the way, you lost who you really are and who you were to everybody who really loved you.
Ama bir yerde kendi benliğini tamamiyle kaybettin. herkesin sevdiği o benliğini kaybettin.
You know the kind of woman who could have been the next Faith Hill, but somewhere along the way discovered peach daiquiris, put her diaphragm in wrong, and wound up smack dab in the middle of trailer hell raising two kids? Yet she still manages to look hot and you could bounce a quarter off her butt,'cause you've got to take care of yourself, I mean, come on.
Hani, bir sonraki Faith Hill olma yolundayken şeftalili romu keşfedip diyaframını yanlış kullanan ve karavan cehenneminin ortasında iki çocuk büyüterek büsbütün yaralayan, ama yine de poposuna bir çeyreklik atsan sekicek kadar seksi görünmeyi başaran bir kadın.
You know that when you're a kid but somewhere along the way, everyone forgets it.
Çocukken bunun farkındasındır ama geçen zaman içinde herkes unutuverir.
Sure, there's torture, murder and rampant political corruption, but somewhere along the way we decided that, in order to protect our own freedom, it was all right to sacrifice the freedom of others.
Eminim ki, orada işkence, cinayet ve önlenemez politik bozulma vardır, ama bu yolda bir yerlerde İnanıyoruz ki, kendi özgürlüğümüzü korumak için, başkalarının özgürlüklerini feda etmeliyiz.
But somewhere along the way, I grew legs, stood upright.
Ama bir gün geldi bacaklarım çıktı. Ayağa dikelebildim.
But somewhere along the way, I stopped trying,
Ama bir yerde yol boyunca, Ben çalışıyorum durdu
He starts at my face, but somewhere along the way he gets distracted and ends up on my boobs. And I love guys.
Evvela yüzüme bakıyor, fakat daha sonra nasılsa dikkati dağılıyor ve göğüslerimde sonlanıyor.
But somewhere along the way, you changed all that.
Ama bir şekilde sen bunların hepsini değiştirdin.
But somewhere along the way, things got messed up.
Ama bir yerde işler sarpa sardı.
But somewhere along the way, I stopped listening.
Ama nedense artık onu dinlemiyordum.
But somewhere along the way, I forgot that if you care about someone, you need to pay attention to their lines, too.
Bu yolun bir yerinde birini önemsemeye başlarsan onun sınırlarına da dikkat etmelisin.
I was supposed to be distracting you, but somewhere along the way, I realized for the first time in years... I could get lucky.
Seni oyalamam gerekiyordu ama bunu yaparken, belki de yıllardır ilk defa şansımın yaver gidebileceğini anladım.
But somewhere along the way, I forgot to acquire the only important treasure there is.
Fakat bu uğurda çalışıp çabalarken en önemli olan zanaati unutuverdim.
But somewhere along the way- - I don't know- - you just started treating our sex like it was... another one of your missions.
Ama bir noktadan sonra, nasıl diyeyim.. ... seks hayatımızı da yapman gereken bir görev gibi gördün.
Well, you didn't think dad was a monster at first, but somewhere along the way, this little warning light started blinking
Babamı başta bir canavar olarak düşünmedin ama o yolculukta bir yerde şu uyarı lambası yanmaya başladı... " Psikopat!
I got into this contest to win a holiday for my wife, but somewhere along the way I forgot to take time for those I really care about.
Bu yarışmaya, karımı tatile çıkarmak için katıldım, ama bir yerde önemsediğim insanlarla zaman geçirmeyi ihmal ettim.
Hey, look, I know this started as, like, a game or whatever, but somewhere along the way, real life kicked in, and I want to know if you're down to come back to my place.
Bak, biliyorum başta oyun diye başladık ama bir yerde bu değişti ve gerçek hayat üstün geldi. Acaba benim evime gelmek ister misin?
But somewhere along the way, he just leapt out in front of me.
Ama yol boyunca önüme çıkıp durdu.
He had every intention of collecting on the Mother Lode but somewhere along the way had an epiphany.
Ana Damar'daki her bir borcu kuruşuna toplama niyeti vardı. Ama yarı yolda bir yerlerde aydınlanma yaşadı.
