By reputation traduction Turc
291 traduction parallèle
- By reputation.
- Hakkinda çok yey duydum.
'I knew Maxwell Frere by reputation'as an artiste of the highest standing in his and my profession.
Maxwell Frere'i benim ve kendi alanında, en yüksek poziyondaki ünüylü tanıdım.
- By reputation.
- Gıyaben.
Uh, not that I remember her personally, only by reputation.
Ehh, şahsiyetini pek hatırlamıyorum, tek hatırladığım şöhreti.
By reputation the gayest and wittiest entertainer in Europe.
Avrupada ünü en parlak ve en zeki gösterici.
Only by reputation.
Ünü kendinden önce gidiyor.
Only by reputation.
Sadece ününü duydum.
By reputation.
Adını duydum.
Oh, by reputation.
- İsmini duydum. Şimdi anladım.
By reputation.
- Şöhretinden.
I guess it slipped my mind, but the Pit's never been what it's supposed to be, by reputation anyway.
Herhalde aklımdan çıktı, ama Purple Pit hak ettiği üne asla kavuşamadı.
By reputation, of course.
Elbette, adını duymuştum.
By reputation only.
- Sadece ismen.
He says he's never met him, he knows him only by reputation.
Hiç görüşmediğini söylüyor, sadece şöhretini bilirmiş.
Mostly by reputation.
Genellikle ünlü kişileri.
- By reputation.
Ününü tanıyorum.
- I know you by reputation.
- Adını duymuştum.
We were preceded by reputation as colonial slave traders.
Bizden önce yayılan ünümüz köle tacirleri olduğumuz.
Much of New York was related to her... and she knew the remainder by marriage or by reputation.
New York'un büyük bir kısmı akrabasıydı... geri kalanını da evlilik yoluyla ya da şöhretlerinden tanıyordu.
- Only by reputation.
- Sadece isim olarak.
By reputation.
Çok ünlü bir ismi var.
Being a married man, I only know her by sight and reputation.
Evli olduğumdan onu sadece resimlerinden ve duyduğum kadarıyla tanıyorum.
And as you love your reputation more than your sense of duty you won't jeopardise it by going to Scotland Yard.
Ve saygınlığını görev duygundan daha çok sevdiğin için Scotland Yard'a giderek bunu tehlikeye atmazsın.
I've got a good reputation with the Admiral and I ain't gonna lose it on account of any letter written by some smart aleck college officer!
Amiralin gözünde iyi bir yerim var bunu... ukala bir okullu subayın yazdığı mektup yüzünden kaybetmeyeceğim!
But his attempt to murder three innocent men... to protect his own reputation will be prevented by the general staff.
Ancak kendi ününü korumak için bu üç masum adamı... öldürme teşebbüsü Genelkurmay tarafından destekleniyor.
You have to keep up the reputation and the honour of the French army... by accepting your defeat.
Yenilginizi kabul edip, Fransız ordusunun şeref ve itibarını.. .. ayakta tutmak zorundasınız.
Is this superhuman going to subdue the savage beast by the pure power of his eye, or the menace of his six shooter, or simply by his reputation?
Gerçekten büyük bir silahşör. Demek bu süper insan kasabamızı basan haydutları zorla dize getirecek, ve bu sayede ününe ün katacak öyle mi? Ben buna katılmıyorum.
Matter of fact, his prowess with the blade is surpassed only by his reputation with the ladies.
Gerçeği söylemek gerekirse kılıçtaki ustalığını... sadece hanımlar arasındaki ünü geçebilir.
I know you by your reputation, of course.
Ününüzü duydum elbette.
Threaten to ruin my reputation by accusation, create a doubt about me.
Suçlamalarla itibarımı zedeleyin. Hakkımda şüpheler yaratın.
( man ) Mr Roosevelt began by saying that when he was a young man the great reputation in the American military was General Grant, who had once sent an order saying that he would accept no terms but unconditional surrender, and that these in fact were the terms that the Allies, or the United Nations, wanted to present to their enemies.
Bay Roosevelt, sözlerine genç bir adamken Amerikan ordusundaki en şöhretli komutanın General Grant'in bir keresinde gönderdiği emirde koşulsuz teslim olma dışındaki hiçbir şartı kabul etmeyeceğini söylemesiyle başladı ve aslında düşmanlarına şartlarını sunacak olan da Müttefikler ya da Birleşmiş Milletler'di.
