Caleb traduction Turc
3,017 traduction parallèle
- Caleb!
- Caleb!
- Caleb, can I just say you forget, I've seen the reviews of the masterpieces you and Mom have been churning out.
Caleb, annemle birlikte yaptığınız sanat eserlerinin hepsini gördüğümü söyleyebilir miyim, unuttun sanırım.
This is all Caleb. All Caleb.
Hepsi Caleb'in marifeti.Hem de hepsi.
Caleb?
Caleb?
Caleb's done crazier things than draw his own blood.
Caleb kendi kanını kullanmaktan çok daha çılgınca şeyler yaptı.
- Caleb and I were dating, and he asked me if I could run a camera.
O zamanlar Caleb'le çıkıyorduk bana kamera kullanabilir misin diye sordu.
and we promote it like a memorial, and then Caleb will come out of hiding.
... anıt mezar gibi düzenleriz, onlar da dayanamayıp gelirler.
- You pay attention, Caleb.
Söyleyeceklerimi iyi dinle Caleb.
- Those boys love Caleb, so don't you ruin that.
Çocuklar Caleb'i seviyor, lütfen bunu mahvetmeyin.
Create new identities we could slip into when Caleb and Camille died.
Caleb ve Camilia öldüğünde ayrılabilmek için yeni kimlikler oluşturduk.
- No, it wasn't just the art, Caleb.
Hayır, sadece sanat değildi Caleb.
And, Caleb, let me tell you, on cursory interaction, you cannot tell at all.
Caleb, yüzeysel bir etkileşimle hiç bir fikir sahibi olamazsın.
Oh you don't know? You didn't tell Caleb?
Caleb'e söylemedin mi?
I'll stay with Caleb so you don't get him killed too.
Ben Caleb'in yanında kalırım, böylece onu da öldüremezsin.
Caleb!
Caleb!
- Caleb!
- Caleb.
Caleb, there's nothing left in Abnegation.
Caleb, Fedakârlık'ta bir şey kalmadı.
I know you think Caleb is your responsibility but he made his own choice.
Kendini Caleb'den sorumlu hissettiğini biliyorum ama o tercihini yaptı.
Caleb.
Caleb.
You and dad and Caleb and Four.
Sen, babam, Caleb ve Dört.
What does Jeanine think is in that box Caleb?
Jeanine o kutunun içinde ne olduğunu düşünüyor Caleb?
Jeanine murdered an entire faction Caleb.
Jeanine bir topluluğun tamamını katletti Caleb.
Find solace in your faction, Caleb.
Teselliyi topluluğunda bul Caleb.
Why don't you call Caleb back and discuss it? - I have to. - I know.
Neden Caleb'i arayıp bunu konuşmuyorsun?
Caleb, give me my baby.
Caleb, bebeğimi ver bana.
What do you know, Caleb?
Sen neler biliyorsun, Caleb?
Caleb, you're hiding something!
Caleb, sen bizden neyi gizliyorsun?
What, Caleb?
Ne, o, Caleb?
Caleb, what are you hiding?
Caleb, bizden sakladığın ne?
You talk big, Caleb, but you can act.
Hep büyük konuşursun ama, bir boka yaramazsın.
I need you to be stronger, Caleb.
Senin, daha güçlü olmanı istiyorum, Caleb.
You know my sister Rebecca and her husband Caleb?
Kızkardeşim Rebecca ve kocası Caleb'i tanıyorsun, değil mi?
Caleb... why didn't you stop that car?
Caleb... neden o arabanın motorunu durdurmuyorsun?
Do it, Caleb!
Yap şunu, Caleb!
She says she saw Caleb Baarker kill her mother.
Caleb Baarker'ın annesini öldürdüğünü ve herşeyi gördüğünü söylüyormuş.
Caleb, step away from the front of the car.
Caleb, hemen arabanın önünden çekil.
- Get away from me, Caleb.
- Çekil, yanımdan, Caleb.
Caleb.
- Caleb.
Alright. Caleb.
- Tamam, Caleb.
Caleb is his dad.
Caleb, Dylan'ın babası.
Caleb?
Caleb.
Potential contact Caleb has been there but, he knows nothing.
Muhtemel temas Caleb buradaydı ama hiçbir şey bilmiyor.
Goddammit, Caleb, I'm dying!
Lanet olsun, Caleb, Ölüyorum!
You're not even Caleb.
Sen Caleb değilsin ki.
You're Caleb.
Sen Caleb'sin.
If you're Caleb, where's Hunter?
Sen Caleb'san Hunter nerede?
I... I'm afraid this is not a request, Caleb. It is an order.
Korkarım bu bir rica değil emir Caleb.
Look, Caleb, this is not my order. - It's Washington's.
- Bak Caleb bu benim değil Washington'ın emri.
- Caleb, listen to me.
- Caleb dinle beni.
That's on you. Caleb.
- Bu da senin yüzünden.
- Signal Caleb. - What?
- Caleb'a işaret ver.