But you can't fool me traduction Turc
49 traduction parallèle
But you can't fool me, Egbert Floud, any of the time!
Ama sen beni, hiçbir zaman kandıramazsın Egbert Floud!
You can fool everybody, but landie, dearie me, you can't fool a cat.
Herkesi kandırabilirsin tatlım ama kedileri asla.
Well, maybe you can fool them but you can't fool me, if I don't get at least ten more of these things, Simon is gonna get an earful.
Tamam, belki onları kandırabilirsin ama beni değil, eğer bunlardan 10 daha fazla almazsam, Simon bazı deikodular duyacak.
Clever answer, but you can't fool me.
Akıllıca bir cevap, ama beni kandıramazsın.
You're trying to change the subject, but you can't fool me!
Konuyu değiştirmeye çalışıyorsun. ama beni kandıramazsın!
Look, for once I'll back you up, but you can't fool me, y'know?
Bir zamanlar takip ettiğim bir oyun vardı ama ben hiç bir zaman karmaşanın içerisinde gol atmak istemedim. Niçin hiç ateşin yok.
You can fool yourself, sweetheart, but please don't try to fool me!
Kendini kandırabilirsin, tatlım, ama beni kandırmaya çalışma!
Living Dead is a fool, he didn't stop you, but instead discussed swordsmanship, and let you come in to bother me.
Yaşayan ölü salağın teki! Seni durdurmak yerine, kılıç felsefesi konuştu... sonra seni buraya canımı sıkman için yolladı!
You can fool Rambo, but it won't work with me, Switcher!
Rambo'yu kandırabilirsin ama bende işe yaramaz, Switcher.
Maybe you can fool these guys with this saint act, but do not ever speak to me again like we don't know what really happened.
Bak, belki bu ulu davranışlarınla bu adamları kandırabilirsin ama sakın aslında ne olduğunu bilmiyormuşuz gibi konuşma benimle.
Now, you can fool the others but you don't fool me.
Diğerlerini kandırabilirsin ama beni kandıramazsın.
I heard this story a thousand times, but he don't know that. You can't fool me.
Beni kandıramazsın.
I realize this adolescent infatuation you have with this savage has addled your brain, but I can't allow you to make a fool of me and I will not lose you to some puerile jungle boy!
Ben bu yeni yetmenin sana delicesine aşık olduğunu farkettim... ama beni aptal yerine koymana izin vermeyeceğim... ve seni kaybetmeyeceğim.
You can fool them, but you can't fool me.
Onları kandırabilirsin ama beni asla.
Play the curmudgeon all you want, A.l. Brooks, but you can't fool me.
İstediğiniz kadar bu aksi ihtiyarı oynayın A.I. Brooks, ama beni kandıramazsınız.
But you can't fool me.
Fakat beni kandıramazsın.
But you can't fool me!
Ama beni kandıramazsın.
You thought you could fool me, but you can't.
Sen, beni aptal düşündüm ama bunu yapamazsınız.
You may have hoodwinked everyone else in this backwater town, but you can't fool me.
Bir tane ister misin? Bu su birikintisindeki herkesin gözünü boyamış olabilirsin ama beni aldatamazsın.
You meant to tell me that this whore was wearing nothing but a thong and this fool can't tell no difference.
Yani bu fahişe tangadan başka bir şey giymiyormuş ve bu salak farkı anlayamamış mı?
Nice idea, nice location but you can't fool me.
Fikir güzel, mekan güzel ama yemezler. Lütfen, burası yenmez lütfen.
You can fool everyone else, but you can't fool me.
Herkesi kandırabilirsin ama beni kandıramazsın.
But you can't fool me, Raj. Not me.
Ama, Raj beni kandıramazsın.
You know, I'm just a fool who's willing to sit around and wait for you but, baby, can't you see there's nothing left for me to do?
# Biliyorsun, #... ben sadece etrafta oturup... #... seni beklemeyi isteyen... #... bir budalayım.
You can fool everyone else, but you can't fool me.
Herkesi kandırabilirsin, ama beni asla.
You can fool other people, but you can't fool me.
Başkalarını kandırabilirsin ama beni kandıramazsın.
You can fool everybody else, Tom, but you can't fool me.
Herkesi kandırabilirsin Tom, ama beni kandıramazsın.
You can fool everyone else, but you can't fool me!
Burdaki herkesi kandırabilirsin, ama beni kandıramazsın!
But don't think you can fool me.
Beni ahmak durumuna düşürme.
But you can't fool me.
Ama beni atlatamazsın.
I just spoke to the police, and they think it was an accident. But you can't fool me.
Polisle yeni konuştum, bir kaza olduğunu düşünüyorlar.
Fool, you can bring mother here, go meet Veer.. But couldn't give me a call.
Seni aptal, annemi bana getirdin, Veer'i görmeye gittin ama bana haber vermedin mi?
and now the universe is doomed... but you can't fool me. moving from past to future.
Zaman geçmişten geleceğe doğru ilerleyen tek bir çizgi değildir.
- But you still can't fool me.
- Yine de beni kandıramazsın.
You might fool Edward, little brother, but you can't fool me.
Edward'ı kandırabilirsin küçün kardeşim ama beni kandıramazsın.
You may have fooled that handsome doctor, but you can't fool me.
O yakışıklı doktoru kandırmış olabilirsin ama beni kandıramazsın.
But... You can't fool me.
Ama... beni kandıramazsın.
Look, you can try and fool Catherine with that crap, but you can't fool me.
Catherine'yi böyle şeylerle kandırabilirsin ama beni kandıramazsın.
Maybe you can fool everyone else, but you can't fool me.
Belki diğer herkesi kandırabilirsin ama beni kandıramazsın.
You can fool your friends in the senate, Dad, but you can't fool me.
Senatoda ki arkadaşlarını kandırabilirsin, baba, ama beni kandıramazsın.
♪ I make the rules You can knock me over but I'm getting up again ♪ ♪ I ain't no fool Mama didn't raise no fool I make the rules ♪ ♪ You can knock me over but I'm getting up again ♪
Hadi.
You... you can fool everyone else, but you can't fool me. I can quite clearly see that y... that you are a man in crisis.
Senin krizde bir adam olduğunu açıkça görebiliyorum.
You can fool them, but you can't fool me.
Onları kandırabilirsin ama beni kandıramazsın.
I wish you hadn't because I can handle the men making a fool out of me. But you?
Keşke gelmeseydin, benimle oyun oynayan bir adamla, başa çıkabilirim.
You can rewrite history to impress your 15-year-old boss, but you don't fool me.
Senden 15 yaş küçük patronunu bu yalanlarla etkileyebilirsin ama ben bunları yemem.
Well, maybe you can fool all these other people, but you can't fool me. I'm done. I'm done!
Başkalarını kandırabilirsin ama beni aptal yerine koyamazsın.
You may know my fears, Nightmare, but you can't fool me with your illusions.
Bunlar benim korkularım, kabuslarım ama sihirlerinle beni aptal yerine koyamazsın.
You can fool yourself and everyone else, but you can't fool me.
Kendini ve herkesi kandırabilirsin ama beni kandıramazsın.