People say that Bill's destroyed his reputation by drinking. It ain't so.
Herkes Bill'in, şöhretini içkiyle yok ettiğini söyler ama öyle değildir.
Why risk your reputation by getting mixed up in this?
Bu olaya karışarak, neden saygınlığını riske atıyorsun?
That word's been given a bad reputation by the young.
Bu kelimenin adını gençler kötüye çıkardı.
Are you afraid that I might sully the reputation of Lincoln High by my drinking on duty?
- Ne var, Andrew? Görev başında içki içerek Lincoln Lisesi'nin itibarına leke sürmemden mi korkuyorsun?
But by killing him the way they did, they not only took his life, they took his reputation, his credibility, his dignity.
Ama onu öldürerek amaçlarına ulaştılar. Onun yalnızca canını almadılar, şöhretini, güvenilirliğini, ve itibarını da aldılar.
I don't think you got your reputation by living on a diet of wild rice.
Yaban pirinçlerine dayalı bir diyet sürerek üne sahip olduğunu sanmıyorum.
I started out... by trying to use Leonard to make my reputation.
İşe başlarken amacım... Leonard'ı isim yapmak için kullanmaktı.
I was willing to destroy a person's reputation by selling a picture to a sleazy newspaper just to get my career started.
Bir kişinin itibarını yıkmak üzereydim. Fotoğrafını çekip adi bir gazeteye satacaktım. Sözde mesleki kariyerime başlamak için.
See, I didn't get the reputation for being Bad Billy Pratt by accident.
Şans eseri K.ötü Billy Pratt olmadım.
But he destroyed his reputation by making wild promises about his positronic brain design. Almost all of which failed.
Ama saygınlığını pozitronik beyin hakkında, neredeyse hepsinde de yanıldığı... inanılmaz sözler vererek kendisi yok etti.
Your reputation is known by his Majesty and the court.
Majesteleri, sizin ününüze saygı gösteriyor.
I fear you will not improve any reputation I have acquired by adding the Thor Bridge mysteries, your annals I fear I made a serious misjudgment.
Korkarım, Thor Köprüsü gizemi hakkında senin günlüklerine yeni bir itibar kazandıracak gelişmeler kaydedemedim, Korkarım, ciddi anlamda yanlış bir hüküm verdim.
But legally we cannot move until some victim is prepared to sacrifice their reputation by going to the police.
Fakat bir kurban polise giderek ününü feda etmeğe hazır oluncaya kadar yasal olarak harekete geçemeyiz.
By fighting over a couple of girls from Queens college... you have maligned the reputation of Rajput college.
Queen kolejin kızları için... Rajput kolejin itibarını zedelediniz.
Well, you may claim that I have an unfair advantage, but no more so than Nijinsky, whose reputation as the world's most incomparable dancer is untainted by the fact that his feet were abnormal... havin'the bone structure of bird feet.
Bunun haksız bir avantaj olduğumu düşünebilirsin. Ama Nijinsky kadar değil. Dünyanın en büyük dansçısı olma unvanını sahip olduğu anormal ayakları sayesinde aldı.
You expect this jury to believe that decorated police officers... would risk their career and their reputation... by threatening your father?
Madalya almis polis memurlarinin BaBanizi tehdit ederek, kariyerlerini ve sÖhretlerini tehlikeye ataçaklarina, Bu jürinin inanaçagini mi saniyorsunuz?
My reputation is ruined by this scoundrel.
Bu serseriler yüzünden ünüm lekelendi.
Well, if his reputation is anything to go by, he'd love to shock the socks off any churchman that goes near him.
Denilenler doğruysa yanına giden her din adamının pabucunu ters giydirmekten çok hoşIanıyormuş.
And as I am sure you realize by now my reputation for resourcefulness is well-deserved.
Şimdiye kadar gücümün şöhretinin haklı olduğunu anladığından eminim.
Because no matter where we go our reputation precedes us - a reputation tainted by the lies of our competitors, who spread the impression that we are not to be trusted.
Çünkü nereye gidersek gidelim şöhretimiz bizden önce gidiyor - rakiplerimizin bizim güvenilmez olduğumuz intibasını yayan yalanları tarafından lekelenmiş bir şöhret.