Can we have a minute traduction Turc
87 traduction parallèle
We're with the FBI. Can we have a minute of your time?
Bir dakikanızı alabilir miyiz?
Can we have a minute?
Bir dakika izin verir misiniz?
- Can we have a minute?
- Bir dakika izin verir misin?
Can we have a minute?
Biraz müsaade eder misiniz?
Can we have a minute, Mom?
Bize bir dakika müsaade edebilir misin anne?
Miami Metro P.D. Can we have a minute?
Miami Metro Polis Departmanı. Bir dakikanızı alabilir miyiz?
- April, can we have a minute?
- April bize bir dakika müsaade eder misin?
- Can we have a minute?
- Bir dakikamız var mı?
Love, c-can we have a minute, please?
- Bir dakika izin verir misin lütfen?
Hey. Can we have a minute?
Bir dakika izin versen?
- Can we have a minute?
- Bize bir dakika müsaade eder misiniz? - Tabii.
- Mel, can we have a minute?
- Mel, bir dakika gelir misin?
Can we have a minute of your time?
Birkaç dakikanızı alabilir miyiz?
Can we have a minute? Of course.
Konuşabilir miyiz?
- Can we have a minute?
- Bir dakika konuşabilir miyiz?
Abed, Vinnie, can we have a minute to talk about this?
Abed, Vinnie, bu konuda bir dakika konuşabilir miyiz? Tabii ki.
Hi. Can we have a minute alone?
Bize biraz izin verebilir misiniz?
Eli, can we have a minute alone?
Eli, bir dakika izin verir misin?
Luke, can we have a minute, please?
Luke, benimle gelir misin biraz?
Guys, can we have a minute?
Bize biraz müsade eder misiniz?
Well hey, wait a minute, we can't afford to have you sick.
Senin hastalanmanı göze alamayız. Neil, neden gidip biraz dinlenmiyorsun.
We can't have that, can we? Hey wait a minute!
Bunu kabul edemeyiz, değil mi?
Now, wait a minute. Can we have some more ice cream, please?
- Şimdi, bir dakika bekle.
- Can we have the music of for a minute?
- Bi dakikacık müzik alabilecek miyiz?
I just need a minute more of your time, so we can shoot from behind you towards me, and, um..... that way we have someplace to go when we cut.
İhtiyacımız olan bir dakika daha sonra arkana geçip, bana doğru çekim yapacak... Böylece kestiğimizde bize biraz alan kalmış olacak.
Can we have it a minute, guys, please? Thank you.
Onu bir dakika bize bırakır mısınız, arkadaşlar, lütfen?
Dr. Marvin, Bob, can we have you in here for a minute, please?
Dr. Marvin, Bob, lütfen bir dakikaya kadar sizi alabilir miyiz?
Can we please just have a minute alone?
Biraz yalnız konuşabilir miyiz?
Excuse me, well, let's take a fifteen minute break... so you can find the bathroom, smoke a cigarette, have a coffee, we'll meet in fifteen minutes, thank you.
Pardon, 15 dakika ara verelim. İhtiyaçlar için, sigara gibi on beş dakika.
Excuse me, well, let's take a fifteen minute break... so you can find the bathroom, smoke a cigarette, have a coffee, we'll meet in fifteen minutes, thank you.
Pardon, 1 5 dakika ara verelim ihtiyaçlar için, sigara gibi... on beş dakika
Okay, guys, if I can just have your attention for just a few minutes. We are going to be entering the water in a minute.
Pekâlâ millet, bir süreliğine dikkatinizi vermenizi istiyorum, birkaç dakika içinde suya girmiş olacağız.
Can we have a minute?
Biraz yalnız konuşabilir miyiz?
You know what? Can we just have a minute?
Bir dakika müsaade eder misiniz?
Can we have the room for a minute please?
- Bir dakika odayı kullanabilir miyiz?
I appreciate where this is coming from, but can we just have a minute? Paris, please.
Paris, lütfen.
We can't get a live feed. We have a satellite uploading images at five-minute intervals.
Eş zamanlı sonuç alamayız, ancak 5 dakikada bir görüntü yollayan bir uyduyu şu an kullanıyoruz.
Guys, can we have the room for a minute, please?
Çocuklar, odayı bir dakikalığına alabilir miyiz, lütfen?
If you have a minute, can we talk?
Bir dakikan varsa konuşabilir miyiz?
In a minute we have to run from this house as fast as we can.
Bir dakika içinde bu evden olabildiğince hızlı bir şekilde kaçacağız.
Wait a minute, you mean, we can't have sex?
Dur bir dakika... Yani... Sevişemeyecek miyiz?
We have some business to discuss, if you can pull yourself away from my product for a minute.
Biraz iş konuşmalıyız, bir dakikalığına kendini ürünümden uzak tutabilirsin.
Can we have a minute alone?
Bir dakika yalnız konuşabilir miyiz?
Dad, do you have a minute that we can go talk in private?
Baba, konuşabileceğimiz bir yer var mı?
Can we have the room for a minute?
Joe, odayı bir dakikalığına kullanabilir miyiz?
OK, so maybe Kermit signed away the theater and the Muppet name, but as long as we have a celebrity host, we can still pull off a heart-warming, last-minute triumph, right, Kermit?
Tamam, belki Kermit tiyatroyu kaybedecek belki Muppet adını da, ancak ünlü bir sunumuz olursa hâlâ herkesi rahatlatacak bir zafer kazanabiliriz, değil mi Kermit?
Can we have the captain for a minute, please?
Yüzbaşıyla biraz yalnız görüşebilir miyiz?
We can have a minute of silence, but it's not gonna bring him back.
Saygı duruşu yapabiliriz ama bu onu geri getirmeyecek.
Can... can we have... can have a minute?
Biz... biraz... başbaşa bir saniye.
Can we, um, have a minute?
Bir dakikanı alabilir miyiz?
Can we have a minute?
Bir dakika yalnız bırakır mısın bizi?
Can we... Can I have a minute, please?
Bize bir dakika müsaade eder misin?