English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Cause it's

Cause it's traduction Turc

11,366 traduction parallèle
Your kid in that hellhole... that will always be on me. But it's on me'cause of you.
Oğlunun o lanet çukurda olması, daima benim suçum olacak ama'senin yüzünden'benim suçum.
and I would never tell this to anybody else'cause... but, like... it's kind of fucking me up.
... çünkü ancak bunu mahvediyor.
We all got a subscription to look alive magazine just'cause he said you wrote for it.
Canl bir dergi görmek için hepimiz bağış yaptık. Bunun için senin yazdığını söyledi.
But it's okay,'cause I stuck it back on...
Ama sorun değil çünkü yapıştırıcı ile...
'Cause I'm tired of hearing it.
Çünkü ben duymaktan sıkıldım.
-'Cause,'cause it's not. - Um- -
Çünkü, çünkü değil...
That's'cause now you know it's all real.
Çünkü artık her şeyin gerçek olduğunu biliyorsun.
- That's'cause it's not moving.
Çünkü hareket etmiyor.
'Cause it's kinda turning me on. Uh-huh.
Çünkü beni biraz tahrik ediyor da.
Or it needs to be served to my customer'cause it's already ten minutes late.
- Ya da müşterime verilmesi gerek. Çünkü on dakika geç kaldı bile.
The parasites infest deep in the brain, but the good news is it doesn't seem to cause permanent damage.
- Parazit beynine işlemiş. Ama iyi haber şu ki, kalıcı bir hasar bırakmamış gibi duruyor.
Just'cause it's the way, doesn't make it right.
Bugüne dek böyle geldi diye doğru demek değil.
No, it's a compliment'cause Angelina's hot.
Hayır. İltifat ediyordum. Çünkü Angelina seksi biri.
- Yeah. If there's more to say before we shack up, spit it out,'cause in an hour,
Birlikte yaşamaya başlamadan önce söylenecek şeyler varsa söyle.
I'm laying low as it is'cause of you.
- Senin yüzünden göze batmamaya çalışıyorum.
And that reminds me of a story that I think you'll particularly dig,'cause it's absolutely...
Bu da bana ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir hikâyeyi hatırlattı çünkü gerçekten...
Well, it doesn't matter,'cause I don't stand a chance with her anyway.
Fark etmez çünkü onun karşısında şansım yok zaten.
'Cause that's what it's gonna take to defeat Savage.
Çünkü Savage'ı yenmek için öyle olmamız gerekiyor.
But it's useless'cause they reset the codes each night.
Ama işimize yaramaz. Çünkü her gece şifreyi değiştiriyorlar.
It probably means he's a lost cause.
Muhtemelen onun ümitsiz vaka olduğu anlamına geliyor.
And as you rot in the ocean, remember my face, Tristan,'cause it's gonna be the last one that you ever see.
Ve Tristan, okyanusun dibinde çürürken, benim yüzümü hatırla, çünkü bu göreceğin son yüz olacak.
'Cause it's always been about you, John.
Her zaman senin hakkındaydı çünkü John.
Here's an invitation to Donna's birthday party. 'Cause maybe then I'd like it.
- Donna'nın doğum günü partisine davetiye var.
Thanks for not making fun of me for ordering a hot chocolate, and go ahead and look into Facebook'cause this is kind of what it's for.
Sıcak çikolata sipariş ettim diye benimle alay etmediğin için sağ ol. Hadi sen Facebook'a bak çünkü o böyle şeyler için.
- Why is that so surprising? - Just'cause it's different from the way you usually talk about sitting for the kids.
- Çünkü bu genel olarak çocuklara otur demenden daha farklı.
It's just... well, everybody's being real chill right now'cause I think they're all excited to work with you, to be honest.
Sadece herkes şu an gerçek bir ürperti yaşıyor çünkü dürüst olmak gerekirse seninle çalışacakları için heyecanlılar.
It's so cool'cause you...
Bu harika'çünkü siz...
