English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / But we have to do something

But we have to do something traduction Turc

139 traduction parallèle
We're right on schedule, but we have to do something about that security guard.
Tam istediğimiz gibi, fakat şu güvenlik görevlisi konusunda bir şeyler yapmalıyız.
But we have to do something. Look :
Ama bir olay oldu.
I don't either, John, but we have to do something.
Ben de öyle, John, ama birşey yapmalıyız.
- No, but we have to do something.
Hayır, sadece korkutmuş, ama birileri bu konuda bir şey yapmalı.
I know what you're saying, but we have to do something.
Ne demek istediğini biliyorum ama birşeyler yapmalıyız.
But we have to do something.
Fakat birşeyler yapmamız lazım.
I know rules are rules, but we have to do something.
Kuralları biliyorum ama birşeyler yapmalıyız.
But we have to do something about your name.
Fakat adın konusunda bir şey yapmalıyız.
'Cause that was your idea also, no? Well, there are never any guarantees but we have to do something.
O halde bir garanti veremem size yani yapılacaklar konusunda..
But we have to do something Aakash. We can't just stand around.
Fakat bir şeyler yapmalıyız, Burada oturup bekleyemeyiz.
But we have to do something.
- Bir çare bulmak lazım.
But we have to do something now.
Ama hemen bir şeyler yapmalıyız.
We have to act like we're doing something but do nothing.
Birşeyler yapıyormuş gibi görünüp hiçbir şey yapmamamız gerekiyor.
We were numerous, we wanted to do something, but we did not have orders, of any kind.
Sayıca çoktuk, bir şeyler yapmak istiyorduk. Ama herhangi bir emir almamıştık.
We have a plan in preparation, but before to do something, I want you, as leader of Opposition's her, to be agreed.
Şu an hazırlanmakta olan bir planımız var. Ama harekete geçmeden önce sizden, muhalefetten de onay almak istiyorum.
- I'm pretty clumsy anyway so we have alot of practical jokes about tryin to make me trip or walk into something in general we've started betting money on people like getting in accidents on set which probably isn't like the most mature thing in the world but we do it
Ben zaten sakar biriyim. Beni düşürmek ya da bir şeye takılmamı.. ... sağlamak için bir sürü eşek şakası yapıyorlar.
We leave tonight. But first, there's something I have to do.
Bu akşam gidiyoruz ama önce yapmam gereken bir şey var.
But first, we have to do something.
Ama önce, birşey yapmak zorundayız.
Alright, alright! It's obvious be have to do something, but we can't just make them leave!
Bir şeyler yapmamız gerektiği açık, ama onları öylece sokağa atamayız.
It's obvious we have to do something, but we can't just make them leave.
Bir şeyler yapmamız gerektiği açık, ama onları öylece sokağa atamayız.
Chloe, she is my world, I'm not going to do something that makes him angry ok But I have to go, we'll talk when I get back.
Ama gitmek zorundayım, biz N'sinek ne zaman benim arabada, ben asla unutmayacağım Döndüğümde ll konuşun.
I know, baby. It's insensitive to bring up something at a time like this, but I think we do have a little problem.
Biliyorum bebeğim böyle bir zamanda bundan bahsetmek düşüncesizlik ama sanırım küçük bir sorunumuz var.
But one does not know yet to name this something, therefore, we do not have to believe in its existence.
Ama şu anda kimse bu bir şeyin ismini bilmiyor, şu durumda, onun varlığına inanmamamız gerekir.
I want to tell you something, Mark, something you do not yet know, but we K-PAXians have been around long enough to have discovered.
Sana bir şey söylemek istiyorum Mark... henüz bilmediğin bir şey. Ama biz K-Pax'liler bunu... keşfedecek kadar uzun süredir varız.
But, you know, now that you're here, we'll have to figure out something to do.
Ama şimdi sen buradasın bir çaresine bakarız.
Well, I know I'm not the most technically minded, but I would think it would have something to do with the fact that we're ghosts.
Şey, pek bilmem ama, ama sanırım hayalet olduğumuz için böyle bir şey oldu.
No, I know that the man and the woman have to do something, but... why are we born?
Tamam, kadınla erkeğin bir şey yapması gerektiğini biliyorum ama biz neden doğduk?
Well, you see, my little Matthew... there's something Theo and I have been meaning to do for a long time... but we've been waiting for the right person to do it with.
Şey... Theo'yla benim uzun zamandır yapmayı düşündüğümüz bir şey var ama bunu bizimle birlikte yapması için doğru kişiyi bekliyorduk.
And I know that sounds dumb, but it's something that we have to do.
Aptalca olduğunu biliyorum, ama yapmamız gereken şeyler var.
We can show that there's a spiritual part of our brain... but it's a part that we all can have access to and it's something that we can all do.
