Clash traduction Turc
550 traduction parallèle
No one on Clash of Dragons has said that.
Clash of Dragons'daki kimse böyle bir şey söylemedi.
We've had rather a clash of taste.
Zevklerimiz hiç uyuşmuyor.
The "Russian Revolution," clash of the colours, the reds and whites.
"Rus Devrimi", renk kontrastı, kırmızılar ve beyazlar.
- They clash.
- Uymuyorlar.
That clash is known today as the War of the Heiji.
O çarpışma günümüzde Heiji Savaşı olarak bilinir.
It is a clash between men who love to fly and men who don't, men who think in terms of air power... and men who can't think at all.
Uçmayı seven bir adamla sevmeyenler arasında ki çarpışma, havacılar gibi düşünenlerle... düşünemeyenler arasındaki.
What's the matter, my colors clash?
Renkler olmamış mı?
Oh, that's all right. We won't clash.
İyi, uyumsuz olmayacağız.
I try not to clash with current fashions.
Mevcut modayla çakışmamaya çalışıyorum.
Exactly what Hitler said : "The clash for survival between east and west."
Tam Hitler'in dediği gibi : "Batı ve doğu arasında hayatta kalma savaşı."
It's a clash of temperament that's going on in there.
İçeride bir mizaç çatışması var.
What hope can you have in that ugly clash of colors?
O çirkin renklerden ne bekliyorsun?
General Mola's falangists and Madrid's popular militias clash with fury.
General Mola'nın falanjistleri ile Madrid'in halk militanları arasında sert çatışmalar yaşandı.
In a clash of wills, Colonel, he who shouts loudest is lost.
Siz ne?
So, you see, his first clash with the Christians isn't the calamity you expected.
Sonuçta, gördüğünüz gibi, Hıristiyanlarla ilk karşılaşması... beklediğiniz gibi felaketle sonuçlanmadı.
- Spurs, then there's no clash of colours.
- Spurs'üz. Böylece renkler karışmaz.
They called the police, because they want a clash we have to fight united, against the owner's exploitation!
Gördüğünüz gibi polisi çağırdılar. Birlikte hareket etmeliyiz! İşçiler!
I know some people believe that a good cigar goes with their glass of wine, but I'm afraid I feel they clash.
Ben... Ben bazı insanların iyi bir puronun şarap kadehleriyle uyum sağladığına inandıklarını biliyorum, fakat korkarım ben çatıştıklarını hissediyorum.
It did me good to clash with Klaus when he accused me pitilessly.
Beni mermahemetsizce suçladığında, Klaus'la çarpışmak bana iyi geldi.
Why did you guys clash? You guys didn't see each other? Heh-heh!
Birbirinizi görmediniz mi?
How did this clash with society arise?
- Toplumla bu uyuşmazlık nasıl ortaya çıktı?
It's years since we've heard the clash of sword against shield the clamour of armoured knights crashing to the ground the spurt of blood as the dagger is thrust into unprotected groin.
Yıllar oldu kılıcın kalkanla çarpışmasının sesini zırhlı şövalyelerin yere düşüşünün gürültüsünü duymayalı hançer korunmasız kasıklara saplanırken fışkıran kanı görmeyeli.
- might not survive a head-on clash.
-... ölebileceğinin farkındasınızdır.
There was a clash between them the other day and they burned down a farmstead.
Geçen gün aralarında bir çatışma oldu ve bir çiftlik müştemilatını yaktılar.
Einstein's prohibition against traveling faster than light seems to clash with our common sense notions.
Einstein'ın ışık hızının geçilemezliği kuramı genel mantığa ters düşüyor.
I fully acknowledge that the senses somewhat clash with the end I propose and that there are certain inconveniences to be endured with such a husband but all that won't last and his death will soon put you in a position to take a more pleasant husband who will make amends for all.
İyi bilin ki insanların hisleri hiç hesaptan anlamaz. Böyle bir adamın duyguları parası kadar bol değildir, küçük tatsızlıklar olacaktır ama uzun sürmez. İnanın bana onun ölümü çok yakında istediğiniz kişiyle olma fırsatını verecektir size.
