Can i see you for a second traduction Turc
69 traduction parallèle
George, can I see you for a second?
Ofise gel.
- Can I see you for a second?
Bir saniye bakar mısın?
Can I see you for a second, please?
Bir saniyenizi alabilir miyim, lütfen?
Al, can I see you for a second?
Al, biraz konuşabilir miyiz?
Can I see you for a second?
Biraz konuşabilir miyiz?
Jim, can I see you for a second?
Jim, bir saniye gelebilir misin?
Can I see you for a second?
Bir saniye konuşabilir miyiz? - Evet.
Can I see you for a second?
Sizinle biraz görüşebilir miyim?
- Phoebe, can I see you for a second?
- Phoebe, bir saniye konuşabilir miyiz?
- Phoebe, can I see you for a second?
- Phoebe, bir saniye konuşabilir miyiz? - Tabii.
She's very- - can I see you for a second, please?
Bir saniye konuşabilir miyiz lütfen? İzninizle.
- Why is it so difficult? - Can I see you for a second?
Pardon, biraz konuşabilir miyiz?
Larry, can I see you for a second?
Larry, bir saniye bakar mısın?
Doug, can I see you for a second? Oh.
- Bir saniye konuşabilir miyiz, Doug?
Major, can I see you for a second?
Binbaşı bir dakika bakabilir misiniz?
RICK : Ryan! Can I see you for a second?
Ryan, bir saniye görüşebilir miyiz?
Russ, can I see you for a second?
Russ bir saniyeliğine görüşebilir miyiz?
Sandowski, can I see you for a second?
Sandowski, biraz gelebilir misin?
- Rachel, can I see you for a second?
- Rachel, bir dakika konuşabilir miyiz?
Can I see you for a second?
Seninle bir saniye görüşebilir miyim?
Can I see you for a second?
Seninle biraz konuşabilir miyim?
Can I see you for a second?
Seninle bir saniye konuşabilir miyim?
Can I see you for a second?
İki dakkikalığına buraya gelirmisin?
Can I see you for a second?
Bir saniye görüşebilir miyiz?
Can I see you for a second?
- Bir saniye konuşabilir miyiz?
Can I see you for a second?
Bir saniyeliğine konuşabilir miyiz?
Can I see you for a second, please, ma'am?
Bir dakikanızı alabilir miyim lütfen bayan?
Hey, pam, can i see you for a second?
Pam, bir saniye konuşabilir miyiz?
- Hannah, can I see you for a second? Oh, yeah.
Hannah, Hannah, biraz gelir misin?
Timmy? Can I see you for a second?
Timmy, bir saniye gelir misin?
Can I see you for a second, please?
Bir saniye konuşabilir miyiz?
Aria, can I see you for a second?
Aria, bir saniye bekler misin?
Can I see you for a second, Kate?
Bir dakika görüşebilir miyiz, Kate?
I'd like to see you for a second, can I?
Bir saniyeliğine, seninle görüşebilir miyim?
I'm sure I'm the last person you want to see... after last night, but, uh... Um... Can we talk alone for a second?
Dün geceden sonra muhtemelen görmek isteyeceğin son insan benim ama yalnız olarak biraz konuşabilir miyiz?
Can I see you in the kitchen for a second?
Lindsay, biraz mutfağa gelebilir misin?
Nice to see you. - Can I steal him away for a second?
- Bir saniyeliğine onu çalabilir miyim?
I see nothing here to suggest... something as exotic as glioblastoma, Mr. Klein... but if you'd like I can refer Mr. Smallwood to another neurologist... for a second opinion.
Bunu söyleyecek hiçbir şey göremiyorum burada... glioblastoma göremiyorum, Bay Klein... Fakat ikinci bir görüş için... Başka bir nöroloğa gitmek isterseniz Bay Smallwood'u önerebilirim...
I've got this, Mom. Can I see you in the hall for a second?
Seninle biraz koridorda görüşebilir miyim?
Russ, can I see you for a second?
Merhaba.
Joey, can I see you outside for a second?
Joey, bir kac saniyeligine disarda konusabilir miyiz?
Dewey, can I see you in your room for a second?
Dewey, bir saniye odanıza geleblir misin?
Tiff, can I see you over here for a second?
Tiff, bir saniye şöyle gelir misin?
Just stop for a second. I spoke to Miss Santini, and she says that if you keep cursing and fighting, you see, they can't let you in the group home, ok?
Miss Santini ile konuştum ve küfür edip kavga çıkarmaya devam edersen, seni grup evine almayacaklar tamam mı?
Can I just see you outside for a second?
Seninle dışarıda biraz konuşabilir miyiz?
Luke, can I see you in my office for a second?
Luke, seninle ofisimde görüşebilir miyim?
Detective, can I see you outside for a second?
Dedektif, bir saniyeliğine dışarıda konuşabilir miyiz?
Can I see you outside for a second?
- Seninle dışarıda konuşabilir miyim?
I wanted to talk to you for a second, but I can see you've got your hands full.
Seninle biraz konuşmak istiyorum ama görüyorum ki fazlasıyla meşgulsun.
Gina, Gina, Gina, can I see you in the hallway for a second? Look, here's what's currently happening- - you're being difficult, and I see this whole situation running a lot smoother if you choose to cooperate.
Gina, Gina, Gina, bir dakikalığına koridorda konuşabilir miyiz? Bak, şu an olan şey şu- - çok katı davranıyorsun, ve anladığım kadarıyla, eğer benle anlaşma yaparsan bu olay çok daha güzel olur.
Can I see you over here for a second, please?
Bir saniye görüşebilir miyiz, lütfen?