But what can i do traduction Turc
1,583 traduction parallèle
But what can I do?
Ben ne yapabilirim?
But what can I do?
Ama ben ne yapabilirim?
But what can I do?
Ama ne yapabilirim ki?
Okay, but what can I do to feel better?
Tamam, ama daha iyi hissetmem için ne yapmalıyım?
I'll tell him I wanted my nephew to marry your sister.. .. but what can I do?
Ona, yeğenim senin kız kardeşinle evlenecek ama ne yapabilirim?
But what can I do about it?
Ama elimden ne gelir ki?
Yeah, I thought you'd be my good luck charm, you know, like the way it used to be, but if you think you can compete in the bigs without doing what I do, you're gonna be catching washouts in Little Rock by next weekend.
- Ne - Evet Senin şans meleğim olacağını düşünmüştüm
It's like he's holding something back, and you know what, either I do this thing, or I don't do this thing, but I can't just say local calls only.
Sanki bir şeyi söylemek istemiyor. ve biliyor musun? Bunu bilsem de bilmesem de... telefon görüşmeleriyle olacak bir şey olmadığını söyleyebilirim.
I never understood the fascination with Liberace myself, but you do what you can for your clients.
Japonya'da imparatorluk soyundan. Liberace'le gösterişi hiç anlayamadım kendi adıma, ama, ee... Müşterilerin için elinden geleni yapıyorsun.
Certainly, but I don't know what a boy can do.
Tabii ki.
But I can tell you what I do remember if you want.
Ama eğer istersen, sana ne hatırladığımı anlatabilirim.
And I know its so... silly, because I'm a grown woman and I know that that's what men do, but he was my dad... and he's dead... and I can't kill him.
Bunun çok aptalca olduğunu biliyorum çünkü.. yetişkin bir kadınım ve erkeklerin bunu yaptığını biliyorum. ama o benim babamdı..
- -But I'll see what I can do.
- Ama neler yapabileceğime bir bakarım.
And, um- - but I do think that just because I made what can only be considered a transcontinental... booty call... doesn't mean that we should be trying to make something out of this.
Ve şey- - ama bu yapmış olduğum sadece kıtalarötesi bir yağma çağrısı.. olarak düşünülebilir. Bu, bunun dışında birşeyler yapmayı denememeliyiz demek değil.
I'm not saying that it's ideal, but what else can we do?
Bunun ideal olduğunu söylemiyorum, fakat başka ne yapabiliriz?
Is what I would say if I could waive the waiting period, but unfortunately, only a judge can do that.
Eğer öyle bir yetkim olsaydı, söyleyeceğim şey bu olurdu ama maalesef yalnızca bir yargıç bunu yapabilir.
Well, I'm--I'm sorry, but I don't know what I can do to help.
Üzgünüm ama yardım etmek için ne yapabilirim bilmiyorum.
Mom, I understand your psychological need, but I'm not sure what you can do.
Anne, psikolojik ihtiyaçlarını anlıyorum, ama ne yapabilirsin ki?
But what I can do is to try the method of the arc.
Ama yay ve delgi yöntemi ile, ateş yamaya çalışabilirim.
But knowing what you are going to do, that I don't think I can live with.
Ama ne yapacağınızı biliyorum. İşte bununla yaşayabileceğimi sanmam.
I'm busy tonight with some things in town, but in the morning, I'll see what I can do.
Bu akşam kasabada işlerim olduğundan meşgulüm....... ama sabah ne yapabilirim bir bakarım.
I feel sick to my stomach about dogfighting, but what can you do when they tell you not to?
Bu köpek kavgası işi midemi bulandırıyor. Birisi sana yapma diyorsa, ne yapabilirsin ki?
I can give her all the options in the world, but I cannot make her do what I want her to do.
Ona bütün seçenekleri sunabilirim, ama onu kendi istediğimi yapmaya zorlayamam.
But I'll see what I can do.
Ama ne yapabileceğime bakarım.
Okay, well, I'll see what I can do, but we're talking the fbi.
Tamam, neler yapabilirim bir bakayım. Ama burada FBI'dan söz ediyoruz.
