Cocoa traduction Turc
925 traduction parallèle
It is feared that if the agreement is made public, Switzerland will back out, which would leave the involved Dutch coffee and cocoa firms facing a virtual disaster.
İsviçre'nin anlaşmadan vazgeçmesinden... ve bu nedenle Hollanda kahvesi ve kakao şirketlerinin büyük bir felaketin eşiğine gelmesinden korkuluyor.
- No, I like cocoa.
— Hayır, ben kakao seviyorum.
I promise to drink all my cocoa tonight.
Bu gece kakaomu içip bitireceğim, söz!
Cocoa, butter, milk, more meat - all very good food.
Kakao, tereyağı, süt, daha çok et hepsi iyi gıdalardır.
- There's some cocoa for you. I'll heat it up.
- Sana biraz kakao var.
If I were you, I'd have a nice cup of cocoa and go to bed.
Yerinde olsam bir sıcak çikolata içer yatardım.
Just a little cocoa butter, Gus!
Sadece biraz yağla Gus.
Your cocoa is nearly ready.
- Kakaon neredeyse hazır.
- With his cup of hot cocoa.
- Bir fincan kakao'su ile birlikte. - Kakao?
Cocoa!
- Kakao.
You've made the cocoa too.
Ve kakao da yapmışsın.
Milk or maybe a little cocoa!
Süt ya da belki biraz kakao!
I found great amounts of cocoa, orange, and lemon trees, sugar cane, tobacco, and banana.
Görebildiğim bol bol kakao, portakal, ve limon ağaçları, şeker kamışı, tütün, ve muz.
Okima, from the cocoa field.
Okima, kakao tarlasından.
The young lady longs for hot cocoa.
Genç bayan, sıcak çikolata içmek is - tiyor.
A man from the Niger, a cocoa farmer and the High Priest of all the Haouka.
Nijerli bir adam, bir kakao çiftçisi ve tüm Hausalar'ın başrahibi.
"Vanilla, sugar, cocoa, coffee, phosphates and rum are the chief exports."
En önemli ürünleri vanilya, şeker, kakao, kahve, fosfat ve romdur.
You might take up a cup of cocoa to her later.
Ona daha sonra biraz kakao götürmelisin.
Here's your cocoa.
Kakaonuz burada.
And don't think you can charm me out of it just because you make... the best cup of cocoa east of the Mississippi.
Beni bununla etkileyebileceğini düşünmüyorsun, değil mi? Çünkü Batı Mississippi'nin en iyi kakaosunu hazırlıyorsun.
I'm going to have a cup of cocoa.
Bir fincan kakao alacağım.
A cup of cocoa might help that insomnia.
- Bir fincan kakao belki uykusuzluğuna iyi gelir.
As a matter of fact, it's cocoa.
- Sıradan bir kakao.
Cocoa?
- Kakao mu?
I made you a nice cup of cocoa.
Sana güzel bir fincan kakao yaptım.
Its main industry is raising sugar, copra, cocoa... and exporting them.
Ana sanayisi şeker, kurutulmuş Hindistan cevizi içi, kakao yetiştirmek ve onları ihraç etmektir.
I have passed you in the fields or in the cocoa sheds... and you've been just a name, or a face, or a number in a book.
Sizleri tarlalarda bıraktım ve sizler sadece kitaplarda birer isim, yüz veya numara idiniz.
After your rest we'll have a nice cup of cocoa.
Dinlendikten sonra size güzel bir kakao hazırlayacağım.
- and a Thermos of lukewarm cocoa. - Officer.
- Memur bey.
Carter, I'd better take that Thermos of cocoa with me.
Carter, lütfen şu kakao termosunu da alır mısın?
My learned patient is not above substituting brandy for cocoa.
Saygın hastam, son günlerde kakaonun yerine brendi koymayı alışkanlık edindi.
It is cocoa.
Gerçekten kakao.
Thank you, Doctor, I shall be quite safe, what with the pills and the cocoa.
Teşekkürler, doktor. Bu haplarla ve kakaoyla fazlasıyla güvende olacağım.
Let me finish the last of the cocoa while I'm still beyond her jurisdiction.
Ver de, henüz etki alanı dışındayken şu kakaonun kalanını bitireyim.
Evening prayer at 9 : 30 and then cocoa.
Saat 9 : 00'da akşam duası ve sonra kakao.
I say, you won't drink all the cocoa down there, will you?
Baksana, ben gelmeden kakaonun hepsini içme, tamam mı?
I THOUGHT SH E'D F IN ISH ED HER COCOA AND,
Hepsi burada, hiç dokunulmamış.
Jamie... you haven't even touched your cocoa.
Jamie kakaona dokunmamışsın bile.
A cocoa mark...
Kakao rengi doğum izi...
Monster, were it not for that cocoa-mark size of a Mexican dollar, I couldn't believe you were my brother!
Canavar, Meksika doları boyutunda kakao renkli doğum lekesi olmasaydı kardeşim olduğuna hayatta inanmazdım!
A cocoa mark the size of a Mexican dollar.
Meksika doları boyutunda kakao renkli doğum lekesi.
A Mexican mark the size of cocoa dollar. No, the other way round.
Meksika doları boyutunda kakao renkli doğum lekesi.
There's cocoa on the tray.
Tepside kakao var.
Cocoa please, Mr Cosgood.
Kakao lütfen.
Drink your cocoa.
Sen kakaonu iç.
Cut down on your cocoa. We'll start with that.
Şu kakaoyu bırakmakla işe başlayabilirsin.
- Please don't take my cocoa.
- Kakaomu almayın.
She wants some cocoa and some potato crisps.
Sıcak çikolata ve patates cipsi istiyor.
- We have cocoa.
- Sıcak çikolata var.
Cocoa, canned milk and food.
Kakao, süt ve konserve yiyecek.
S IT THERE S I PPING COCOA AND LEAVE A FU LL CU P.
Markie mi?