Cabaret traduction Turc
429 traduction parallèle
CAUGHT IN A CABARET
FARS KOMEDİ
Do you know where Marie is, the maid of the cabaret?
Garson, Marie'n nerede olduğunu biliyor musunuz?
She kind of dropped out of sight after I closed the cabaret.
Gösteri işini kapattığımdan beri haberini almadım.
A couple of months after the cabaret closed.
Kulüp kapatıldıktan birkaç ay sonra.
If it keeps rolling in, you can quit the cabaret and move right into Park Avenue.
Akmaya devam ederse kabareyi bırakıp Park Bulvarı'na taşınabilirsiniz.
- We'll stick to the cabaret.
- Kabareye devam.
Her name is Loletta Prima, she's a cabaret singer.
Adı Loletta Prima, bir kabareci.
why did you take him to that cabaret?
Onu neden o kabareye götürdün?
It was he who shot at you at the cabaret, a waiter identified him, I am dumbfounded.
Kabarede vurulmanı ayarlamak için. Bir garson kendisini teşhis etti. Buna çok şaşırdım.
Yes, you see the Inspector and I... went to a cabaret last night.
Evet, Müfettiş ve ben dün gece... kabareye gittik. Yani, sonra bütün gece benim dairemde kaldı.
She was a cabaret dancer.
O bir kabare dansçısı.
I'd have loved to tell him a thing or two about his cabaret.
Kabaresi hakkında ona bir-iki şey söylemek isterdim.
Working in cabaret?
Kabarede mi çalışıyorsun?
Not to watch a cabaret show.
Kabare şovu seyretmek için değil.
Lose your job over at the cabaret?
Kabaredeki işini mi kaybettin?
Marc had an offer from the cabaret of the hotel.
- Marc oteldeki gece kulübünden bir teklif aldı.
But if you win, then we all gotta show up at the mission doll's cabaret?
Ama sen kazanırsan hepimiz misyoner kızın kabaresine gideceğiz.
She worked in a pool hall, not a cabaret.
Sandığım gibi kabarede değil bir bilardo salonunda çalışıyordu.
- To a cabaret.
- Kabareye gidecek.
Come help the cabaret out of her trousers!
Hadi, pantolonunu çıkartmasına yardım edelim!
He had an ad for a cabaret on his back.
Sırtında bir kabare reklamı vardı.
So you said he plays music at a cabaret?
Bir kabarede müzikle uğraştığını söylemiştin değil mi?
This joint's got a cabaret licence.
Bu batakhanenin kabare ruhsatı var, değil mi?
And she was found dancing and singing in a cabaret by that man and he took her and built for her the great house in the Western Addition.
Bu adam, onu kabarede dans ederken ve şarkı söylerken keşfetti ve onu aldı ve ona Batı Addition semtindeki bu büyük evi yaptı.
She used to work in a cabaret, so...
O bir kabarede çalışıyordu...
Would you give me the Maxim Cabaret?
Maxim Cabaret'i bağlar mısınız?
By the way, a friend of mine who was here told me about a place that's not too bad. Some sort of cabaret... The Chit Chat...
Arkadaşım dedi ki bir yer varmış, müzikhol mü, bar mı, öyle bir şey.
Once, in a cabaret like this one, there was a beautiful girl she had long legs like that one.
Benim birkaç kez gitmişliğim var. Bir keresinde bir kabareye gittim, çok güzel bir kız vardı.
When they learned that the violator played the clarinet, they went to the cabaret where he was playing...
Hammersville'in erkekleri tecavüzü ve klarnet çalan adamı duyunca bu adamın çalıştığı kabarenin yolunu tutmuşlar.
- right. I told her to go in the evening to the cabaret and we would talk there.
Evet. "Bayan Brownell" dedim "bu gece kabareye geldiniz" ve sizinle iş için anlaştık, öyle değil mi? "
Stop acting like a cheap cabaret girl.
Ucuz kabare kızları gibi davranmayı bırak.
You'd better go to a fancy cabaret, or your mother will wear black.
Gece kulübüne gitsen daha iyi olur, yoksa annen siyahlara bürünecek.
Before I was married... I was a dancer in a cheap cabaret.
Evlenmeden önce ucuz bir kabarede dansçıydım.
This isn't a cabaret.
Burası gece kulübü değil.
CABARET BLUE BIRD
MAVİ KUŞ KABARESİ
It can happen to cabaret dancers.
Kabare dansçılarına olur.
Living with a couple of cabaret bints.
Kabareden iki kızla birlikte yaşıyorlardı.
One's in the theater, and the other's in cabaret.
Birisi tiyatroda, diğeri de kabarede oynuyormuş.
Well, I... I was thinking about a little cabaret I know on Rigel ll.
Şey, ben... Rigel II'de gördüğüm küçük bir kabareyi düşünüyordum.
I went to the cabaret.
Doğruca kabareye gittim.
Come tonight to cabaret, you need to have a fun.
Bu gece kabareye gel benimle. Eğlenmeye ihtiyacın var.
She came down to the cabaret after you left... and she's been by the window, looking out at the sea ever since.
Sen buradan ayrılınca o da bara indi. O zamandan beri sürekli camdan denizi gözetliyor.
We're promised a cabaret this year.
Bu seferki müzikli, danslı bir eğlence olacak.
- Let's go back - the cabaret's on.
- İçeri dönelim. Dans gösterisi başlayacak.
- I thought there was a cabaret.
- Hani danslı gösteri olacaktı. - Olacak.
Well, I've got to stop you there, Block, I'm afraid because we've got someone who's been doing cabaret in the new forest from America, will you welcome please, a Chippendale writing desk.
Kütük, korkarım kesmemiz gerek çünkü aramızda yeni ormanda kabare yapan biri var alkışlarınızla Amerika'dan bir Chippendale yazı masası.
A fella last night in the club said that my voice was wasted on cabaret material.
Dün gece kulüpteyken adamın biri sesimi kabarelerle harcadığımı söyledi.
I don't want any invalid washed-up cabaret artists in my beautiful basement, sir.
Güzel bodrumumda işi bitmiş, çürüğe çıkmış kabare şaklabanı istemiyorum.
Fourstar vehicles at the observation...
Cabaret ve Fourstar araçları gözlemde...
The first item on the menu of international cuisine. And every thursday night There's bloody cabaret in the bar
Ve her perşembe akşamı barda berbat bir kabare şov vardır.
''Willkommen, bienvenue, welcome''lm Cabaret, au Cabaret, to Cabaret.''
"Willkommen, bienvenue, hoş geldiniz. " lm Cabaret, au Cabaret, Kabare'ye. "