Commotion traduction Turc
623 traduction parallèle
It'll cause a commotion among our comrades.
Paniğe yol açar yoksa.
There was commotion in the plaza.
Plazada bir sorun çıktı.
No commotion, please.
Telaşa yapmayın lütfen.
I don't want any commotion.
Kargaşa istemiyorum.
What is this senseless commotion?
Bütün bu anlamsız kargaşa da ne?
With all this commotion nobody thinks about matters of state.
Bütün bu karmaşada, kimse devlet işlerini düşünmüyor.
First they didn't know whose it was... and then they saw the Paris label and did it start a commotion.
Önce kimin olduğunu anlamadılar. Sonra Paris etiketini gördüler. Bir tartışmaya neden oldu.
Lacks-a-daisy! What's the commotion?
Bu gürültü de nedir böyle?
That means we need a confusion, a commotion among the Gestapo.
Yani Gestapo'nun içinde bir karmaşa, bir karışıklığa ihtiyacımız var.
I have started a commotion on every Gestapo man I've met.
Tanıştığım her Gestapo'da bir heyecan yarattım.
My wife's not one for a lot of commotion and fancy affairs.
Karım o tür şamata ve süslü olaylara alışık değildir.
You should have seen the commotion in that locker room. I had to knock down three people to get this stuff we're wearing here.
Üzerimizdekileri almak için üç kişiyi devirdim.
All this commotion is frightening her.
Tüm bu gürültü onu rahatsız ediyor.
Sit down and finish your game before you start to raise any commotion.
Şimdi otur ve ortalığı ayağa kaldırmadan oyununuzu bitirin.
Please don't make a commotion.
- Lütfen kargaşa çıkarmayın.
What's all the commotion about?
Bu kargaşada neyin nesi?
He threw up, but I guess we can rule out cerebral commotion.
Kustu ama sanırım beyin sarsıntısı geçirmiyor.
And after, with all the commotion...
Hem, tüm o kargaşadan sonra...
He's been preaching, stirring up a commotion.
Tapınakta vaazla ortalığı karıştırıyormuş.
We need a lot of commotion in the compound.
Büyük bir gösterişe ihtiyacımız var.
- What's the commotion?
- Bu koşuşturma da nedir?
- What's the commotion?
- Gördün mü, Fred?
What's all the commotion?
Bu hareketlilik de neyin nesi?
Yeah, that a woman like Mary Allison can cause all this commotion.
Evet, Mary Allison gibi bir kadın böyle bir kavganın sebebi olabiliyor.
So I pulled back on my duds and I went out to take a look-see what all the commotion was.
Ben de elbiselerimi giyip bütün bu şamatanın ne olduğunu anlamak için dışarı çıktım.
There's been enough commotion tonight.
- Bu akşam yeterince kargaşa çıktı.
All of a sudden, I heard a lot of commotion.
Birden etraftan gürültü patırtılar geldi.
I ran down when I heard the commotion.
Gürültüyü duyunca engel olmak için aşağıya koştum.
I heard a commotion in the rear of a dark parking lot.
Karanlık bir otoparkın arka tarafında bir gürültü duydum.
There's a commotion at Takebayashi's. A messenger just barreled in.
Kahyanın evine elçi varacak.
Sorry Gianna, for all the commotion!
Kargaşa için kusura bakma Gianna!
Now, what's all the commotion?
Evet, nedir bu kargaşa?
If you make such a commotion you will wake the dead!
Eğer kargaşa çıkartırsanız ölmek için can atacaksınız!
- What's all the commotion?
- Bütün bu kargaşa nedir?
The guard left because of a commotion.
Nöbetçi karışıklık yüzünden gitti.
Insured for $ 1.000.000 against all risks including flood, earthquake, thunderbolt, falling aircraft, loot, sack, pillage military or civil commotion, fire, structural collapse of buildings and, of course, larceny or theft.
Su baskını, deprem, yıldırım düşmesi, uçak kazası, yağmalanma, talan, askeri veya sivil ayaklanma, yangın, bina çökmesi, ve tabi ki soygun ve hırsızlık gibi tüm risklere karşı 1,000,000 $ değerinde sigorta yaptırmış olacaksınız.
My apologies for all the commotion.
Bu kargaşa için özür dilerim.
Last night, there was some commotion along the border.
Dün gece sınır boyunda baya bir telaş vardı.
Then the commotion began
Sonra arbede başladı.
And a fine commotion they're stirring up there.
Epey bir karışıklık vardı orada.
Over there. I'll create a commotion.
Ben bir karmaşa yaratırım.
What's the commotion?
Bu kargaşa neden?
What's all the commotion?
Nedir bütün bu şamata?
I can hear the drone of a conversation and some kind of a commotion but I can't see anything.
Tartışmalar, homurdanmalar duyuyordum. Bir çeşit karmaşa gibi ama hiçbir şey göremiyordum.
Until the commotion dies down a bit and we can smuggle you back to the circus.
Ortalık biraz yatışınca sizi sirke geri kaçırabiliriz.
Boy, uh, you got there just in time for the commotion.
- Evlat, ah, Oraya vardığında tam da kargaşanın içine düşmüşsün.
What is the meaning of this intolerable commotion?
Bu tahammûl edilemez karmaşanın anlamı da ne demek?
What a commotion they've set up!
Onları yerleştirin!
This isn't any normal commotion.
- Normal bir kargaşa değil bu.
Stop this commotion right now!
Bu isyana derhal bir son verin!
I can't possibly describe the commotion in our village when the war ended.
Savaş bittiğinde köydeki kargaşayı tahmin edemezsin.