Can you do me a favor traduction Turc
540 traduction parallèle
Can you do me a favor?
Bana bir iyilik yaparmısın?
Mark, can you do me a favor?
Mark, bana bir iyilik yapabilir misin?
Can you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Can you do me a favor? Yeah, sure.
Bana bir iyilik yapar mısın?
Can you do me a favor and get my cane?
Bana bir iyilik yap da bastonumu getiriver.
Can you do me a favor?
Bana bir iyilik yapabilir misin?
Can you do me a favor?
Ordamısın.Bana bir iyilik yapar mısın?
That's funny, Kel. Hey, can you do me a favor?
Dişlerinin arasına tavuk kanadı kaçmış olan mı?
Sal, can you do me a favor?
Sal, bana bir iyilik yapar mısın?
Can you do me a favor?
- Selam. Nasılsın?
Yeye. Can you do me a favor?
- Yeye, bana bir iyilik yapar mısın?
Can you do me a favor? Sure!
Bayım, sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
- Can you do me a favor?
- Bana bir iyilik yap.
Can you do me a favor and get a hotel for Mrs. Gasner and her daughter?
Bana bir iyilik yapıp, Bn. Gasner ve kızına bir otel ayarlar mısın?
Okay, can you do me a favor and take...
Bana bir iyilik yapıp şunları...
Can you, uh- - Can you do me a favor, my brown-skinned angel?
Şey, uh Benim için bir iyilik yapabilirmisin? Benim çukulata tenlim?
Caitlin, can you do me a favor?
Caitlin, benim için bir şey yapabilir misin?
Can you do me a favor and explain to Scott that which is obvious to everyone but him?
Bana bir iyilik yapar mısın? Kendisi dışında herkes iç in ayan beyan olan şeyi ona aç ıklar mısın?
Can you do me a favor please?
Bana bir iyilik yapar mısınız lütfen?
Can you do me a favor and hold off working at night for awhile?
Bana bir iyilik yapıp bir süreliğine geceleri çalışmayı bırakabilir misin?
Can you do me a favor?
Benim için bir iyilik yapar mısın?
Oh, can you do me a favor?
Ah, benim için bir iyilik yapar mısın?
Honey, can you do me a favor?
Tatlım, bana bir iyilik yapar mısın?
Hey, can you do me a favor?
Hey, bana bir iyilik yapabilir misin?
Elizabeth, can you do me a favor?
Elizabeth senden bir ricam var.
Listen, can you do me a favor and call her mother in cleveland?
Sizden bir ricam var. Cleveland'daki annesini arayabilir misiniz?
Can you do me a favor? Anything.
- Bana bir iyilik yapar mısın?
Nick, can you do me a favor?
bana bir iyilik yapar mısın?
Can you do me a favor?
Bana bir iyilik yapabilir misiniz?
Can you do me a favor, just call me back in like two or three minutes and whatever I say, just disregard it?
Beni üç dakika içinde ara yalnız söylediklerimi ciddiye alma?
Say, you can do me a favor.
Bana bir iyilik yapar mısınız?
I'm having a difficulty, and you can do me a favor for which I'm prepared to pay you.
Bir sorunum var ve siz bana bir iyilik yapabilirsiniz. Bunun için ödemeye hazırım.
And now you can do me a great favor.
Şimdi sen de bana bir iyilik yapabilirsin.
You would do me a great favor, if you can make him tell you the truth.
Ona gerçeği söyleyebilirsen, bana büyük bir iyilik yapmış olurdun.
It's not a big deal, but do you think you can do me a favor?
Çok önemli birşey değil ama... bana bir iyilik yapar mısın?
If I can snatch your weapon within 10 strokes, could you do me a favor?
10 hamlede silahını kaparsam, Bana bir iyilik yapabilir misin?
You, who are still on mother's milk, can do me a favor.
Şimdi, siz ağzı süt kokan çocuklar, bana bir iyilik yapabilir misiniz?
You can keep Njala for a little longer, long enough to get a maximum of money out of him, and in exchange, you'll do me a favor.
Sen, Njala'yı biraz daha uzunca tutabilirsin, ondan alabileceğin kadar parasını alırsın, ve karşılığında, bana bir iyilik yapacaksın.
Now that you're so in with him, you can't do me a favor? Don't bother.
İçeride onunla birlikteyken bana bir iyilik yapamaz mıydın?
Listen, I can't go anywhere, but how'd you like to do me a favor?
Dinle, şu an buradan ayrılamam, ama bana bir iyilik yapar mısın?
First, can you do me a little favor?
Öncelikle bana bir iyilik yapabilir misin?
I'm really feeling guilty about hiding that money from Marcy, so could you do me a favor and spend yours so I can share mine?
Parayı Marcie'den sakladığım için kendimi çok suçlu hissediyorum. Onun için bana bir iyilik yap ve kendi paranı harca ben de benimkini paylaşabileyim.
Maybe you can just do me a favor?
Belki de bana bir iyilik yapabilirsin.
Do me a favor. Can you talk to her?
Onunla konuşur musun?
Can you do me a little favor?
Benim için bir iş yapar mısın?
Can I ask you to do me a favor?
Senden bir ricada bulunabilir miyim?
I'm wondering if you can do me a favor.
Acaba bana bir iyilik yapabilir misin?
You can do me a favor by handing over Hope.
Hope'u vererek bana bir iyilik yapabilirsin.
- Luca, can you do me a little favor? - A favor?
- Luca, bana bir iyilik yapar mısın?
I can help you if you do me a favor.
- Eğer bana bir iyilik yaparsanız size yardım edebilirim.
We can talk about your future... if you can do me a favor.
Biz senin geleceğinden konuşabiliriz... tabii benim için bir iyilik yaparsan.