Conniving traduction Turc
261 traduction parallèle
Sister Cecilia is conniving with the evil one. "
Cecilia kardeş, Şeytan'la iş birliği yapıyor. "
She's just a conniving, little dame who deserves every bit that's coming to her.
Başına gelecek en ufak şeyi bile hak eden, işbirlikçi küçük bir hanım sadece.
That low-down, conniving rat... making Gladys believe he's in love with her.
Alçak, düzenbaz sıçan... Gladys'e aşık numarası yapıyor.
It'll be proof that he's unlawfully conniving with traders. We'll prove we're not rebels.
Eğer Fort Loudoun yasadışı mallar için bir depoysa, onun komutanı bu işin içindedir.
The boss must've done some tall conniving before that baby let him squat.
Patron oğlanın oturması için çok iyi bir numara yapmış olmalı.
There are a thousand ways by which conniving men may profit... by the wrecking of their own ships.
Düzenbazların para kazanmalarının binlerce yolu vardır. Kendi gemilerini batırmak da bunlardan biri.
I guess it wasn't much use, my conniving my way down here.
Sanırım bir bahaneyle buraya gelmemin pek yararı olmadı.
Whom I formally accuse of plotting, conniving, and scheming this entire scam.
Bütün bu entrikayı planlamak ve suç ortağı olmakla resmen suçladığım kişiler.
Conniving against my back!
Bana karşı iş birliği yaparsın ha!
A conniving, an aiding and abetting, a thing I loathe as much as you do.
Görmezden gelmekten, yardakçılık etmekten, ben de senin kadar nefret ediyorum.
- You conniving liar!
- Seni yalancı!
When it comes to conniving you can't beat him.
İş suç işlenmesine göz yummaya geldi mi, onunla baş edemezsin.
I don't like her conniving and condescending ways.
Onun o hoşgörücü, küçümser tavırlarını sevmiyorum.
Everybody pushing everybody around and promoting and conniving.
Herkes diğerlerini itip kakıyor. Reklam yapıyorlar.
A cheap, chiselling, conniving bum.
Adi, üçkağıtçı, dolandırıcı bir serseri.
She's a conniving, vicious, two-faced brat.
O bir işbirlikçi, acımasız biraz iki yüzlü bir velet.
You conniving snake of a...
Sen bir yılansın..
When I think how history will record someday... that the decisions of an empire were made only... by greedy businessmen, scheming generals... and conniving politicians...
Bir gün tarihe nasıl yazılacağını düşündüğümde bir imparatorluğun kararlarının sadece açgözlü iş adamları dalavereci generaller, ve görmemezlikten gelen siyasetçiler tarafından alınmasını...
- You miserable, conniving toad!
Sana kesmeni söylüyorum!
I'll kill you, you evil, conniving bitch!
Öldüreceğim seni, fesat, entrikacı kaltak!
I took his little friend away with a conniving trick.
Onun küçük arkadaşını entrikalar ile elinden aldım.
"I've known Fielding for years and he is a conniving, dishonest little rat."
"Fielding'i yıllardır tanırım ve o entrikacı, yalancı bir sıçandır."
And you, you conniving panderer, you put her up to every bit of it.
Ve seni, seni gidi işbirlikçi pezevenk, onu bu işin her parçasına bulaştırmışsın.
Conniving bastard.
Üçkağıtçı piç.
You'll pay for this, you conniving son of a bitch!
Bunun hesabını vereceksin seni numaracı pezevenk!
Walter Burns, that conniving son of a...
Walter Burns, o komplocu oro.. ço...
That conniving son...
O komplocu piç...
Oh, yes, it was... you sneaking, conniving, little abortion!
Oh, evet, sen verdin... seni sinsi, dolapcı velet!
- You're conniving.
- Sinsisin.
That sly conniving mercenary American.
Kurnaz işbirlikçi paragöz Amerikalı
What are you conniving here?
Bu numaralar da ne demek?
A clever, convincing, conniving fox.
Zeki, ikna edici, ve işbirlikçi bir tilki.
Put that in your opium pipe and smoke it, you conniving Cantonese!
Bunu afyonlu pipona koyup iç bakalım, seni sinsi Çinli!
You conniving customizer.
Seni düzenbaz işbirlikçi.
You spoiled little conniving treasure.
Seni gidi şımarık, sinsi hazine.
I just wonder what she wants, the conniving little witch.
O işbirlikçi küçük cadının ne istediğini çok merak ediyorum.
Always conniving to steal her father's money.
# Sürekli babasinin parasini... #... çalmak için planlar yapiyor.
She is conniving and she is dishonest!
Sinsi ve namussuz!
You're a conniving, clinging, bloodsucking bitch.
Sen işbirlikçi, yapışkan, kan emici bir kaltaksın.
Conniving little bitch.
Sinsi küçük sürtük.
Aside from frigid and conniving?
Frijit ve suç ortağı dışında?
That conniving scum. Can you tell me how you know what he respects?
Söyleyin bakalım, bu lanet adam neye saygı duyar?
He wasn't conniving.
Gizlice iş birliği yapmadı!
They are conniving.
Hilekârlık yaparak yaşarlar ve bundan zevk alırlar. Üçkağıtçıdırlar.
You've never seen such conniving.
Bu kadar zalim, insafsız işbirlikçi görmemişsindir.
Find out if what she was feeling was actually genuine or she was simply being a conniving femme fatale!
Bana karşı gerçekten bir şeyler hissediyor mu yoksa beni baştan çıkarmak için numara mı yaptı öğreneceğim!
I've got a lot of work to do. That greedy, conniving little sneak...
Şu açgözlü var ya, resmen koynumda yılan beslemişim.
He's an ambitious, ruthless, dominating, conniving liar.
O hırslı, acımasız, hakimiyet kuran, içten pazarlıklı bir yalancı.
Ellen Andrews, you are a conniving, suspicious old bat.
Şunu açabilecek misin?
Which leaves this Sanjay Malhotra cunning, conniving
Sanjay Malhotra'nın bırakışı, kurnazca, sinsice.
Anything for a dinar, that's me. I'm shameless, money - hungry, and conniving.
Utanmaz, paraya düşkün ve gizlice üçkâğıt çeviren biriyim.