Like thunders roar Like clash of swords...
Fırtınaların gürlemesi, Kılıçlarının çarpışması gibi.
Like clash of swords Waves dashing on the shore
# Kılıçların birbirine vurması gibi Dalgalar kıyıya vuruyor
The first initial bloodshed by the Polish authorities since the military takeover was reported last night that seven workers had been killed and 39 injured in a clash south of the country.
Askeri darbeden bu yana ilk kanın döküldüğü, ülkenin güneyinde çıkan çatışmada yedi işçinin öldürüldüğü ve 39 yaralı olduğu, Polonyalı yetkililer tarafından dün gece bildirildi.
Yesterday night there was a clash at the border.
Arkadaşlar, dün gece sınırda çatışma olmuş.
( Swords clash and horses whinny )
( Kılıç sesleri ve at kişnemeleri )
The clash of steel against steel, by george.
Çeliklerin çeliklerle karşı savaşması.
Officially, I was killed in a clash.
Fakat ben resmi olarak bir çatışmada ölüyüm.
It's like you clash with the whole world.
Herkes gider mersine sen gidersin tersine.
A bit of a clash with the veau au vin rouge, don't you think?
Veau au vin rouge'la biraz uyumsuz değil mi sizce?
If you're going to fight, clash.
Eğer ormanda savaşıyorsan, vurucu olmalı!
In this time of the clash of continents, a great earthquake split the land.
Bu arada kıtaların çarpışmasından, oluşan bir deprem toprağı ikiye ayırdı.
- What? I was wearing my pink dress with the sparkles on the collar and I was afraid it would clash with the toenails I painted.
Yakasında küçük parıltıları olan pembe elbisemi giymiştim ve ayak tırnaklarıma sürdüğüm ojeyle renkleri uymazsa diye korkuyordum.
Thirty-six years have gone by since the great battle but I still hear the clash of steel and the cry of flesh.
Savaştan bu yana 36 yıl geçti gitti fakat ben hala çeliğin şakırtısını ve bedenlerin çığlıklarını duyuyorum.
To make it appear to be a clash between the clans.
Klan savaşı gibi gösteririz!
Years ago, there was a clash within the school.
yıllar önce, okullar arası çatışma vardı!
Many died in the clash.
bu yüzden çok kan döküldü!
If it was an internal clash How did you get to know about it.
Madem çok kişi ölmüş... bunları nerden biliyorsun!
There are some families of immigrants arrivals, overcoat of the south of Europe, what clash, but the organized crime does not exist.
Güney Avrupa'dan gelen bazı ailelerin birbirleriyle çatışma içinde oldukları doğru ama organize suç denilen şey, hayal ürünü, beyefendi.
" It was inevitable that the clash for leadership should come.
"Liderlik çatışması geldiğinde kaçınılmazdır."
Some of you might have seen him in the Polaroid commercial, or as Zeus in Clash of the Titans.
Onu Polaroid reklamında görmüş olabilirsiniz, ya da "Devlerin Savaşı" nda Zeus rolünde.
Amitabh and I... the father and the son and the ensuing clash between the two!
Amitabh ve ben... baba ve ogul ve ikisinin arasındaki mücadele! Wow!
Some consider it a clash between Mainlanders and Taiwanese... but if we reconsider it in the light of these principles... we can see it had economic causes.
Bazı ana karalılar ve Tayvanlılar arasında bir çatışma düşünün ama bu ilkeler ışığında durumu yeniden gözden geçirirsek ekonomik nedenler olduğunu görebiliriz.
The "February 28 lncident" appeared to be... a clash between Taiwanese and Mainlanders.
"28 Şubat olayı" Tayvan ve anakara halkı arasında bir çatışma olduğu ortaya çıkardı.
Jimmy and misunderstandings kind of clash.
Jimmy sürekli yanlış anlaşılıyor.
Clash of Dragons is on.
Clash of Dragons yayınlanacak.