Come to think of it traduction Turc
905 traduction parallèle
Come to think of it, he never did get it.
Düşününce, aslında hiç almadı.
But, come to think of it, she was always hot-tempered.
Lakin, hazır aklıma gelmişken ; hep kolay sinirlenirdi.
But come to think of it, you're the rightful husband.
Hazır aklıma gelmişken söyleyeyim, onun gerçek kocası sensin.
Come to think of it, I've just heard from a friend of mine in Germany.
Geçenlerde Almanya'daki bir arkadaşımdan duymuştum.
It's strange when you come to think of it.
Üzerinde düşününce insana tuhaf geliyor.
Come to think of it, I'd like you to meet someone... who's come for an extended visit.
Aklıma gelmişken, uzunca bir süre kalmaya gelmiş biriyle tanışmanı istiyorum.
Very bad idea, come to think of it.
Keşke engel olmasaydık, şimdi yine düşündüm de.
Now I come to think of it, we always thought he -
Her zaman onun...
Come to think of it, Godfrey and I have a little unfinished business.
Bunu iyi düşün, Godfrey ile bitirilmemiş bir işimiz var.
Come to think of it, there's a mystery about most people.
Düşününce, bu durum bir çok insan için geçerli.
Now I come to think of it, I'm not sure I wasn't his best friend.
Şimdi düşündüm de, en iyi dostu ben olabilirim.
I believe I would like one, come to think of it.
Ne düşünüyorsun?
Well, come to think of it...
Çok düşünceli görünüyorsun.
Come to think of it, bad sons cry easily, right.
Bu aklıma geldiğinde kötü evlatlar kolay ağlar, doğru.
Come to think of it. One day, you were out and he was home.
Şimdi aklıma geldi de bir gün sen dışarıdayken o evdeydi.
And come to think of it, I'm a bit proud of myself.
Aslında ben de kendimle gurur duyuyorum.
Of course, it was pretty dark out on that platform. Come to think of it, he tried to keep his back towards me.
Tabi vagon oldukça karanlıktı ve bana arkasını dönmeye çalışıyordu.
No, come to think of it, it was a tree.
Hayır, aslında bir ağaçtı.
Come to think of it, Father, how's your heart?
- Düşününce, kalbinizin durumu nasıl?
Now I come to think of it, after I wake, it never stays in my memory for more than a few seconds.
Uyandıktan sonra, birkaç saniyeden fazlası kesinlikle aklımda kalmıyor.
Now I come to think of it, it wasn't so very similar, entirely different now.
Şimdi düşünüyorum da, pek fazla benzerliği yoktu, tamamıyla farklıydı.
Come to think of it, I believe he did.
Gerçekten de yakalamıştı galiba.
Come to think of it, there's a fella come in this morning.
Bu sabah biri daha gelmişti.
Come to think of it, I wet the bed at that age, too
Aklıma gelmişken, o yaşlardayken ben de yatağımı ıslatırdım.
Come to think of it, our feelings have changed a lot
Düşün bir kere, bakış açımız çok değişti.
Come to think of it why doesn't Michael want to work for us?
Bir düşünsene... Michael neden bizim için çalışmak istemiyor?
Come to think of it, it was October 5th.
Şimdi düşündüm de ; 5 Ekim'di.
Come to think of it, she may be right.
Düşününce, belki de haklıdır diyorum.
Come to think of it, that's me.
Düşününce o ben oluyorum.
Come to think of it, you have to feel sorry for Yusa.
Böyle duymuştum. Bir bakıma Yusa için üzülüyorum.
Come to think of it, I haven't been very pleasant for weeks.
Bir düşün, haftalardır pek hoş değildim.
Come to think of it, the whole place seemed to be stricken... with a kind of creeping paralysis... out of beat with the rest of the world... crumbling apart in slow motion.
Gerçi, her yer ürkütücü bir şekilde felç olmuş gibiydi, dünyanın geri kalanından kopmuş, ağır çekimde dağılıyordu.
Come to think of it, neither have I.
Şöyle bir düşündüm de, ben de görmedim.
Come to think of it, there was something.
Ama aslında aklıma geldi,.. ... garip bir şey vardı.
Come to think of it, that'd be too pathetic.
Hüzünlü olurdu gerçi.
Come to think of it, it ought to suit a deserter.
Kendine gel ve düşün, bir kaçak uygun davranmalı.
Come to think of it for exactly the same reasons the Nazis must want him very much dead.
Düşündüm de, aynı sebeplerden ötürü Naziler de onun ölmesini isteyecektir.
But, come to think of it, I knew a man once they called Five Points... after that corner in the Temple district where all the streets come together.
Aklıma geldi, eskiden Five Points denen bir adam tanımıştım. Tapınak bölgesindeki sokağın ismi de buydu, hani bütün sokakların birleştiği yer.
Come to think of it, that ain't so funny.
Aslında bu hiç de komik değil.
Come to think of it, I've never thought about it, sewing shadows.
Şu işe bak, hiç aklıma gelmezdi, gölge dikmek.
You know, come to think of it, it is a rather interesting conception.
Bir düşünsene, çok ilginç bir fikir.
It hasn't stopped since, come to think of it
Halada dinmemişti, düşünebiliyor musunuz.
Come to think of it, I did see him quite recently. - But not to speak to.
Şimdi aklıma geldi, bu yakınlarda gördüm, ama konuşmadık.
I hope you'll all still think of it as home and come whenever you like... and stay as long as you care to, now or anytime.
Burayı hepiniz yine eviniz olarak bilirsiniz umarım. Ne zaman isterseniz gelin... ve istediğiniz kadar kalın, istediğiniz zaman.
Think of a battalion so in need of water they got to come 70 miles off their line of march to get it.
Bir tabur düşünün, suya öyle muhtaçlar ki... su bulmak için ilerledikleri yoldan 110 kilometre sapıyorlar.
It's funny, but when I try to think of how I feel, I always come back to Uncle Charlie.
Garip ama ne hissettiğimi düşünsem, her zaman Charlie Dayı'ya geliyorum.
- Yeah. And just to think, none of this would have ever come to light... if it hadn't been for a $ 2,500 death benefit.
Şöyle bir düşününce, 2,500 dolarlık bir nafaka ödemesi olmasaydı... bunların hiçbiri gün ışığına çıkamazdı.
Now I come to think of it, she always was alone.
Her zaman yalnız gezerdi.
Oh, well! Come to think of it, everyone did look kind of undressed!
Bir düşünsenize, herkes çıplak gibi göründü.
Come to think of it, did you ever see an Alice?
Düşün bakalım, hiç bir Alice gördün mü? Evet.
It is very well to think of your sister, but you cannot come to me to treat me pitilessly.
Kardeşinizi düşünmeniz çok güzel bir şey ama bana bu kadar acımasız davranamazsınız.