'Cause it's not a business.
Çünkü bu bir iş değil.
Better keep your hat on, Dundee,'cause somebody don't play when it comes to pinball.
Sıkı dursan iyi olur Dundee. Birileri tilt oynamayı beceremiyor çünkü.
Yeah,'cause it's not like I'm a black kid in a small town with a white girl bleeding all over my seat.
Tabii canım, arabada beyaz bir kızın boynu kanıyor ve ben bu küçük kasabada zenci bir çocuğum sonuçta.
It may be a tool for our cause.
Belli bir amaç için yapılmış.
♪'cause it's like I'm takin'aim ♪ - Next.
- Sıradaki.
It's fucking with you'cause it's true.
- Doğru olduğu için allak bullak oldun.
She thinks just'cause I'm pregnant means I'm gonna drop out, which it obviously doesn't, but if she has her baby, it'll be so much easier'cause she'll be taking care of hers anyway,
Sırf hamileyim diye okulu bırakacağım sanıyor ama bırakmayacağım. Ama onun da çocuğu olursa çok daha kolay olur çünkü zaten kendininkine bakıyor olacak.
No, it's'cause Gus wrote a song about me called "The F Word," and he played it in front of about 100 people.
Hayır, Gus benim hakkımda "F Kelimesi" adında bir şarkı yazmış. 100 kişinin önünde söyledi de.
And you don't get to have an opinion about it'cause I don't know how long I've been pregnant, and I don't even know if it's yours, which you also don't get to have an opinion about.
Ve bu konuda bir fikir sahibi olma hakkın yok. Çünkü ne kadar zamandır hamileyim bilmiyorum ve senden mi onu bile bilmiyorum. Ayrıca bu konuda da bir fikir sahibi olma hakkın yok.
Which Sol used to do, but now I'm doing it'cause there's no more Sol, just Frankie.
Eskiden olsa Sol hallederdi ama şimdi iş başa düştü, Sol devri kapandı Frankie devri açıldı.
'Cause it's worth a bloody fortune.
- Çünkü bilezik bir servet ediyor.
It's funny,'cause that's how they feel about us.
Çok tuhaf çünkü onlar da bizim için aynısını düşünüyor.
'Cause it's done. That's it.
Çünkü olan oldu.Bu kadar.
It can cause fluorosis, anemia, joint pains, dental disease, and kidney failure.
Fluoroz, anemi, eklem ağrısı, diş hastalıkları ve böbrek yetmezliğine sebep olabilir.
'cause the only one it's gonna drive mad is you... Not me.
Çünkü çıldıracak birisi varsa sensin ben değilim.
Well, I hope your cavalry moves fast,'cause whoever organized this operation put a lot of time and resources into it.
Umarım adamların çabuk gelirler. Çünkü bu operasyonu kim planladıysa fazlasıyla zaman ve kaynak harcamış.
'Cause it's in your eyes.
- Gözlerinden belli.
I can't sell it, and I can't rent it,'cause everybody thinks it's haunted.
Satamam ve kiraya da veremem. Çünkü herkes buranın lanetli olduğunu düşünüyor.
'Cause if I go down, it's gonna be kickin'.
Çünkü aşağı inersem bedelini öderim.
Is it Sunday? 'Cause I feel like I'm in the house of the lord god.
Tanrı'nın huzuruna çıkmış gibi hissediyorum kendimi.
It's perfect for us to work on,'cause it's just two guys.
Üzerinde çalışmamız için çok uygun çünkü sadece iki karakter var.
That's'cause I didn't give it to you.
- Çünkü sana söylemedim.
Yeah, look, i didn't even wanna come here -'cause it's inappropriate.
Uygun olmadığı için buraya gelmek bile istemedim.
You know what it's like when your girl won't even look at you'cause you're only half a man to her?
Hadi ama dostlar. Kızınızın size bakmayacağını çünkü onun için yarım adam olduğunuzu bildiğinizde ne yaparsınız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]