Beynimizin manevi bir tarafı olduğunu gösterebiliriz. Bu hepimizin erişebileceği ve yapabileceği bir şeydir.
Okay, well, before you do, I know we weren't supposed to get you presents but I do have something for you.
Başlamadan önce, sana hediye almamamız gerektiğini biliyordum ama sana bir şey getirdim.
I don't know, but we're gonna have to figure it out because it's something I wanna do.
Bilmiyorum, bir yolunu bulacağız çünkü bunu yapmak istiyorum.
I know you got something planned for my birthday. But I was hoping... it would be fine if before we went to do whatever you got cooked up... that we go to Rebecca's house and have her cook us dinner. She's a great cook.
Doğum günüm için bir şey planladığını biliyorum ama diyordum ki acaba senin planladığın şeyi yapmadan önce Rebecca'nın evine gidip yemek yesek mi?
We'll all have to get jobs, but I'm sure we'll each find something we can do.
Hepimiz birer iş sahibi olacağız, ama eminim ki her birimiz yapabileceğimiz bir iş bulacağız.
You have your pride, but if we don't do something to regain our marketability, quickly, well, you're the one that's gonna be giving out free hand jobs to keep the business afloat.
Gurur yapıyorsun ama eğer hemen piyasadaki yerimizi tekrar kazanmak için birşeyler yapmazsak, işyerini ayakta tutabilmek için, bedava işleri hediye edecek olan sadece sen olacaksın.
But they're about to shoot my colleague and we have to do something.
Ama arkadaşımı vurmak üzereler ve bir şeyler yapmamız gerekiyor.
We tried to do something nice for our friend and things got really out of hand but I apologise for any disrespect that we may have shown you
Arkadaşımız için güzel bir şey yapmaya çalıştık, olay biraz kontrolden çıktı ama size karşı yaptığımız saygısızlıktan dolayı sizden özür dilerim.
I don't mind fighting you here, but we still have something that we want to do.
Sizinle burada savaşmayı umursamıyorum, ama hâlâ yapmayı istediğimiz bir şey var.
But then, you know, every once in a while, We're offered the opportunity Where we have the chance to do something
Ama sonra bir gün ve ilk kez işin tam özüne ait bir görev yapma fırsatı çıkar karşımıza!
But when I do, we'll have something to talk about.
Ama tanıştığım zaman konuşacak bir konu olacak işte.
I want to go pay her a visit, but there's something that we have to do first.
Bir yandan onu ziyaret etmek istiyorum, ama Ondan önce bitirmemiz gereken bir mesele var.
Crowded, but that might have something to do with the sale, which means that if we're successful you're gonna lose the customers you have in order to get the customers you want.
Ama indirim yüzünden olabilir. Yani başarılı olursak, istediğiniz müşterileri çekmek için varolan müşterilerinizi kaybedebilirsiniz.
I must say that I have never seen you this reclusive and moody before, but there must be something we can do to get you guys back out there playing shows.
Söylemeliyim ki sizi daha öce hiç bu kadar toplumdan uzak ve huysuz görmemiştim. Ama sizi sahnelere geri döndürebilmemiz için yapabileceğimiz birşeyler olmalı.
But if you want to attempt to explore the physical, musical possibilities of making something substantial, then we focus, and concentrate but you have to wanna do it.
Müziğin somut bir kısmını keşfedip onun olanaklarını denemek istiyorsanız o zaman konsantre olmalıyız ama bunu istemeniz gerek.
Pablo, I know I wish we could do something but sometimes you just have to quit.
Pablo, biliyorum keşke bir şey yapabilseydik ama bazen vazgeçmek zorundadır insan.
All right, look, I know we have to do something, but this woman's our friend.
Pakala, birşey yapmamız gerektiğini biliyorum, ama bu kadın bizim arkadaşımız.
I have done fucking nothing with my life, but I don't bullshit... and I promise you... we got a chance to do something good here... and you are fucking blowing it.
Hayatımla ilgili hiçbir şey yapmadım, ve ben saçmalamam... ve sana yemin ederim ki... burada iyi bir şeyler yapma şansımız var... ve sen de bunu kaçırmak üzeresin.
But we're going to have to do something about little Miss USA.
Ama küçük Bayan Amerika konusunda bir şeyler yapmamız gerekecek.
But we know it's got to have something to do with Taylor's development, right?
Bunun Taylor'un sitesiyle ilgili olduğunu biliyoruz, doğru mu?
I know you're trying to do the fastest, but... we're just going to have to rotate more or something.
Hızlı gitmek istediğini biliyorum ama daha sık yer değiştirmeliyiz.
I don't have any idea of what you're talking about. But it has something to do with making sure that we're born with a defect, so that the souls of ours are infected with aliens...
ama defolu doğduğumuza o kadar emin olmuşlar ki, ruhlarımızın uzaylı enfeksiyonu kaptığını düşünüyorlar...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]