Damon : Well, you didn't think Dad was a monster at first, but somewhere along the way, this little warning light started blinking
Babamı başta bir canavar olarak düşünmedin ama o yolculukta bir yerde şu uyarı lambası yanmaya başladı...
I'm not too schooled in these things, but I know somewhere along the line, your little hand's gonna find its way into my pocket.
Bu konularda deneyimli değilim. ... ama bir ara minik ellerinin cüzdanıma uzanacağını biliyorum.
But that means somewhere along the way... we're gonna need another seven gallons of gas.
Hey, Joe.
I don't know who started it first, Delenn but somewhere along the line... they both decided that their way was the right way, the only way.
Kimin başlattığını bilmiyorum ama bir yerlerde ikisi de kendi inançlarının doğru ve tek yol olduğuna karar verdiler.
But somewhere along the line, you lost your way.
Ama bir yerlerde, yolunuzu kaybetmişsiniz.
See, somewhere along the line, I veered off into the abyss... but I've managed to claw my way back.
Bak, yolda bir yerde, uçuruma sürüklendim ama tırnaklarımla geri çıkmasını da bildim.
I don't really know what the truth is, but I like to think that somewhere along the way, he found his own little piece of grifting heaven.
Gerçek olanı hangisidir bilemem ama yaşananlardan sonra kendi minik dolandırıcılar cennetini bulduğunu düşünmek kesinlikle hoşuma gider.
Okay, granted, we started out a little fake, but we turned the corner somewhere along the way.
Tamam, başlarda ilişkimiz sahteydi ama gerçeği dönüşeli uzun zaman oldu.
But somewhere along the line you gave up on the idea that you deserve to feel this way again.
Ama hayatının bir yerinde bu hissi yeniden yaşamayı hak ettiğin fikrinden tamamen vazgeçmişsin.
But you must have been helped somewhere along the way, huh?
Ama yol boyunca biryerlerden yardım almış olmalısın.
It's been a really great evening, what a treat it's been, but I think somewhere along the way, some signals got crossed.
Çok güzel bir gece oldu. Çok güzeldi ama galiba bir yerlerde sinyaller karıştı.
You go where I go, you do what I say, get your homework done somewhere along the way, But most importantly, you DON'T annoy me, I'm not happy when I'm annoyed.
Nereye gidersem geleceksin, ne dersem yapacaksın ödevleri yolumuzun üstünde bir yerde halledeceksin ve en önemlisi beni rahatsız etmeyeceksin.
But, I don't know, somewhere along the line I guess I just forgot that a relationship is a two-way street.
Ama bilmiyorum, galiba bir noktada... ilişkinin karşılıklı olduğunu unuttum.
But somehow, something, somewhere along the way went, I don't know...
Ama olayların gidişinde nedense bir yerde bir şeyler ne bileyim...
Somewhere along the way, between the mission office and the rebel checkpoints, between running out of petrol but somehow always having enough, or children fleeing from rebels but smiling whenever they see you, between hoping for the future but fearing what was ahead, it just doesn't make sense to doubt anymore.
Yol boyunca, ofisimiz ve kontrol noktaları arasında, benzinimiz biterken bile yine de yeterince vardı, ya da çocuklar isyancılardan kaçarken ve size gülümserken, korkmamıza rağmen, gelecek için umut ederken... kuşkuya yer kalmadığını anladım.
I seem to have lost your trust somewhere along the way, but I swear to you on the soul of my dead mother that I am on your side.
Bir noktada güvenini kaybetmiş gibiyim ama ölü annemin ruhu üzerine yemin ederim ki senin tarafındayım.
Okay, come on, I will take you home, but we got to stop somewhere along the way.
Tamam. Hadi. Seni eve götüreceğim ama yolda uğramamız gereken bir yer var.
But that never lasted and somewhere along the way, all those big plans, well, they fell apart and you got desperate.
Ama bu hiç bir zaman uzun sürmedi ve yol boyunca bir yerde, tüm bu büyük planlar, ayrı düştüler ve çaresiz kaldın.
But then somewhere along the way, if you're not careful, it becomes who you are.
Ama devam ederken bir noktada... dikkatli olmazsan... içine işliyor.
I get it, but you know, somewhere along the way, Michael lost you.
Anlıyorum ama bir noktada Michael seni kaybetti.