English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Catch it

Catch it traduction Turc

4,045 traduction parallèle
Corporal, you won't catch it that way.
Onbaşı, bu şekilde yakalayamazsınız.
You should just throw it up and catch it.
Sadece yukarı atıp yakalaman gerekiyor.
O'er thee I keep my lonely watch, intent to catch it.
# Senin üzerinde yalnız nöbetimi tutuyorum # Yakala.
There is a lot of attitude with this. lf its black then catch it.
Bununla ilgili bir tutum var. Siyah da olsa.
Catch it. Got it, got it, got it!
Yakala. aldı, aldı, aldı!
" I never meant to catch it anyway.
"Yakalamaya çalışmıyordum." der gibi bakıyordu.
Prepared to catch it?
Hazırlıklı mı olayım?
♪ You can catch it if you want a ride ♪ ♪ Don't you worry'♪
# Gezmek istiyorsan yakalayabilirsin # Meraklanma #
♪ You can catch it if you want'a ride ♪ ♪ Don't you worry'♪
# Gezmek istiyorsan yakalayabilirsin Meraklanma #
Why do you have to catch it?
Neden fotoğraf çekmen gerekiyor ki?
It's high and I have to jump to catch it, but...
Top yüksekten geliyor ve yakalamak için zıplamak zorunda kalıyorum.
It's not a virus, you cannot catch it.
Kapacağın bir virüs değil.
He looked at me like I had leprosy, like he was gonna catch it.
Bana sanki cüzzamım varmış gibi baktı, sanki kaçacakmış gibi.
I'll try to catch it, I am sorry.
Çok özür dilerim, şimdi hallediyorum.
The slightest wind will catch it.
Ufak bir rüzgar onu yakalayacak.
Then why do you want to catch it so badly?
O zaman neden onu bu kadar çok yakalamak istiyorsun?
I never slept in it, and you were going to catch me trying to sneak back in?
Hiç uyumadım mı? Ve sen de beni tekrar kaçmaya çalışırken yakalayacaktın..
We'll catch it.
Yakalayacağız.
It will take another detective a year to catch up on what I know about Jimmy's operation.
Bir başka dedektifin Jimmy'nin operasyonu hakkında benim bildiklerimi öğrenmesi bir seneyi bulur.
If you get on it now, you can still catch him.
Şimdi yola çıkarsan hala onu yakalayabilirsin.
It was not just difficult but impossible to catch me.'
'Beni yakalamak sadece zor değil, imkansızdı.'
Don't try to catch the snake by the hood, Gupta.. .. if it stings, you'll be in deep trouble.
Kendi başınıza yılanı yakalamaya çalışmayın, Bay Gupta Eğer sizi zehirlerse, büyük belaya düşmüşsünüz demektir.
It told me everything I needed to know to catch Garret Jacob Hobbs.
Bana Garret Jacob Hobbs'u yakalamam için gereken her şeyi söyledi.
No, the tube comes up high enough that it will catch everything.
Hayır, boru her şeye yetecek kadar yüksekte kalıyor.
Don't worry, it'll catch up.
Dert etme. Alışırsın.
Is it wrong that while we're here updating homicide books, I'm praying we catch a case?
Cinayet kayıtlarını güncellerken elimize bir dava gelmesini istemem yanlış bir şey mi?
It's an automatic beatdown when we catch this bastard!
Bu pezevengi yakalayınca eşek sudan gelene kadar dövelim!
'The first time I catch a glimpse of another person's bits'and it's my 76-year-old neighbour's.
'İlk kez birinin çıkıntılarını görme fırsatı yakaladım...''... o da 76 yaşındaki komşumuz oldu.'
I'm sure my parents would have used it to catch me doing something wrong.
Eminim, beni yanlış bir şey yaparken yakalamak için kullanırlardı.
We might need it to catch me.
Beni yakalamamız gerek.
I guess it's time to catch up on my phone calls.
Telefonlarıma bakmamın zamanı geldi sanırım.
I catch it.
Yakalıyorum da.
If they catch you with it, you're fucked.
Üzerinde yakalarlarsa pilin biter.
And if I catch myself... it's gonna spill out and infect the whole world.
Ve kendimi yakaladığımda... Bunu bütün dünyaya yaymak bulaştırmak istiyorum.
Now, it's called soccer, and I still say it's not gonna catch on here.
Artık ona futbol deniliyor. Hala savunuyorum ki buralarda tutmaz.
It's all part of my plan to catch Splinter off-guard.
Bunların hepsi Splinter'ı savunmasız yakalamanın bir parçası.
Well, if it hadn't been for the serendipitous... catch of the day, this body, well, might not have been found until spring.
Eğer ceset kaza sonucu bulunmasaydı, bahara kadar bulunamayabilirdi.
Love to say we're going to catch him before your sister's trial, but it's highly unlikely.
Kardeşinin davasından önce onu yakalayacağız demek isterdim ama çok zayıf ihtimal.
Look, she knows I'd do anything to catch this bastard. And this is the best- - it's the only option I've got.
Bu herifi yakalamak için her şeyi yapacağımı biliyor.
They make it look real good, but we catch them when we visit the old place and find one of them still living there.
Gerçekten iyi gösteriyorlar. Ama eski evi ziyaret edip birisinin hala orada... ( Daphne eşyalarını... )... yaşadığını öğrenince onları yakalıyoruz. (... atıyor. )
He got on a city bus, and it left before I could catch up.
Otobüse bindi ; ben yetişemeden otobüs kalktı.
And we're working it until we catch a fresh one, so... get your little heart a-pumpin'.
Yeni bir tane gelene kadar bunun üzerinde çalışıyoruz, yani o küçük kalbini biraz canlandır.
This will make it far easier for her to catch and kill the animal.
Bu hayvanı yakalaması ve öldürmesi çok daha kolay olacak.
Yeah, if we catch a break, we can do it.
- Evet, elimize fırsat geçerse yapabiliriz.
It looks like he's packing it in for the night. Elway, if you wanna catch this guy cheating, why don't I set him up and see if he takes the bait?
Elway, madem bu adamı aldatma sırasında yakalamak istiyorsun ben ona bir tezgâh kurayım da bakalım oltaya gelecek mi?
Elway wants to catch his sister's boyfriend fucking around on her, so I offered myself as bait so he'd get it done.
Elway kız kardeşinin sevgilisini onu aldatırken yakalamak istiyor. Ben de istediği olsun diye kendimi yem atmayı teklif ettim.
Yeah, it was a nice catch on that pneumothorax.
- Evet, o pnömotoraks olayını iyi gördün.
And, look, if we happen to catch a break in the case, it's two birds with one stone.
Hem bak, olur da davayla ilgili elimize bir şey geçerse bir taşla iki kuş vurmuş oluruz.
I thought you didn't want to catch it- - y-you wanted to understand it, cure it. But...
Ama...
It would give us a chance to catch up, really talk.
Bu bize arayı kapatıp, gerçekten konuşma şansı verirdi.
Oh, it's fine, I'll catch up with him later.
Ah, bu iyi. Onun seviyesine ulaşmam gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]