Bygones traduction Turc
334 traduction parallèle
I want to let bygones be bygones.
Geçmişi unutalım istiyorum.
But you always let bygones be bygones... and this is such a happy ending to our escapades.
Ama her zaman eski defterleri kapatırsın ve bu da yaptığımız çılgınlığa uygun bir mutlu son oldu.
We should... - Let bygones be bygones.
- Olanları maziye gömelim.
She says she's willing to meet you on friendly terms, and let bygones be bygones.
Seninle arkadaşça görüşmek ve... olanları geçmişte bırakmak istediğini söylüyor.
That's all right, Stanley. Let bygones be bygones.
Geçmişte olanlar geçmişte kalsın.
Let's let bygones be bygones.
Olanları unutalım.
Let bygones be bygones.
Bırakalım geçmiş geçmişte kalsın.
- We'll let bygones be bygones, huh?
- Geçmişi unutalım, tamam mı?
But we're willing to let bygones be bygones.
Ama eski defterleri kapatmaya hazırız.
Let bygones be bygones.
Geçmişte olanları unutalım.
Nugent, what do you say we let bygones be bygones, huh?
Nugent, ne dersin, geçmişteki husumeti sonlandırmaya?
Well, darling, let bygones be bygones.
Tatlım, geçmişi geçmişte bırak.
Let bygones be bygones.
Bırak geçmişte kalan geçmişte kalsın.
Bygones is bygones.
Mazi, mazide kaldı.
" Let bygones be bygones.
" Olanlar geride kalsın.
I have decided to let bygones be bygones.
Olanlar geride kaldı.
Like I always say, let bygones be bygones and I hope you're
Her zaman dediğim gibi, geçmişi geçmişte bırak ve umarım sende her nerdeysen aynı şeyi söylersin.
"Willing to let bygones be bygones."
" Geçmişin geçmişte kalması dileğiyle...
Let's just let bygones be bygones, shall we?
Olan oldu artık.
Let's let bygones be bygones.
Dün dünde kalmalı.
I'm willing to admit that I've been letting the government down a little lately, I haven't been taking any relief or unemployment insurance but I'm willing to let bygones be bygones. We'll get together sometime.
Kötü niyetli adamları geri püskürten, her türlü resmi ve mali zorluğu atlatan, zorlukların üstesinden gelen küçük bir koloninin küçük bir yerleşimin tarihini dinledik.
If you let bygones be bygones, he can openly acknowledge the child.
Eğer geçmişi unutup affedersen, o da ilk torununu öpebilecek.
Can't we let bygones be bygones?
Olanları unutsak nasıl olur?
It'd be my pleasure and honor to buy you a drink and kind of let the bygones go.
Hatamı telafi etmek için size içki ısmarlamaktan şeref ve onur duyarım.
I'm glad to see you are willing to let bygones be bygones.
Eski defterleri kapatmak istediğine sevindim.
Bygones is bygones.
Geçmişe mazi derler.
Miss Ocho, let this be bygones.
Bayan Ocho, lütfen bu yaşananlar mazide kalsın.
Let bygones be bygones
Kimse yenilmez değildir, o haydutlar bile!
Old friend, let's let bygones be bygones.
Dostum, geçmişi rahat bırakalım.
Well, let bygones be bygones, eh?
Ee, geçmişe mazi derler, ha?
Let bygones be bygones. Get some sleep.
İdare edin birbirinizi, Şimdi uyumaya gidin
What do you say, Colonel, if we just let Saigons be bygones... and make a deal?
Ne dersin Albay Saigon'u geçmişte bırakıp anlaşma yapabilir miyiz?
I'm willing to let bygones be bygones.
Geçmişi geçmişte bırakalım.
- Oh, let bygones be bygones.
- Geçmişi unutalım.
Can you not let bygones be bygones and show them around?
Eski defterleri kapatıp onlara etrafı gezdiremez misin?
But, hey, I'm willing to let bygones be bygones.
Ne fark eder, ben tümünü geçmişte bırakmaya hazırım.
- Please, let bygones be bygones.
Lütfen geçmişi unutalım.
Can't we let bygones be bygones?
- Geçmişi geçmişte bırakamaz mıyız?
No regrets, no remorse, let bygones be bygones
Pişmanlık yok, vicdan azabı yok... geçmişi unutalım.
Jimmy says let bygones be bygones.
Jimmy aramızı silahsız tutalım diyor.
But one thing, if you spare me, bygones are bygones... and when you're all in court for piracy and murder... I'll save you all I can.
Ama canımı bağışlarsanız her şey geride kalır ve siz korsanlık ile cinayetten yargılanırken sizi kurtarmaya çalışırım.
Cates, even though there's no love lost between us, let's let bygones be bygones.
Cates, her şeye rağmen, aramızda sevgi kaybı yok, bırakalım geçmiş, geçmişte kalsın.
Shall we let bygones be bygones?
Olanları unutalım mı?
The Don and I, we was thinking, let's let bygones be bygones.
Biz şirket olarak, bırakalım geçmiş, geçmişde kalsın, diye düşünüyoruz.
Let bygones be bygones.
Eski defterleri karıştırıp durma.
Let bygones by bygones
Ne olacaksa olsun.
Snow, let bygones be bygones.
Kar, geçmiş geçmişte kalmıştır
When he says he was wrong, when he says that I should have gotten the job, then you talk about bygones being bygones.
Yanıldığını görevi benim almam gerektiğini söylerse, o zaman geçmişte olanları unutmaktan konuşuruz.
I say, let's let bygones be bygones.
Diyorum ki ; olan oldu, her şeyi unutalım.
Let bygones be bygones, I always say.
Hep söylediğim gibi bırak geçmiş geçmişte kalsın
I think - - Let bygones be bygones.
Bırakalım, geçmiş geçmişte kalsın.