English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Cautious

Cautious traduction Turc

1,179 traduction parallèle
I know that you yourself are just cautious.
Senin sakıngan olduğunu biliyorum.
I'm just being cautious.
Tedbirli davranıyorum.
They'll be more cautious after the last incident.
Son olaydan sonra daha dikkatli davranacaklardır.
I'm sure that is not what the Lieutenant meant, but in such a situation, we must be cautious.
Yüzbaşı'nın kastettiğinin o olmadığına eminim, ama böyle bir durumda, dikkatli olmalıyız.
One must be cautious of long-term commitments, Wesley.
Bunlardan biri de, uzun süreli ilişkilerden kaçınmaktır Wesley.
Ah, you see? Flat, sodden, yielding, chalky, cautious.
Düz, sarhoş, kazançlı, kireçli, temkinli.
Call me overly cautious, but don't you think that's a bit suspicious? The three of us going through their garbage at 11 : 00 at night in the middle of a rainstorm?
Acaba ben çok mu... temkinliyim yoksa sence de... gece 11 de fırtınanın ortasında üçümüzün...
I'd be more cautious than that. Let's hope bill's right.
- Biraz dikkatli olmamız gerekiyor.
Master Lam is no longer in office, we shouldn't have to be so cautious.
Lam artık memur değil... ihtiyatlı olmaya gerek yok!
You're a cautious little doggie.
Ne kadar dikkatlisin.
The Landless empire have gone for you in a cautious way.
Landless İmparatorluğu ihtiyatla seni destekliyor.
And cautious.
Ve de tedbirli.
Galactic Mining wants you to enjoy your stay but reminds you to be cautious...
Galaktik madencilik iyi zaman geçirmenizi temenni eder. Ancak tedbirli olmanız gerektiğini de size hatırlatır.
How cautious does he have to be?
Nasıl daha tedbirli olabilir ki?
If your butt was on the line, you'd be a little bit cautious too.
Eğer boy hedefi olsaydın sen de daha dikkatli olurdun.
Which makes you cautious, maybe too cautious?
Yani tedbirlisiniz, belki de fazla tedbirli.
How can you be too cautious?
Fazla tedbirli ne demek?
He's cautious, precise...
Dikkatli ve titiz...
- You think I'm too cautious?
- Sence çok mu dikkatliyim?
Durken... he will be open-minded but cautious.
Durken açık görüşlü ama tedbirli.
They'll be cautious.
İhtiyatlı olacaklar.
You really amaze me Richard, you know.Just when things start getting interesting around here... you go cautious on me, climb back into your little shell.
Beni şaşırtıyorsun, Richard. Hayat ilginçleşmeye başlayınca hemen tedbir alıyorsun. Kabuğuna çekiliyorsun.
The Church is cautious.
Kilise dikkatlidir.
Lemec is a Cardassian, and Cardassians are like timber wolves, predators, bold in large numbers, cautious by themselves, and with an instinctive need to establish a dominant position in any social gathering.
Lemec bir Cardassian ve Cardassianlar bir kereste kurdu gibidirler. Yırtıcı, oldukça gözü pek, kendilerini sakınan ve iç güdüsel bir ihtiyaçla, herhangi bir sosyal toplulukta baskın bir konum edinirler.
Meade would be cautious, I think.
Bence Meade tehlikeli olabilir.
I've always been very cautious.
Her zaman çok tedbirli olmuşumdur.
Very cautious.
Çok ihtiyatlı.
I'm cautious.
Tedbirliyim.
I'm just being cautious, that's different from being scared.
Sadece tedbirli davranıyorum, bu korkmak anlamına gelmez.
A man would be an idiot not to be a little cautious about a movie like that.
Ve bir adam, böyle büyük bir film karşısında pasif kalırsa, gerzeklik etmiş olur.
You're pretty cautious.
Çok tedbirlisin.
I apologise for our cautious nature.
Tedbirli doğamız için özür dilerim.
Just be cautious.
Sadece tedbirli olun.
However, one thing I've learned on these ships is to be cautious and never to blindly embrace what might appear to be good fortune.
Dikkatli olunması gerektiği ve asla körü körüne bağlanmamam gerektiği. şanslı olabilmelmelisin.
Some how I've become very cautious.
Bir şekilde, çok tedbirli birisi oldum.
If he's a cautious man, I draw him into dangerous waters.
Eğer tedbirli bir adamsa, onu tehlikeli sulara çekerim.
- Brother one needs to be very cautious..
- Kardeşim, çok dikkatli olmalıyız.
Be cautious.
Dikkatli ol.
Tuffy, be cautious.
Tuffy dikkatli ol.
- Cautious.
- Tedbirli.
I, on the other hand, am a very cautious fellow.
Öte yandan ben, çok dikkatli birisiyim.
That's why we're so cautious.
Bunun için tedbirli davranıyoruz.
You appear to be a careful and cautious man.
Görünüşe göre dikkatli ve tedbirli bir adamsınız.
The Joker will be extra cautious.
Joker çok daha dikkatli olacaktır.
In this case, being cautious will cost you a substantial profit.
Bu durumda, ihtiyatlı olmak sana epey pahalıya mal olacak.
They'll be more cautious this time.
Bu sefer daha dikkatli olacaklar.
We've learned to be cautious of strangers.
Yabancılara karşı şüpheli olmayı öğrendik.
I would like to be as cautious as possible not to risk my career.
Kariyerimi riske atmamak için oldukça tedbirli olmalıyım.
Don't you think you're being a little too cautious?
Pek fazla güvenlik önlemi almıyor musun?
I'm being very cautious this time.
Bu sefer tedbirli davranıyorum.
You're a cautious man.
Temkinli bir adamsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]