Can't it traduction Turc
91,771 traduction parallèle
- It can't be moved.
- Başka yere götürülemez.
I can't stand it. I don't want it.
İçi parçalanan birinden başka bir şey değilim!
It's not that he doesn't believe, my dear.
İnanmadığı şey bu değil canım.
So the idea is that I built a back door into the Framework so they can escape, but the problem is, I can't make them use it.
Çıkabilmeleri için Framework'a bir arka kapı inşa etmeyi planlıyoruz. Sorun şu ki onlara zorla kullandıramam.
Can't return a steak with a bite taken out of it.
İade alınmaz.
We're born into a certain time and place, and there ain't nothing we can do about it.
Belli bir zaman ve yer için doğarız, bunu değiştirmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
I do know that it won't be long before there's more of them than there are of us, and then it won't be nothing you or anybody else can do about it.
Çok geçmeden sayıca bizden üstün olacaklarını ve o zaman senin ya da başka birinin yapabileceği bir şey kalmayacağını biliyorum.
Yeah, but what if it comes back and we can't stop it this time?
Evet ama ya geri dönerse ve bu sefer onu durduramazsak?
He can fight it all he wants, but he can't deny his reason for being.
İstediği kadar mücadele etsin varlığının sebebini inkâr edemez.
Can't rush it.
Aceleye getiremeyiz.
It can't.
Olamaz.
They can't just take it.
Bir anda alamazlar.
We'll figure it out. This can't last.
Bir çözüm bulacağız.
It can't be helped.
Kimse yardım edemez.
I can't even get it together to end my affair.
Yasak ilişkimi bitirecek kadar bile iradem yok.
I can't find it.
Bulamıyorum.
- I know that, but it doesn't mean that I can get you- -
Bunu ben de biliyorum ama bu sana ortaklık vere...
How's it gonna look if he tells the world that we can't handle his business anymore?
Eğer işini yürütemediğimizi herkese söylerse nasıl görüneceğimizi düşünüyorsun?
Can't you feel it, Jesse?
Hissedemiyor musun Jesse?
They can't even buy a bottle of lotion without us knowing about it.
Bizim haberimiz olmadan losyon bile alamazlar.
The worst part is, I can't even talk about it with the person I love the most because she'll blame herself, and that's not what I want.
En kötüsü de bunu en çok sevdiğim insanla paylaşamıyorum çünkü kendisini suçlayabilir. Ben bunu istemiyorum!
If I can't, I'll make it for you.
Edemezsem kendim yapacağım.
I can't do it. [sighs]
Yapamıyorum.
- I can't help it.
- Elimde değil.
My God. I can't believe it.
Tanrım inanamıyorum.
There's something you can do about it, you just don't wanna do it.
Yapabileceğin bir şey var ama yapmak istemiyorsun.
Well, then shouldn't I go with you so we can stop it?
O zaman benim de seninle gelmem gerekmez mi?
I can't handle it, then you have not been paying attention.
Sen de her ne çıkarsa halledemeyeceğimi düşünüyorsan hiç dikkat etmemişsin.
I can't believe it.
Buna inanamıyorum.
Because Gibbs has something on him and if I can't find out what it is, then I can't get her off that committee.
Çünkü Gibbs'in elinde bir koz varsa ve bunu öğrenemezsek onu attıramayız.
If you can't find something in the next 45, it means there's nothing to find. Bullshit.
Sonraki 45 dakikada bir şey bulamamışsan bulunacak bir şey yok demektir.
What if I can't do it and Mike doesn't get into the Bar?
Ya beceremeyip Mike'ın avukat olma şansını mahvedersem?
I went over it with Benjamin, and we can't get the overlap under 30 %.
Benjamin ile inceledik, benzerliği % 30'un altına indiremiyoruz.
And if you can't, we'll have done it for Mike. Zane will hire you.
Ettiremezsen de Mike için yapmış oluruz.
Has it ever occurred to you that you don't have a clock and can have children whenever you want?
Bir biyolojik saatinin olmadığının her zaman çocuk yapabileceğinin farkında mısın?
You can't give out name partner like it's Halloween candy.
Sana yardım etmeye çalışıyorum. İsim ortaklığını şeker gibi dağıtamazsın.
I can't tell you that, Louis, but I can tell you it was your behavior that drove Tara away, and, if you keep letting your emotions dictate your behavior, you won't need to worry about being replaced.
Bunu ben söyleyemem, Louis, fakat sana, Tara'yı uzaklaştıranın bu davranışların olduğunu ve duygularının davranışlarını kontrol etmesine izin verirsen, yerine birinin gelmesini endişe etmek zorunda kalmayacağını söyleyebilirim.
Name partner means something, and I can't just give it away to make a statement.
İsim ortaklığının bir anlamı var ve bir güç gösterisi için öylece veremem.
I know, and it's a good thing I do because... you can't be a partner, Donna.
Biliyorum ve kapımın olması güzel çünkü...
Well, I don't... I don't know how it works exactly, but that, uh, you were gonna do some kind of... Of review of the people you work with and how things can be done better.
Şey, bilmiyorum... tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir şeyler yapacaktınız birlikte çalıştığınız kişilerin gözden geçirilmesi ve işlerin nasıl daha iyi yapılacağı ile ilgili.
If I told you the stories of lo que pasa in those fields, you'd say that we're making it up... that it doesn't happen... that it can't happen here.
Size şu tarlalardaki olayları anlatsaydım "ne olurdu", biz uzlaşırız bir şey olmaz burada olmaz, derdiniz.
We just can't see it yet.
Henüz göremiyoruz.
I can't believe it.
İnanamıyorum.
Yeah, well, I can't just make the visa process move faster just because I want it to, all right?
Vize işlemlerini kendim hızlandıramam, değil mi?
It can't look like you're running.
Ama kaçıyor gibi görünemezsiniz.
You can't match it.
Bana yetişemezsin.
It can't hurt very much.
Fazla canın yanmaz.
They say you can't ride two horses with one behind, but in today's business world, it's a smart move, as long as you're up-front about it so no one can accuse you of being disloyal, only intelligent.
Aynı anda iki atı süremezsin derler ama günümüzde buna zekice hamle diyorlar. Kimsenin seni vefasızlıkla suçlayamayacağı şekilde dürüst olduğun sürece tabii.
Still can't believe you let her have it and not me.
Bana değil de ona verdiğine inanamıyorum.
Oh, I just can't believe he got so public about it, ya know?
Sadece bu kadar aleni yaptığına inanamıyorum.
You can't have it all ways, Alison.
Her şey istediğin şekilde olamaz Alison.
can't it wait 76
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's not 5855
itch 25
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's not 5855
itch 25
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72