I can do what you want, but I just need for you to give me a moment Do you understand?
İstediğin yapacağım ama bana önce bir an vermen gerek. Anladın mı?
Sam, I appreciate what you're trying to do, but what can we possibly find in an hour?
Sam, yapmaya çalıştığın şeyi takdir ediyorum ama bir saat içinde ne bulabiliriz ki?
I mean, seeing happy families all around, but I don't know what I can do, I mean, I can't just disappear, I live there.
Etrafında hep mutlu aileler var. Ama ne yapabileceğimi bilmiyorum. Ortadan kaybolamam ya.
I do what I can to defend people, I do good just like he does but I can't be alone and
Buradan söylüyorum insanlara yardımcı olmak istiyorum ama bunu tek başıma yapamam.
Assuming the woman is telling the truth about what she can do, I mean, okay, it might be irresponsible that she's writing about it, but it's not a threat.
Bu kadının doğruyu söylediğini farz edersek, yani, tamam, bu konuda yazıyor olması sorumsuzluk, ama bu bir tehdit değil.
Honestly, I don't know what I would do, but the truth is, I can't see anything.
Dürüst olmak gerekirse, ne yapacağımı bilmiyorum, ama gerçek şu ki, hiçbir şey göremiyorum.
Well, I can't really tell you what to do, but I - yeah... people should know you're anonymous.
Pekala, sana ne yapacağını söyleyemem ama, yani... insanların senin Anonim olduğunu bilmesi lazım.
But what if I can't do this without you?
Ama ya sen olmadan bunları başaramazsam?
You can do what you want, but I'm doin'the show, christian.
Sen istediğini yapabilirsin, ama ben şova devam edeceğim Christian.
Can't say that I do, but I remember exactly what he looked like.
Hatırladığımı söyleyemem ama nasıl göründüğünü hatırlıyorum.
Okay, well, I can't remember that. But anyway I want to sort of feel his... I believe what I do is absolutely true, I believe I give...
bunu hatırlamıyorum zaten hissetmek istiyorum onun, ben kesinlikle doğru bir şey yaptığıma inanıyorum...
What can you do here? I don't have a deck of cards, but yes, I do know how to play solitaire.
İskambil kağıdım yok ama fal açmayı biliyorum.
Oh my God. Yes, I know, but what can you do?
- Biliyorum ama elimden ne gelir?
In fact, i can't do what you do, but i still shout it from the rooftops.
Senin yaptıklarını yapamıyorum ama gene de tüm dünyaya haykırıyorum.
I'm not sure an escape radius is the answer here, but, uh, I'll swing by the FBI and do what I can.
Çözümün kaçış çemberi olduğu meçhul ama FBI ile istişare yapıp elimden geleni yaparım.
I can't tellou what's right or wrong, but what I do know is that your children are the most important thing in the world to you.
Sana, neyin doğru ya da yanlış olduğunu söylemem, ama bildiğim şey, çocuklarının, senin için dünyadaki en değerli şey oldukları.
I can see what you're trying to do, but I could pretty much pick these up from any shop.
Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum ama bunları her hangi bir dükkanda bulabilirim.
I don't see what we can do but insert.
İçeri sokmaktan başka bir yol göremiyorum.
But, what can I do?
Ama ne yapabilirim ki?
They think that they can do what they like with us, but I will not accept this.
Bizimle istediklerini yapabileceklerini sanıyorlar ama ben buna rıza göstermeyeceğim.
Look, you guys do what you want, but I'm gonna get the fuck outta here.
Bakın, canınız ne istiyorsa yapın. Ben siktir olup gidiyorum.
But what I can't do is say "Fuck it"
Ama yapamayacağım şey ;
I'll see what I can do but I can't work miracles.
Öyle mi? Ben mucizeler yaratamam.
I know, but what can you do?
Biliyorum ama ne yapabilirim?
I do not know what there is... but it grieves me very much.
Neler olduğunu bilmiyorum ama gerçekten canım acıyor.
But what I can't figure out is why do you?
Ama siz neden istiyorsunuz, anlamıyorum.