Candle traduction Turc
2,525 traduction parallèle
I have come with J for a candle light dinner
J ile mum ışığında akşam yemeği yemeye geldik.
It brightens in a few weeks, it fades away in a few months, and if you can catch it and watch just that little bit of an event, even billions of years later, when the light arrives at us, you have a standard star, a standard candle, to recognize distances with.
Birkaç haftada aydınlanır, birkaç ayda söner, ve eğer onu yakalarsanız ve olayın küçük bir kısmını izleyebilirseniz, milyarlarca yıl sonra gelse de ışık bize, ulaştığında uzaklığı anlayabileceğiniz standart bir yıldıza standart bir kandile sahip olmuş olursunuz.
Okay, so I tie him up, and I tell him, "you tell me who you gave the money to or I'll take this candle..."
Tamam, ben ona bağlayacağım ve ben, "sen bana onu söyle kim sana para verdi ya ben bu mum alacağım..."
But the question is, How to extinguish the candle which is Wayne?
Ama soru şu ki, Wayne'in mumunu nasıl söndüreceğiz?
That look of surprise on your face When the candle went out.
Mum söndüğünde yüzünün aldığı şekli.
Burning the candle at both ends?
Dinlenmeden bu kadar çalışmak...
It's only a candle!
- Bu sadece mum!
It's only a candle!
Sadece bir mum!
All right, I, uh, I put a candle in the bathroom to mitigate the smell of guys.
Tamam, banyoya insanların kokularını azaltması için bir mum koydum.
Well, I would have to go with Besser over de Rita, although nobody can hold a candle to Curly.
Rita'nın yerine Besser diyorum ben gerçi kimse Curly'nin eline su dökemez.
You know, there were a lot of hot women at that party tonight, but none of them could hold a candle to you.
Biliyor musun, bu geceki partide bayağı seksi kadın vardı ama hiçbiri eline su bile dökemez.
Crime lab confirmed the presence of candle wax. What?
- Suç laboratuarı vücudunda sıvı mum bulmuştu.
He was smothered with a burning down pillow While... He drank candle wax.
Sıvı mum içirdiler ve yanan bir yastıkla boğdular.
I guess when you look like a melted candle, flossing would just seem like pissing in the wind.
I guess when you look like a melted candle, flossing would just seem like pissing in the wind.
Someone was using open flames and disposed of let's say a lemon verbena peace candle they might have used for mediation, into the trash can and nearly burned down thousands of years of uncatalogued history.
Birileri açık ateş kullanıyormuş ve atmış, şöyle diyebilirim ki ; meditasyon için kullandıkları limon-şeftali kokulu mumları çöpün içine atmış. Kayıt altına alınmamış binlerce yıllık eserleri neredeyse yakıyormuş.
Well when Mr. Tolo fell he dropped his glass and it spilled onto a candle, but instead of putting out the flames the liquid inside the glass ignited.
Bay Tolo, bardağı elinden düşürdüğünde, mumun üzerine döküldü. İçindeki şey mumunu söndürmek yerine alev aldı.
The glass spilled on the candle after the candle fell.
Mum düştükten sonra bardak döküldü.
A whole night in that bush candle tree.
Bütün gece çalıların içinde saklanmıştık.
The only new age thing I want to do is stick an aromatherapy candle up my ass.
Yeni Çağ'da ortaya çıkan şeylerden sadece götüme bir aromaterapi mumu dikmek istiyorum.
Because I had a girlfriend in the'70s who tried to stimulate me once with a shabbat candle, you know, down there, but I was too uptight.
Çünkü 70'lerde bir sevgilim vardı ve bir keresinde beni tahrik etmek için alt kısmıma o şabat mumlarından sokmaya çalışmıştı ama çok sıkmışım, girmedi.
And the candle caught the rug on fire.
Mumlar da halıyı tutuşturmuştu.
A candle.
Al bakalım.
Henry Dahl will light a candle to reveal his shooter.
Henry Dahl, kendine ateş eden kişinin tuttuğu mumu yakacak.
That's your candle.
Bu da seninki.
He's trying to light the candle with the power of his mind.
Zihin gücüyle mumu yakmaya çalışıyor.
Jane must've dipped the kid's candle in the stuff before he gave it to him.
Jane, o mumu çocuğa vermeden önce fosfora karıştırmış olmalı.
Ball of Yarn, Lemonade Stand, Hats for Sale, Clap like This, Candle Maker, Deli Dude, Staring Contest!
Yün Yumağı, Limonata Standı, Satılık Şapkalar, Böyle El Çırp, Mum Yapıcı, Deli Ahbap, Bakışma Yarışması!
She told me to lean over the candle, breathe it in.
Bir muma doğru eğilip nefes almamı istedi.
She even ate a candle that smells like a chocolate chip cookie, so...
Damla çikolatalı kurabiye gibi kokan bir mumu bile yedi. Sen iyi misin?
An old candle factory outside Istanbul.
İstanbul dışında eski bir mum fabrikası.
It's used as a candle factory since 1960.
- 1960'dan beri mum fabrikası olarak kullanılmış.
Wouldn't want to scrape you off the ground like a candle.
Yerden kazımayalım sonra sizi mum gibi.
The candle factory has been approved for location.
Mum fabrikası mekânı onaylandı.
- Did you go to the candle factory?
- Mum fabrikasına mı gittin?
A candle factory.
Bir mum fabrikası.
The candle caught fire on its own.
Mum kendi kendine yandı.
The owner of the candle factory and his wife.
Mum fabrikasının sahibi ve karısı.
You're the owner of the candle factory, right?
Siz mum fabrikasının sahibisiniz değil mi?
This is the candle kiosk at the mall all over again.
Alışveriş merkezinde mum satacağız yine.
Is that a votive candle?
Adak mumu mu?
Candle wax on the nipples... that's nothing.
Göğüs uçlarına mum akıtmak mı? Hiç zevkli değil.
And then I'm just going to leave her there... buck-naked, covered in candle wax, tied to the bed.
Sonra onu orada kıçı başı açık, üstü başı mumla kaplanmış ve yatağa bağlanmış şekilde bırakacağım.
I'll get you a candle for the table.
Masaya mum getireyim ben.
We put the rice at the bottom like this, and light the candle on top of it.
Dibine bu şekilde pirinç koyuyoruz ve mumu üzerine yakıyoruz.
Did you blow the candle?
Mum üfledin mi?
When eating, candle light is necessary.
Bir yemek masasında mum olmalı.
* Pottery, and ventriloquy, candle making. *
# Çömlek yapmak, vantrilokluk ve mum yapımı #
Kowalski, light this candle!
Kowalski, mumu ateşle.
You wanna blow the candle out?
Mumu üflemek ister misin?
She lights a candle every Sunday at mass
- Pediatri cerrahı, evet.
He can come too, but we'll maybe skip the candle-light, what you say?
Yanlış anlaşılmasın. Yanılıyorsun!