Carpenter traduction Turc
1,200 traduction parallèle
I had a carpenter make an alphabet in wooden letters.
Bir marangoza tahtadan harfler yaptırdım.
Like the doctor, the blacksmith, the carpenter, Mr Figgis is an important figure in this village and, like them, he uses the local bank.
Doktor, demirci ve marangoz gibi Bay Figgis de köyün önemli bir kişisi olup onlar gibi o da yerel bankayı kullanıyor.
- You're married to a carpenter.
- Bir marangozla evli olmalısınız.
A carpenter of the Konos lived here.
Kono'nun marangozlarından biri burada yaşıyordu.
Yankel, the fat one, is apprenticed to a carpenter.
Yankel, şişman olanı, marangozun yanında çırak.
I'm not a frigging carpenter.
Ben kahrolası bir marangoz değilim.
If, while building a house, a carpenter stri kes a nail it proves faulty by bending does the carpenter lose faith in all nails and stop building his house?
Marangoz ev yaparken çaktığı çivi eğilirse, çivilere olan güvenini yitirip ev yapmayı bırakır mı?
A carpenter could use it.
Bir marangoz, onu kullanabilir.
Oh, how do we deal with the carpenter-king
Ah, marangoz Kralla nasıl başedeceğiz?
- Carpenter.
- Carpenter.
Carpenter!
Carpenter!
He's a good boy and an expert carpenter.
iyi çocuktur! eli işe yatkın!
This is captain carpenter, sir, from fear.
- Ben FEAR'dan Yzb. Carpenter.
We've been on red alert now for three days, sir and still no sign of mr. neutron.
Carpenter. Üç gündür kırmızı alarmdayız, Bay Nötron'dan hiç iz yok.
Oh, and carpenter...
- Carpenter?
Oh, uh, hello, my name's carpenter.
Merhaba. Ben Carpenter.
There's a mr. carpenter to see you.
Bay Carpenter sizi görmeye gelmiş.
While carpenter took The most brilliant agent the c.i.a. ever had for walkies Events in the world's capitals were moving fast.
Carpenter CIA'in en zeki ajanını gezmeye götürürken dünya başkentlerinde olaylar hızla ilerliyordu.
Carpenter...
Carpenter.
Ah... carpenter...
Carpenter.
Still no sign of captain carpenter, sir or mr. neutron.
Yzb. Carpenter'dan hâlâ haber yok. Bay Nötron'dan da.
He prepared for six months by working for the asylum's carpenter,
Bu iş için bayağı iyi hazırlanmış. Tam altı aydır tımarhane marangozunun yanında çalışıyormuş.
We've got Carpenter Street, Temple Street, Rice Street, Buddha Street.
Marangoz Sokağı, Tapınak Sokağı, Pirinç Sokağı, Buddha sokağı'ımız var.
Words are his tools, and he uses them like a carpenter uses a hammer...
Kelimeler onun aletleri ve o bunları marangozun çekiç kullanması gibi kullanıyor.
In the taxi, she suddenly told me not to be intimidated if people pointed out how useful a doctor or carpenter was and how useless my life was.
Birdenbire takside, insanlar bir doktorun ya da marangozun ne kadar faydalı olduğunu işaret ettiğinde ve hayatımın bu kadar faydasız oluşunun gözümü korkutmamasın söyledi.
If He was a carpenter, I wonder what He'd charge for bookshelves? Suddenly...
Eğer marangoz olsaydı, kitaplıklar için kaç para isterdi, diye düşünüyordum.
Oh, and a carpenter, too, to board up a jail cell on the train.
Oh, ve de marangoz, trende bir hücre kurulana kadar.
Send the smithy and the carpenter to the train.
Marangozu ve demirciyi trene gönder.
Jesus was a man A carpenter by hand
İsa bir insanmış Hatta bir marangoz
And Christ were a ground carpenter of Allah.
İsa da yalnızca bir marangozdu.
A carpenter from Galilee?
Galilee'mi bir marangoz mu?
Even the son of a poor carpenter from Nazareth?
Nasıra'lı fakir bir marangozun oğlunu seçemez mi?
Sergeant, you will take Mr Dane to barrack seven and escort Miss Delmar to the guests quarters next to the carpenter's shop.
Çavuş, Bay Dane'i yedi numaralı barakaya götürebilirsin. Bayan Delmar'a da, marangoz dükkanının yanındaki misfirhaneye kadar eşlik et.
When the carpenter gathers shavings, whose head will rest upon them?
Marangoz talaşlarını toplarken ne bilsin hangi başlar uzanacak o tabutun içinde?
This was the time of Theodorus the master engineer of the age a man who is credited with the invention of the key, the ruler, the carpenter's square the level, the lathe, bronze casting.
Zamanın usta mühendisi Theodorus döneminde anahtar, cetvel, marangoz aparatları su terazisi, torna düzeneği ve bronz kalıp keşfedildi.
Why don't you send for the carpenter?
Neden marangoz çağırmadın?
He was a carpenter, now!
O bir doğramacıydı.
Go fetch the carpenter.
Git marangozu getir.
That's the May Queen, in this morning for a carpenter. Yes, indeed. I recognise, er, Charles... that you bring to Ernestina not only love and protection... but also in time a considerable inheritance.
Charles, görüyorum ki sen Ernestina'ya sadece aşkı ve güveni vermeyecek, zaman içinde değerli bir miras da...
Herman Kallenbach our chief carpenter, also our chief benefactor.
Herman Kallenbach. Baş marangozumuz ve baş hamimiz.
You a carpenter?
Sen marangoz musun?
Well, my father was a carpenter And this is where he found work.
Babam marangozdu. Burada iş bulabildi.
They want to grab every carpenter here... to work in Hang Chow
Hang Chow'da zorla çalıştırmak için tüm marangozları topluyorlar
Wait, if it's a carpenter you want
eğer istediğiniz marangoz ise...
Scott Carpenter.
Scott Carpenter.
- Carpenter work.
- Marangozculuk falan.
Captain carpenter here, sir.
- Ben Yzb.
Hi, I'm carpenter of the u.s. ballet.
Merhaba.
Hey, great to have you around.
Ben ABD Balesinden Carpenter.
And you knew Christ as a carpenter
- Ne çıkar. İsa da marangozdu.
Sammy's taken more edges off than a carpenter.
Sam bir marangozdan çok pürüz törpulemiştir herhalde.