English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Compensation

Compensation traduction Turc

1,050 traduction parallèle
Not only for the job you're going to do and in compensation for what you believe you have suffered but also because you are helping us.
Sadece yapacağın iş için ve çektiğine inandığın acılara tazminat olarak değil aynı zamanda bize de yardım ettiğin için.
Will they give him any compensation?
Zarar tazminatı verecekler mi?
If anyone had their virginity intact by sunrise'she would get a 1000 daler compensation.
Güneş doğduğunda bekâretini koruyan kalmışsa, ona 1000 "daler" tazminat ödenecektir.
The compensation was great.
Ücreti reddedilemeyecek kadar iyiydi.
Allow me to pay compensation.
Bunun karşılığını ödememe izin verin. Bu senin işin değil! Karışma!
Two million dollars compensation is our maximum.
İki milyon dolarlık tazminat bizim en üst miktarımızdır.
Master Sihn, our scientists... explain this loss as a break in the sensory compensation system.
Efendi Sihn, bilim adamlarımız bu kaybı duyusal dengeleme sistemindeki bir arıza olarak tanımlıyorlar.
To find a lawyer and sue the company for compensation.
Tazminat için şirketi dava etmesini ve bir avukat bulmasını.
I'll buy out your share of the deal and give you 5,000... 10,000 in compensation.
Çoğunluk hissenizi satın alırım, size 5 bin veririm, hayır tazminat olarak 10 bin.
As compensation for the brochures you miscut.
Yanlış kestiğin broşürlerin bir telafisi olarak.
He shall pay 22 cases of compensation of four cows to each wife.
Her karıya dört inek olmak üzere 22 kez tazminat ödeyecek.
It's the law of compensation.
Bu bir telefi yasasıdır.
- Will this be some compensation?
- Şimdilik bunu alın. - Teşekkürler.
Her pimp used to bring her then pick her up later along with his compensation.
Pezevengi onu getirir sonra da kazancıyla birlikte götürürdü.
Re-stuff the davenport and mend it and take it to Anamirl with ten florins for compensation.
Sediri tekrar doldur ve onar ve onu Anamirl'e götür tazminat için verilecek on florinle birlikte.
I don't want to be a nuisance, but if it were at all possible, and if I might offer you some small compensation for your trouble, which is only reasonable.
Rahatsızlık vermek istemem ama, eğer mümkünse çok sevinirim, tabi şunu da verdiğim rahatsızlığın küçük bir telafisi olarak bıraksam, yersiz olmaz görüşündeyim.
I'll take 80 percent of the compensation
Tazminatın yüzde 80'ini ben alacağım.
Isn't being right compensation for being alive?
Bu seni yaşamaya zorlayacak bir sebep değil mi?
Of course, the same applies to the compensation to us.
# Tabii, aynı şey tazminatımız için de geçerli.
All farmer workmen here earn uniform compensation.
Buradaki bütün çiftlik işçileri aynı ücreti alır.
I don't consider being likened to a nymphomaniacal baboon flattering, and I suggest we leave it to our lawyers to decide what is adequate compensation for being the butt of your vulgar drivel! - Good afternoon.
Hayal gücünüzdeki sağlıksızlığın tazminatı konusunda eminim avukatlarımız anlaşacaklardır.
Is that supposed to be some sort of compensation?
Bu gerçekten yerimi alabilecek bir şey mi?
Is Mrs. Tipton entitled to compensation, Havisham?
Habişon Mrs Tipton'ın bir şey isteme hakkı var mı?
And that bastard hasn't paid me any compensation.
- Ve o puşt tazminat bile vermedi.
You'll get some compensation, the corporation will look after you.
Şirket sana bakacak.
Apart form the compensation.
Masraflar bunun dışında.
Now, sir, before we commence this odyssey... which I understand will carry us across this grand nation... from sea to shining sea... there's the matter of my compensation.
Şimdi efendim... anladığıma göre bu büyük ülkenin parlak bir denizinden ötekine bizi taşıyacak destanımsı yolcuğa atılmadan önce telâfisi gereken bir durumum var.
"In compensation for my agreeing to divorce Mr. Harold K. Thaw... I shall receive a sum of $ 25,000"? What's that?
"Bay Harold K. Thaw'dan boşanmayı kabul etmem karşılığında... 25.000 Dolar alacağım." Bu ne?
She'll be part of my compensation.
Tazminatımın bir parçası olur.
I'll give you these in compensation for your collection.
Bunun telafisi olarak da sana koleksiyonun için bunları vereyim.
Hey, we Hispanics don't know the meaning of danger, but we're very familiar with the word "compensation."
Biz İspanyol kökenliler, tehlike nedir bilmeyiz, ama "karşılık" kelimesini gayet iyi biliriz.
The railroad had shipped all of these Jews to Auschwitz without compensation.
Demiryolları ücret almadan, bütün Yahudiler'i Auschwitz'e taşıdı.
And why should these presents begin immediately after Sholto's death unless it is that Sholto's heir knows something of the mystery and desires to make compensation?
Ayrıca bu hediyeler niçin Sholto'nun ölümünden hemen sonra başladı? Tabi eğer Sholto'nun varisi yaptıklarını telafi etmek istiyorsa ve bu gizemle ilgili bir şey biliyorsa ayrı.
But what a strange compensation!
Ne kadar ilginç bir telafi!
Don Masino will pay the usual compensation to the relatives...
Don Masino, ilgili kişilere gerekli tazminatı ödeyecek...
A finder's fee, compensation.
Bulma ödülü, telafi.
Let us begin discussions regarding appropriate compensation.
En uygun tazminat için görüşmelere başlayalım.
You have stolen our children from their classrooms and bedrooms, and you talk about compensation?
Çocuklarımızı sınıflarından, yataklarından çaldınız... ve tazminattan mı bahsediyorsunuz?
The Aldeans want to discuss compensation.
Aldeanlılar tazminatı konuşmak istiyor. - Tazminat mı?
- Compensation? - That will buy us time.
- Bu bize zaman kazandıracaktır.
Once they believe we won't accept their compensation, they'll break off the discussion, disappear behind their shield, locking us out and the children in,... for ever.
Tazminatlarını kabul etmeyeceğimize inandıklarında, görüşmeleri sonlandırarak, kalkanlarının ardında kaybolup, bizi çocuklarımızdan... sonsuza kadar ayıracaklar.
- Rest assured compensation's available.
- Telafi edileceğinden emin olun.
- We received no compensation last time.
- Geçen sefer hiç tazminat almadık.
I will give you what you need and you pay compensation.
Sana ihtiyacın olan şeyi vereceğim, sen de bedelini ödeyeceksin.
Third, the wounded and the dead whatever their jobs,... whether Taiwanese or mainlanders,... will receive medical attention or appropriate compensation.
Üçüncü olarak, yaralılar ve ölenler işleri ne olursa olsun Tayvanlı ya da anakaradan olduğuna bakılmaksızın tıbbi müdahale ve tazminat alacaklardır.
However, Your Highness, we would not think of crossing your soil without your permission, nor of removing the Grail from your borders without suitable compensation.
Ancak toprağınızı izin olmadan geçmeyiz ve Kadeh'i topraklarınızdan tazminatsız çıkartmayız.
Compensation for my brother-in-law's car.
Araba için tazminat.
I'll pay you compensation.
Zararınızı tazmin ederim.
- Financial compensation was never...
- Mali karşılığı hiçbir zaman...
Compensation?
Tazminat mı?
We're here to negotiate compensation, not pander to emotions. Please sit.
Lütfen oturun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]