Cement traduction Turc
1,259 traduction parallèle
If I'd stuck Dad's feet in cement and thrown him into Puget Sound, you would have been the tiny little splash that followed him!
Babamı öldürüp denize atacak olsaydım..... suya ondan sonra sen düşerdin.
This is for pulling the lever on the cement mixer.
Bu çimento karıştırıcısının kolunu çektiğin için.
A burning furnace... in the cold cement basement of love.
Aşkın soğuk mahzeninde..... birleşiyoruz bir cehennem ateşiyle.
In the cold cement basement of love.
Aşkın soğuk mahzeninde.
In the cement where they poured the foundation of the chemical plant.
Fabrikanın temeli atılırken dökülen çimentonun içine.
My instinct says that burial in cement is murder.
İçgüdülerim, çimentoya batırılarak öldürüldüğünü söylüyor.
However, I suspect that's the result of rodent activity prior to the body being set in the cement.
Bu izlerin, vücut çimentoya konulmadan önce gerçekleştiğine dair şüphelerim var.
I wish you were encased in cement at the bottom of the ocean!
Okyanusun dibinde çimentoya gömülmeni diliyorum.
- No, you're cement-hard.
- Hayır, çünkü beton gibi sertsin.
And today on the Eisenhower Expressway there was a 78 car pile-up caused by a 5-year-old manning a cement mixer.
Bugün Eisenhower ekpres yolunda 78 araç birbirine girdi. ... Kazaya beton karıştırcı kamyon kullanan 5 yaşındaki bir sürücü neden oldu.
"Wet cement."
"Islak Beton."
And how did he manage to write his name in solid cement?
Ve ismini, katı betona nasıl yazabildi?
Black Jack, I want to see this cracker on the fucking cement!
Black Jack, bu beyazı betona gömmeni istiyorum.
I know all the jokes. "Cement C."
Tüm şakaları biliyorum.
In the liquor warehouse on the cement floor...
Likör ambarında beton zeminde...
What do you want, demolitions, cement or garbage?
Ne istiyorsun? Yıkmak, çimentolamak falan mı?
And I had extra cement.
Ve fazladan çimentom vardı.
It comes from the Los Angeles aqueduct... where it flows down a lovely cement channel on a bed of...
Los Angeles su kemerinden geliyor. Güzel bir beton kanaldan akarak...
You're the best cement man alive.
Yaşayan en iyi çimentocu sensin.
We buried him in cement behind the white house.
Beyaz evin arkasına gömdük. Betona.
A cement kingdom where we felt ourselves to be nothing less than absolute rulers.
Kendimizi bu beton krallığının mutlak hakimleri gibi hissederdik.
Who'd be stupid enough to steal a cement truck?
Hangi aptal bir çimento kamyonu çalar ki?
Did you know his brother supplied the cement for this very building?
Bu binanın çimentosunu kardeşi tedarik etmiş, biliyor muydunuz?
Well, it's your cement.
Peki. Betonunuz bu kadar.
Hey, I also figured out where to pour that leftover truckload of wet cement.
Kamyondaki arta kalan ıslak çimentoyla da bir şey yaptım.
And a cement mixer full of hope and some cement.
Ve çimentolu umut dolu bir karıştırıcımız vardı.
Not wood glue. Not cement glue, either.
Tahta yapıştırıcısı olmasın beton yapıştırıcısı da olmasın.
- Making cement
- Çimento yapmak için.
If you want cement, you have to go to the office
Eğer çimento istiyorsanız. ofise gitmelisiniz.
And there are over 100 million tons of cement in these walls.
Ve bu duvarlarda 100 milyon tondan fazla beton kullanılmış.
A real cement head.
Hakiki bir mankafaydı.
There's trouble down to the cement mixer, sir.
Çimento karıştırıcısında sorun var, efendim!
He has a large cement factory and never gave me a penny.
Çok büyük çimento fabrikası vardı ve bi kuruş bile koklatmadı bana.
I sold the cement factory.
Çimento fabrikasını sattım.
The cement factory?
Çimento fabrikasınımı?
Fill them with cement, brick them up, put landmines in them.
Çimento ile doldurun, tuğla ile örün, içine mayın koyun.
"Sorry, Mike, marble's not cost-effective. Here's a bag of cement"?
"Afedersin Mike, mermer fazla masraflı, al çimento kullan" der miydi?
It's an 18-wheel cement truck That's going to crush every bone in your big body.
18 tekerlekli bir çimento kamyonunun vücudundaki bütün kemikleri parçalaması gibi.
A cruddy little chunk of cement.
İşe yaramaz bir çimento parçası.
Putting someone from Earthforce in charge of B5... will help cement us with the folks back there, military and civilian.
B5'in yönetimine Dünya Gücü'nden birini atamak anavatandaki askerlerle sivilleri yakınlaştırır.
Carpet cement spilled all over them.
Halı tutkalı üstlerine dökülünce...
"The victim, Graciela Abdogo, " was struck down at the intersection " by a cement truck from the Coveleski Construction Company.
Kazazede Graciela Abdogo Coveleski İnşaat Firması'na ait kamyon çarptığı sırada yerdeydi.
Coveleski Construction uses this street to get its cement trucks to the highway.
Coveleski İnşaat çimento kamyonlarını otoyola ulaştırmak için bu sokağı kullanıyor.
Yeah, so these are your, uh, your cement trucks come barreling up and down through here?
Evet, demek buradan sürat yaparak geçen sizin çimento kamyonlarınızdı?
Not like some rich kids whose fathers own Metzler Cement and give them trucks and throw them big parties.
Metzler Çimentosunun "sahibinin oğlu gibi herkesin havalı arabası olmadı" ve büyük partiler düzenleyemediler.
If you died, I'd dive into one of my dad's cement trucks and get poured into your tomb.
Şu an ölsen, babamın çimento "kamyonlarından birine atlayıp, mezar taşının betonu olurum."
At the end of the year, I threw a Mexican party at the cement plant.
Yıl sonunda, çimento fabrikasında Meksika partisi düzenledim.
No, the company doesn't have any cement left over for launchpads.
Hayır, şirketin fırlatma yastığınız için yeterli çimentosu yok.
They had some cement left over... so it got caught in the rain, it's probably ruined.
Dışarda onlardan biraz çimento kaldı... fakat yağmur bir kısmını götürmüştür
It was only at the Limerick Cement Factory, but he still wore a collar and tie.
İş Limerick çimento fabrikasındaydı ama babam yine de gömlek giyip kravat takmıştı.
Cement walls.
Beton duvarlar.