English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Charger

Charger traduction Turc

518 traduction parallèle
Yon charger champs at the bit.
Atınız sabırsızlıkla sizi bekler.
Each man is mounted on a valiant charger... and eager to slay for his guru.
Her adam, cesur bir savaş atına biniyor... ve guru'su için öldürmeye hazır.
I know that knight of yours has slipped off his charger.
Biliyorum şövalye attan düştü.
- Then get on your white charger and... do something about it. Well, I care. I...
Ben umursuyorum!
I'd give anything to go riding about on a great white charger, slaying dragons and griffins and man-eating giants.
Beyaz bir süvari atına binmek için herşeyi verirdim. Ejderha, grifin ve insan yiyen canavarları avlamak.
She spent hours studying the tapestry as it was slowly mended. In fascination, she watched the agile hands of the old man bring back to life the great black charger.
Duvar halısının önünde saatlerce büyülenmiş gibi duruyor o ihtiyar adamın halıdaki siyah ata yeniden hayat veren yetenekli ellerini merakla seyrediyordu.
For such a charger, there is no price. However, I stand willing to lend 100,000 afghanis against him.
Onun gibi bir ata paha biçilmez ama yüz bin Afgani koyarım.
Told him to listen to the old charger.
Ona daha sakin kafayla düşünmesini söyledi.
Take the charger too.
Şarjörü de al.
"flanks," "dashing his spurs against his charger's flanks"...
"böğürler," "yükleyicisinin böğrüne inat, mahmuzlarını şakırdatması"....
He is racing to Las Vegas in some maroon hot Charger with a white roof.
Beyaz tavanlı, vişne çürüğü bir Charger ile Las Vegas'a yarışıyor.
Mounted on his mighty charger, Sir Bromiades waged...
GüçIü atının üstünde, Sör Bromiades mücadele...
What kind? Dodge charger.
- Dalga geçiyorsun, ne marka?
"Main destruct timer under lever right of ATAC housing dualled by ring-mained circuit through anti-handling charger."
"Ana yok etme zamanlayıcısı, ATAC muhafazasının sağındaki kolun altında. Buna, anti-kullanım şarj cihazı ile döngü-çalıştırmalı devre eşlik ediyor."
I wanna boost some Decepticon right in his turbo charger.
Onları koklayarak bulacağım. Ben de gidiyorum.
You should be out looking for a handsome prince on a white charger, not visiting poor folk like us.
Dışarıda kendine beyaz atlı yakışıklı bir prens aramalısın bizim gibi fakir insanları ziyaret etmemelisin.
excellent, force captain guards take this rebel to the plunder room and put him in the magnabeam charger his energy should be all I need to charge the Magnabeam to full capacity
Harika komutan. Nöbetçiler, bu asiyi ganimet odasına götürün ve şarj edicinin içine koyun. Enerjisi ışınlayıcıyı tam kapasite şarj etmek için yeterli olabilir.
the.. the charger?
Şarj edici mi?
SHOULD'VE BOUGHT THAT BATTERY CHARGER LIKE I WANTED TO.
Aynı istediğim gibi o pil şarj cihazını almalıydım.
IT WOULDN'T, BY ANY CHANCE, BE A BATTERY CHARGER, WOULD IT?
Büyük olasılıkla pil şarj cihazı olurdu, değil mi?
Tirnanic, your father was a charger too, but he was on the right side.
Tirnanic, senin baban da savaş atıydı ama doğru taraftaydı.
"He'd come on a white charger and carry me away."
"Beyaz bir atla gelir ve beni terkisine atıp giderdi."
Lot 57, the fine Yung Che charger showing here and $ 90,000 to start.
- 130,000. En önden bir alıcı. - Elise Eliot bayağı zengin olmalı.
Let's see if this Charger can run.
Görelim bakalım bu at koşabiliyor mu.
Take this gun with charger and sixteen hundred.
Bu silahı al şarjörüyle ve onaltı yüzlük.
Good that the battery charger's in the car!
Neyse ki şarj arabanın içinde!
He emptied the charger, the bastard.
Şarjörün hepsini boşaltmış pezevenk.
You still got the Charger.
Hala Charger'ın var. ( Araba Markası )
Flow charge on-line. Flow charger activated.
Yakıt akışı başladı.
Better take the charger too.
Şarj aletini de alayım.
Use the one in the charger.
Şarjda olanı kullan.
So we'll disconnect long enough for you to exchange the battery in the phone... for the one in the charger.
Şimdi telefonunun pilini değiştirmene yeterli bir süre... bağlantıyı keseceğiz.
But remember what came out of the trunk of that Charger.
Ama o Charger'ın bagajından çıkanı unutma.
Charger!
Şarj aleti.
There, Charger.
Tamam, Charger.
She's a charger.
Agresif bir sörfçü.
We come flying out over the curb and your old red Charger is there.
Uçarak kaldırımdan iniyoruz senin eski kırmızı Charger da orada.
Pull the charger.
Ateşleyin.
This is a charger.
Bir zula.
- Do you have a charger?
- Şarj cihazın var mı?
We're getting us a charger.
Bir şarj cihazı alıyoruz.
Excuse me, I need a charger.
Afedersiniz, bir şarj cihazına ihtiyacım var.
You have a charger?
Şarj cihazınız var mı?
Now who's gonna give me that goddamn charger?
Şimdi, kim bana şu lanet olası şarj cihazını verecek?
- Dude, here's your charger.
- Ahbap, işte şarj cihazın.
We got a charger.
Şarj cihazımız var.
But all he ended up doing was buying a charger.
Ama bir şarj cihazı satın alarak işini bitirdi.
He bought that charger.
! Şarj cihazını aldı ve parasını mı verdi?
Does he let him drive it, or what?
Dodge Charger.
Yeah, I put it in the charger.
- Şarja taktım.
Well, there's a PDA charger, no PDA.
El bilgisayarı şarj cihazı var ama el bilgisayarı yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]